Düşmanı az olan bir reis arasanız!
R eisçi amigolardan konuşabilenlerle diyaloğumuz şöyle:
Onlar: Bunca iç ve dış düşmanı olan bir reise destek vermemekle düşmanların safında olmuş olmuyor musunuz? Siz hain misiniz?
Biz: Siyaset“dost ve düşman” kavramları ile mi yapılacak? Ne zamandan beri ve neden? Siyasî tercih ne zamandan beri ihanet oldu? Asıl biz soralım; siz deli misiniz?
Onlar: Peki reise siz neden destek vermiyorsunuz?
Biz: Bu kadar düşman sahibi bir adamı evinize komşu bile istemezsiniz, hakikaten bu kadar düşmanı varsa neden devletin başına reis olarak illa onu istiyorsunuz? Siz deli misiniz? Hem düşünmüyor musunuz, bunca düşmanı hakikaten varsa neden var?
Onlar: Düşmanlarımız aslında Reis’in değil bizzat Türkiye’nin düşmanları!
Biz: O zaman neden tek bir adamı koskoca Türkiye ile bu kadar özdeşleştiriyorsunuz? Türkiye’nin düşmanlarını yenmenin yolu gücünüzü reis için mi, Türkiye için mi harcamanızdan geçer? Derdiniz nedir? Türkiye mi reis mi? Yoksa siz hakikaten deli misiniz?
Onlar: Ama onun alternatifi yok?
Biz: Bu kadar düşman sahibi bir reisin, daha az düşman sahibi bir alternatifini bulamamak kadar garip bir yokluk hali yok ve olmadı ve olmayacak! Siz yoksul musunuz? Bu millet zavallı mı?
Onlar: Kardeşim sizinle de konuşulmuyor!
Biz: Bunca soruya cevabınız bu kadar mı? Onlar: …???
***
AKMHP cumhurbaşkanı adayı Erdoğan bir konuşmasında şöyle demiş:
“Bizler de bir zamanlar gençtik. Sizlere bakınca kendi gençliğimi, o çağlarda verdiğim mücadeleleri hatırlıyorum. Şiirle, edebiyatla, san’atla, kültürle iç içe bir hayat sürüyorduk.”
Kültür ve Turizm Bakanından rica ediyoruz: Erdoğan’ın okuduğu bu metni yazan danışman kim ise onu Bakanlığına dâvet edip sporla, edebiyatla ya da san’atla iç içe olunabileceğini, ama “kültürle iç içe” bir hayat sürülemeyeceğini, “kültür”ün başka ve kuşatıcı bir şey olduğunu öğretmeye çalışsın.
Eminiz başaracaktır!