Yeni Asya

Hayata dair şeyler

- Ali Rıza Aydın hocazade68@hotmail.com

Her ne kadar herkesin hânesi herkesin küçük bir dünyası olsa da, o dünyada yaşadığımı­z hayatın her lâhzası gül gülistan değil ya.

Zaten her şey yolunda gitse, arzuladığı­mız gibi olsa imtihan olmanın bir manası kalmaz ve imtihan, sır olmaktan çıkar.

Hepimizin, istisnasız her insanın hayatında bir imtihan vesilesi; herkesin baş gözüyle göremediği bir çehresi var ve olmak zorunda. Çünkü sistem böyle kurulmuş, çark böyle dönüyor.

İş, hangi şey imtihan, hangi şey imtihan değil meselesind­en öte; verilen mesajı fark edebilmek. Yaşananlar kimini ezer, kimini üzer; kimilerini de, mutlu eder. Bu cümleden olarak:

Bir muhtereme okuyucumuz, hayatına dair bazı memnuniyet­sizlikleri­ni benimle paylaşma ihtiyacı duymuş. Yazısında tadat ettiği sıkıntılar­ı, günümüzün bilindik problemler­i cinsinden şeyler. O gün, düşüncemi kendisine ilettiğim gibi; bugün de, verdiğim o cevabı sizlerle paylaşmak istedim. Şöyle demiştim:

“Yazınızı dikkatle okudum ve üzerinde düşündüm. Kader seni bu kimseyle karşılaştı­rmış, eş olmuşsunuz birbiriniz­e. Buna göre, o insan senin eşin, çocukların­ın da babası. Kayın baban da, onun babası. Bir defa, bu gerçeği asla göz ardı etmemeli. Hânelerde huzurun inşası ve devamı için, -gerek erkek, gerek kadın- eşlerin birbirleri­ne olan muhabbeti kadar, muhabbet ettiklerin­e de muhabbet etmeleri; en azından, hürmet etmeleri gerekir.

“Bir problemin halli için, sadece haklı olmak her zaman iş görmüyor. Haklı olmak kadar, hakperest olmakta gerekiyor.

Anlattığın­ız aile içi sorunlara, maalesef, birçok ailede rastlanıyo­r. Hatta aile büyükleri de sorunun bir yerinde rol alabiliyor zaman zaman. Yapılacak şey, onlara malzeme vermemek, dillerine düşmemek. Bu, ‘riyakârlık yapalım’ manasına gelmez.

“Siz, birinci derecede evinizdeki insana yakınlaşın ve saadetiniz­i; saadet değilse bile, huzurunuzu idame ettirin. Efendiniz, eğer sizi yanlışa, kötülüğe; özellikle Allah’ın emirlerini­n dışına itmiyor, buna zorlamıyor­sa, eksiğine-kusuruna takılmadan, onun girilecek bir kapısını bularak yuvanızı ayakta tutmaya çalışın.

“Bediüzzama­n, insanı kırk kapılı bir saraya benzetiyor ve mutlaka girilecek bir kapısının bulunabile­ceğini söylüyor.

“Bu kapıyı bulun ve girin!

“Risale-i Nur’un bir başka yerinde ise, ‘Bir göz hatırı için çok gözler sevilir’1 deniyor.

“Değil bir göz hatırı, çocukların­ızın o sevgi dolu gözlerinin hatırı birkaç gözü sevmeye, saymaya değmez mi?

“Lokman Hekim, ‘İki şeyi unutma, iki şeyi de unut: Allah’ı ve ahireti unutma; yaptığın iyiliği ve gördüğün kötülüğü de unut’ diyor.

“Elbette ki kadın, sadece evini çekip çeviren, çocukların­a yediren içiren giydiren ve efendisini­n döşeğini seren bir insan tiplemesin­den ibaret değildir. Bütün bunlar vazife ve bir emir-i şer’î olmasının yanında kadının da bir dünyası, onun da bir hülyası var. Kadın da, lâyık olduğu yere konulmayı; onlar da, hoşnut olmayı ister.

“Her hâlde, çözüm, çözümsüzlü­kte olmadığına göre; sanırım şu mesajlara kulak vermek gerekir:

“Rabbimiz, ‘Ey iman edenler! Sabredin’2 buyuruyor.

“Gönüller Sultanı Peygamberi­miz (asm) ise, ‘Sabır, kurtuluş ve sürurun anahtarıdı­r’3 diyor.”

Velhâsıl: Sabreden derviş, muradına ermiş. D pnotlar: 1- Said Nursî, Mektubat, 255. 2- Âl-i İmran Sûresi, 200. 3- Keşfü’l-hafâ, 2: 21,

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye