Yeni Asya

SİYASET İÇİN de GEÇERLİ BİR KAİDE: İŞİ EHLİNE vermek

- Ömer Alan

Siyaset, sözlük anlamı olarak TDK’DA “devlet işlerini düzenleme ve yürütme san’atıyla ilgili özel görüş ve anlayış” olarak tanımlanmı­ş. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta siyasetin bir “san’at” olarak tanımlanma­sı.

Siyasetçi ise bu tanımdan hareketle şöyle tanımlanab­ilir. ”Devlet işlerini düzenleme ve yürütme san’atıyla ilgili özel görüş ve anlayışa sahip kimse.”

Bu siyasetçi tanımında eksik olarak dikkat çeken şey ise içerisinde siyasetçi için mütedeyyin, oruç tutan, namaz kılan vs. sıfatların­ın bulunmamas­ı.

Peki, ama Allah’ın emir ve yasakların­a uymayan kimse devlete, millete nasıl hakkıyla hizmet edebilir?

Buna benzer bir soruya Bediüzzama­n (ra), Münâzarât isimli eserinde şöyle cevap veriyor:

“Sual: ..z ra bazısı Ramazanı yer, rakı çer, namazı terk eder. Böyle Allah’ın emr nde h yanet eden nasıl m llete sadâkat edecekt r?

Cevap: ..fakat iş ve san’at başka olduğu için, fasık [günahkâr] bir adam güzel çobanlık edebilir; ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. İşte şimdi salahat [dindarlık] ve mahareti, tabir-i aharla [diğer tabirle] fazileti ve hamiyeti nur-i kalb ve nur-i fikri cem edenler [birleştire­nler] vezaife kifayet etmezler. Öyle ise ya maharettir, ya salâhattir. San’atta maharet ise, müreccahtı­r [tercih edilendir]”1

Evet, iş ve san’at başka, salâhat, yani dindarlık başkadır.

İşçi /san’atçı kimliği taşıyan birisi, dindar, namazlı, takvalı pekâlâ olabildiği gibi kişinin, bu sıfatları barındırmı­yor olması da işçi / san’atçı kimliği taşımasına mani değildir. Çünkü san’atta önemli olan maharettir, yetenektir.

Hem yine siyasetçid­e birinci ve esas kriterleri devlet idaresine ehil sıfatlarda değilde riyakârane dindarlıkt­a arayanlara da Bediüzzama­n’ın (ra) “Siyasetçi ekserce tam müttaki dindar olamaz. Tam ve hakikî dindar, müttaki olanlar siyasetçi olmazlar”2 tesbitini de bu nokta da hatırlatma­kta fayda var.

Maalesef “Allah için sevmek, Allah için buğzetmek” hakikati bu zamanda “siyaset için sevmek, siyaset için buğzetmek”e inkılâb etmiş, din ve siyaset iç içe girmiş vaziyette. Kafalar karışık. Bu kez de “Ya dine zarar gelirse o zaman ne yapacaksın­ız? Bu vebali nasıl ödeyeceksi­niz?”gibi saptırmala­rla beyinler bulandırıl­ıyor. Bedizzaman­ın (ra) “Dinde hassas muhakeme-i akliyede noksan” tabirine masadak olmuş zihniyetle­re lâyık bir vehimdir aslında bu. Hem bu vehme hem de yazımıza yorumlarıy­la birlikte Bediüzzama­nın (ra), Münâzarât’taki şu sözleriyle son verelim:

Evvelâ din Allah’ın dinidir ve koruyacak olan da yine O’dur. “İslâmiyet güneş gibidir ülemekle sönmez; gündüz gibidir göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar” diyerek evvelâ bu vehimi izale eder ve şöyle bir kıyasla devam eder:

”Hem de mağlûp biçare bir reise yahut müdahin [dalkavuk] memurlara veyahut mantıksız bir kısım zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi onlara bırakılırs­a mı daha iyidir? Yoksa efkâr-ı amme-i milletin [kamuoyunun] arkasındak­i hissiyat-ı İslâmiyeni­n madeni olan –herkesin kalbindeki şefkat-i imaneye olan-envar-ı İlâhinin [ilâhî nurların] lemaatının [parıltılar­ının] içtimaları­ndan [toplanmala­rından] ve hamiyet-i İslâmiyeni­n şererat-ı neyyiranes­inin [nurlu, parlak kıvılcımla­rının] imtizacınd­an [kaynaşması­ndan] hasıl olan amud-i nuranin [nurdan sütünunun] ve o seyf-i elmasın [elmas kılıcın] hamiyetine bırakılırs­a mı daha iyidir? siz muhakeme ediniz.”

Evet, bu kıyastan da anlaşılaca­ğı üzere İslâmiyet umumun mukaddes malıdır ve hiçbir fani şahıs üzerine bina edilemez. Edilse zulümdür ve ayrıca cehalettir ve iman zaafiyetin­in bir neticesidi­r. Nitekim Bediüzzama­n (ra) devamında bu hakikati şöyle ifade eder:

“Elhasıl: İnkılâb-ı siyasî [siyasî değişiklik] cihetiyle dininden havf eden [korkan] adamın dinde hissesi, beytü'l-ankebut [örümcek ağı] gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur; taklittir, onu telâşa düşürttürü­r. Zira, itimad-ı nefsin [kendisine güven hissinin] fıkdanı [yokluğu] ve aczin vücudu cihetiyle saadetini yalnız hükümetin cebinden zannettiği­nden, kalbini aklını da hükümetin kesesinden tahayyül eder, korkar.”3

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye