DİP dalganin devami
Geçen sene 16 Nisan referandumunun ardından 21 Nisan’da çıkan “Dip dalga” başlıklı yazımızda, halk oylamasından üç hafta önce Kaya Ramada’da yapılan Bediüzzaman paneli sonrası panelistler arasındaki sohbette bu konu konuşulurken Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Yavuzyiğitoğlu’nun bir dip dalganın gelmekte olduğuna dair gözlem ve tesbitini aktarmıştık.
Keza referandum sonuçlarını değerlendiren Abdülkadir Selvi’nin “Büyük şehirlerden başlayarak bir dip dalga geliyor” tesbitini de.
Selvi’ye bu tesbiti yaptıran sebep, İstanbul ve Ankara’daki “evet” oylarının yüzde 50’nin altında kalmış olmasıydı. (Ama garip bir şekilde Türkiye genelindeki “evet”ler önde gösterildi.) Şimdi 24 Haziran seçimine gidiyoruz. Birçok yönden 16 Nisan referandumunun devamı niteliğinde olan bu seçim öncesinde de “dip dalga”dan çokça söz edilmeye başlandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “Dip dalga geliyor” derken, Gezici Araştırma Şirketinin Sahibi Murat Gezici şu bilgileri aktarıyor:
“40-45 kapıdan 18 anket almaya alışmış anketörlerimiz, geçen seçimde 70-80 kapı çalmak zorunda kalmışlardı. Bu seçimde durum iyice garip bir hal aldı. Şu anda 120 kapıdan ancak 18 anket doldurtabiliyoruz. Vatandaş konuşmuyor, fikrini söylemekten kaçınıyor veya çekiniyor. Kapılar anketörlerin yüzüne kapanıyor. Seçmen güvensiz. Konuşmak, bilgisini, verisini kimseyle paylaşmak istemiyor.” “Neden?” sorusuna Gezici’nin cevabı şöyle: “Belli ki bir dip dalga var. Nereye doğru yönlenir bilmiyorum. Ama benzerlerini bir kez 1980’lerde, bir kez de 2000’lerde gördüğümüz bir dip dalga var. 24 Haziran gecesi göreceğiz.” (Fat h Altaylı, Habertürk, 29.5.18)
Seçmenin konuşmaktan kaçındığı tesbiti, başka anketçilerin de dile getirdiği bir husus.
Hattâ TV muhabirlerinin tercihlerini sorduğu vatandaşların ekrana yansıyan hal ve tavırlarında da bu tedirginliği görmek mümkün.
Ama 16 Nisan’da İstanbul ve Ankara’da işaretini verdiği dip dalganın, 24 Haziran öncesinde yine bu iki şehir başta olmak üzere, yıllardır “Akp’nin kalesi” olarak bilinen birçok yere de yayıldığı yönünde güçlü belirtiler var.
İktidar cenahı onca gayretine ve elindeki namütenahi imkânlara rağmen “metal yorgunluğu”nu aşamamış, şevksiz, moralsiz, sönük.
Ve rüzgâr Millet İttifakından yana esiyor.
Ortak değerleri siyasallaştırıp tekelleştirmeyi alışkanlık haline getiren zihniyet, fetihte de aynı tavrını sürdürüyor ve siyasî rakiplerini şimdi de “Bizans’ın temsilcileri ve kalıntıları” olmakla suçluyor. Suret-i haktan görünüp Bizans entrikalarıyla iş görmenin yeni örneği...
İki yıl önce, 30.5.16’da yaptığımız scope yayını: Fetih birleştirici olmalı - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/fetihbirlestirici-olmali_398756