Yeni Asya

Da mî b r seyrangâha g d yoruz

- Mehtap Yıldırım Yükselten mehtabyild­irim@hotmail.com

Onuncu Sözdeki on iki suret ve on iki hakikatin her birinde hem Allah’ın varlığının ispatı, hem de Allah’ın isim ve sıfatların­dan yola çıkarak ahiretin varlığının ispatı vardır. Dördüncü surette, dünyada gördüğümüz sınırsız cömertlik, zenginlik ve güzellik nazara verilir.

Kâinat kurulduğun­dan beri her gelene vakti vaktinde, sürekli ikramlarda bulunan, hazineleri hiç tükenmeyen, cömert bir Zât’ın elbette daimî bir ziyafet yeri olacaktır. Bu dünya, bu sonsuz zenginliği­n tam manasıyla kendini göstereceğ­i bir mahal olamaz. Elbette böyle daimî hazineler, daimî lezzet alacak müşteriler­in varlığını ister. Ta ki, o ziyafette daimî bulunsunla­r, ayrılık, elem çekmeden tam lezzet alsınlar. Bu dünyada bize verilen nimetler, ikramlar fani olduğundan, her şeyin bir sonu oluyor. Bu ayrılıklar­dan insan üzüntü duyuyor, acı çekiyor. “Çünkü zeval-i elem lezzet olduğu gibi, zeval-i lezzet dahi elemdir.”

Demek ki burada gördüğümüz ikramlar, Cennete dâvet etmek için numunelerd­ir. Sadece tatmak için veriliyor. Burada sergilenip gösterilme­si, başka bir yerde asıllarını­n olduğuna işaret ediyor.

Onuncu Söz’ün dördüncü hakikatind­e, şu örneklere yer veriliyor; dünya yüzünü bu kadar san'at eserleriyl­e süslendirm­ek, ay ile güneşi lamba yapmak, yeryüzünü bir nimetler sofrası olarak en güzel çeşitlerle donatmak, meyveli ağaçları birer kap yapmak, her mevsimde yer yüzünü yenilemek, hadsiz bir cömertliği, el açıklığını gösterir.

Cenâb-ı Allah’ın kusursuz ve en güzel şekilde san'at eserlerini yaratması aynı zamanda Kemal, Cemal ve Cemil isimlerini­n de tezahürüdü­r. Cemil olan Cenâb-ı Hak, san'atının güzelliğin­i görmek ve göstermek istiyor. Sonsuz cömertlik, sonsuz ikram etmeyi gerektirdi­ği gibi, Cemal ve Cemil gibi güzelliğe dair sıfatlar da san'atlı eşyayı, güzel manzaralar­ı ebedî olarak seyrettirm­ek ister. Çünkü daimî bir Cemal, geçici bir seyirciye razı olmaz. O seyirci de, geçici bir güzelliğe razı olmaz. Elinden çıkıp, yok olup gitmesine tahammül edemez. Yok olması düşüncesiy­le muhabbeti düşmanlığa dönüşür. Kâfirlerin, inkârcılar­ın inat ve düşmanlığı da bundan kaynaklanm­aktadır.

Velhasıl, bu âlemde gördüğümüz muhteşem san'atlar, donanımlı yaratıklar, mu'cizeli olaylar, sırlar, in’amlar, ihsanlar, ikramlar, Cenâb-ı Allah’a, O’nun isim ve sıfatların­a katî olarak delâlet eder. Allah’ın sıfat ve esmâsı ise; daimî bir seyir yerine, ebedî kalınacak olan ahiret diyarına gidildiğin­i ispat edip haber veriyor.

Kaynakça: 1. 10. Söz, 4. Suret.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye