BARLA’DA HER YER BEDİÜZZAMAN’IN HATIRALARIYLA DOLU
CEMİL SAİD DEMİRDÖĞMEZ’İN BARLA NOTLARI
Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Barla Köyü’ne adım attığımızda, o köyün zaten sıradan bir yer olmadığını, orada yaşayan insanlar ve mekânın havasından anlaşılıyordu. Barla eski bir yerleşim yeri olma özelliği taşıyor.
Orada bulunan birçok kilise ve eski dönemlerden kalma İseviliğe ait kalıntılar da bunu teyit ediyor. Isparta yolundan düz bir istikamette geldiğimizde yol ikiye ayrılıyor ve sol taraf Eğirdir ilçesine gidiyor. Devam ettiğimizde ise Senirkent yolu bizi karşılıyor. Senirkent yolunun üzerinde sol tarafa doğru çıkan yokuş Barla, düz devam eden yol ise Senirkent’e çıkıyor. Barla’ya girdiğimizde bizi ilk karşılayan Merkez Camii oluyor. Barla’da bulunan yeni yapılardan birisi.
Burada iki yol ayrımı daha çıkıyor karşımıza. Sol taraf, Bediüzzaman Hazretleri’nin yaşadığı ev ve ziyaret mekânları, sağ taraf ise orada bulunan insanların kalmakta olduğu ev ve Yeni Asya tesislerine çıkıyor.
Biz düz devam ediyoruz. Geniş bir yolun sağ ve sol taralarında bulunan evler dikkatimizi çekiyor. Oraya sonradan gelenler yazlık olarak yaptırdıkları bu evlerde oturuyorlar. Yolun devamında Barla Belediye binası var ve iki tane de market görünüyor. Genelde yerli halkın yaşadığı kısım yolun bittiği ve dağlık arazinin başladığı yerlerdir. Buranın halkının çoğunluğu hayvancılık ve tarımla geçimini devam ettiriyor. Gördüğümüz kadarıyla maddî bir sıkıntı yok. Genel itibari ile eskiden kalan bahçeleri ve hayvanları ile ticarete atılan, dükkân sahipleri bulunuyor.
Barla’nın en dikkat çeken tarafı ise camileridir. Küçük bir yerleşim yeri olmasına rağmen, merkezde üç olmak üzere toplam 12 tane cami bulunuyor. Barla’nın coğrafik olarak bulunduğu konum, bağlı olduğu Eğirdir ilçesinden daha modern dizayna sahip yerleşim yerleri var. Bediüzzaman’ın evinin bulunduğu yola girdiğimizde ise daha eski evler bizi karşılıyor. Sol taraf Eğirdir Gölü’ne bakarken, sağ taraf ise evlerin bulunduğu kısım. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin evinin yakınında daha çok misafirhaneler, hediyelik eşya dükkânları yer alıyor. Boş diyebileceğimiz yer pek yok. Ancak olumsuz tarafı ise, öyle manevî ortamın yüksek olduğu evin yakını tamamen ticarethane olarak kullanılıyor olması. Bediüzzaman’ın evi restore edilmiş ve ahşap ile kaplanmış vaziyette. Bu durum evin eski halini akla getirmiyor. Hemen yanıbaşında duran Çınar Ağacı devasa büyüklükte ve yolun hemen hemen yarısını kaplamış. Ağaç yaşlı olmasından dolayı gövdesi kısmen çürümeye başlamış. Dolayısıyla, etrafı hafif tahtalarla çevrilmiş ve desteklenmiş.
Bediüzzaman’ın evinin önünden geçen yolun devamında ise Mus Mescidi ve Sean Paul Kilisesi var. Buranın en eski yapılarından biridir bu kilise. Evin yukarı kısmında ise yine Bediüzzaman’ın daha sonraları gelip kaldığı ev var. Bu ev diğerinde göre daha geniş ve gösterişli. Tamamı restore edilmiş ve müzeye çevrilmiş olan bu evinin de orjinal hali kısmen bozulmuş. Isparta Valiliği’ne bağlanan bu ev, sabah sekiz, akşam yedi arasında ziyarete açık.
Barla’ya şöyle bir baktığımızda dikkatimizi çeken bir husus da, “Acaba Bediüzzaman burada yaşamasaydı, burada hayat olur muydu? Veya Barla diye bir yer bilinir miydi?” diye düşünmek oluyor. Çünkü sırf Bediüzzaman Hazretleri’nin yaşadığı yerleri görmeye gelen ziyaretçi sayısı, diğer amaçlarla gelenlerin kat kat fazlası. Yerleşim yerlerinden edindiğimiz bilgiye göre de, bulunma amaçları yalnızca Barla’nın manevî havası ve Bediüzzaman. Eskiden Barla’ya ulaşmak için yalnızca göl ulaşımı varmış. Yollar sonradan yapılmış. Yolların yapımı ziyaretçilerin oldukça ilgi göstermesine ve ulaşım kolaylığındaki sıkıntı giderilmesini sağlamış.
Daha öncesinden Hıristiyanların burada yaşadığı söyleniyor ve evlerin de ona göre inşa edildiği belirtiliyor. Bediüzzaman Hazretleri’nin gelişiyle tanınan bu yer, onun Risaleleri yazdığı ilk merkez olarak biliniyor. Bediüzzaman’ın bulunduğu yerler arasında, Yokuşbaşı Camii, Çınar Ağacı, evinin altındaki çeşmesi ve üst tarafdaki ikinci ev de var.
Birde Barla’nın tepesinde yüksek bir dağ olan ve Bediüzzaman’ın çok defa çıktığı “Çam Dağı” var. Bediüzzaman, bir çok kez dinlenmek, huzur bulmak için çıktığı bir yer olan Çam Dağı’nda kalır, bir kaç ay gidip gelmediği söylenir. Çam Dağı’nda Bediüzzaman’ın gidip kaldığı mekânda meşhur Katran Ağacı vardı. O ağaç 28 Şubat sürecinde tam olarak bilinmeyen birileri tarafından hoyratça kesildi ve uçurumdan fırlatıldı. Ağacın kesildiği günlerde orada kimsenin bulunmadığı söylense de, koyunlarını otlatmaya gelen bir çobanın o anlara şahit olduğu söylenmiştir. Katran Ağacı’nın yanında ise yine kesilmiş vaziyette duran çam ağacı var. Bediüzzaman o ağaçlara çok önem veriyor ve devamlı gidip tefekkür ediyordu. Büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin bulunduğu, hayatının bir kısmını geçirdiği aslında sürgün yeridir- bu mekânda bulunmak başlı başına bir avantaj. Anlatılacak çok fazla şey var ancak görülmesi tavsiye edilir. Böyle bir yerin havasını soluduktan sonra, şehrin o kalabalık ve kasvetli havasından ruhunuzu kurtarabilirsiniz.