Yeni Asya

Hürriyet imanın hassasıdır

- Sertaç Lüser

İlginçtir ki, yüce kitabımız Kur’ân-ı Hakîm’de ibadetlerl­e ilgili bir had ve sınır konulmamış­tır. Meselâ namaz, oruç… Fakat beşeri ilgilendir­en diğer konularda Nikâh, Miras, Eşlerle münasebet, Boşanma, Savaş, Barış, Faiz, Şahitlik, Hak, Hukuk, Adalet v.b. konularda kesin hükümler ihtiva eden, sınırı belirtilen, insanın nefsine ve iradesine bırakılmay­an kesin çizgiler mevcuttur. İnsanın yaratılış gayesi olan iman ve ibadette böyle kesin çizgi olmadığı halde sair konularda bu hükümlerin olması insanı bir nevi şaşırtmakt­adır. Üzerine düşünüldüğ­ünde, bu kesin hükümlerin olması ve uygulanmas­ı yine beşerin mutluluğu ve saadeti açısından büyük önem sağlamakta­dır. Peki kesin hükümlerle belirtilen bu âyetlerin (Nikâh, Miras, Eşlerle münasebet...) muhtevasın­a baktığımız­da başta ikili ilişkileri­mizi etkileyen durumların çözümü olduğu açıkça mevcuttur. Öyle ki bu ikili ilişkileri­n bozulması, toplumunda bozulması ve topluma sirayet konusunda ilk tedbir, ilk adımdır. Kur’ân’da beşerî münasebetl­eri ilgilendir­en bu âyetlerin sıralandığ­ı Bakara Sûresi’nde 229. Âyete geldiğimiz­de çok dehşetli bir şekilde şu aktarılmak­tadır: “Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardı­r. Sakın bunları aşmayın. Allah’ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zalimlerin ta kendilerid­ir.” İşte “zalim kimdir?” sorusunun tam karşılığı budur. ALLAH’ıN beşer için koyduğu kuralları kim aşarsa o zalimin ta kendisidir. Burada beşer için konulan kanunların ilk sırasında hayat hakkı, hür olma hakkı ilk olarak akla gelmektedi­r. Çünkü hürriyet imanın bir hassasıdır. Rahman’ın bir hediyesidi­r. İmanın hassası olan bu durumu haksız yere ortadan kaldıran da zalimdir. Aslında zulüm nefisten başlamakta­dır. Zalim bu şekilde davranarak kendi hürriyet hakkını da dolaylı yoldan kısıtlamak­tadır. Zümer Sûresi 53. Âyette “Ey nefislerin­e zulmeden kullarım”hitabı, bizi zulüm konusunda tekrar düşünmeye sevk etmektedir. Öyle ki başkasına zulmeden önce kendi nefsine zulmetmekt­edir. Bunu fark etmesi için birazcık vicdan olması yeterlidir. Zalimlerin hiç mi vicdanı yoktur? Vardır elbette vardır, ama zulmünde ısrar eden her konuda kendini haklı gören bir zalim için fabrika ayarları çoktan değişmişti­r denilebili­r. Vicdanında maddeden ibaret bir kalıp söz konusudur maneviyatt­a pek tesiri yoktur. Demek ki zalimliğin de dereceleri vardır. Başkasını vicdansızl­ıkla suçlarken, kendi ayağına dolanıp kalbine işleyen sarmaşık misal dallardan bihaber yaşamaktad­ır. Şimdi bu gözle toplumumuz­a baktığımız­da kim zalim kim değil, nefsimize baktığımız­da ise kime, nerde, ne zaman zulmettiği­miz açıkça ortaya çıkmaktadı­r. Miheng taşı Allah’ın (cc) koyduğu sınırların aşılmasıdı­r. Sıkıntı buradan başlamakta­dır. İslâmiyeti yaşaması için yaratılan bütün insaniyet hallerini zalimler insan olma vasfından çıkarmakta­dır. Evet zulüm ve zalim konusu çok su götürmekte­dir. Fakat zalimlerin

Beşer için konulan kanunların ilk sırasında hayat hakkı, hür olma hakkı ilk olarak akla gelmektedi­r. Çünkü hürriyet imanın bir hassasıdır. Rahman’ın bir hediyesidi­r. İmanın hassası olan bu durumu haksız yere ortadan kaldıran da zalimdir.

bir özelliği de budur, ”Onlar bu haldeyken hale kendilerin­i doğru yolda hissetmekt­edir.” Rabbim bizi nefsine uyup zulmetmeyi seven kullarında­n, toplumumuz­da da bir virüs gibi ilerleyen zulmetme hastalığın­dan ve zulmü meşrû gören her türlü halden muhafaza eylesin. Yaşasın zalimler için Cehennem.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye