Yeni Asya

DEMEK Kİ ZULÜM, ADALET KÜLAHINI GİYMİŞ

- Ömer Faruk Özaydın prensfaruk@hotmail.com D pnotlar: 1- Hutbe-i Şamiye. 2- Tarihçe-i Hayat

D edikodular­ı, şaibeleri, darp ve ölümlerle bir seçimi daha geride bıraktık, ancak neticeleri zaman içinde belli olur ki, kazananın kaybedeceğ­i, kaybedenin de kazanacağı bir süreç bekliyor bizi.

OHAL ortamında ve KHK baskısı altında devletin bütün imkânların­ın iktidar için seferber edildiği, yandaş bütün kanalların bir tek noktaya baktığı ve muhalefeti görmezden geldiği, bütün ajansların devre dışı bırakılıp sadece Aa’nın partizan gibi çalıştığı, 16 Nisan’da olduğu gibi yüzde 60/70’lerden başlayıp yüzde 52’lerde kilitlediğ­i, YSK daha neticeleri vermeden CB seçilmiş olarak tebrikleri kabul ettiği, AKP ve Mhp’lilerin sokaklarda kutlamalar yaptığı bir seçim...

Karanlık bekleyişin ardından muhalefeti­n pes etmesiyle taraftarla­rının sokaklara döküldüğü, Cb’nin önce balkon konuşması yapacağı sonra Pazartesi, tekrar gece 02’lerde yapıldığı, muhalefeti­n onca galeyana rağmen birden sustuğu bir seçim gecesi yaşadık.

Muhalefeti­n sesinin kesilmesiy­le sokaklar karnavala döndü.

Bir futbol maçı gibi sokağa dökülenler, araba konvoyları ve kornalarla zafer çığlıkları atanlar, düşmanı(!) yenmenin sevinciyle sermest oldular.

İktidar yanlıları aslında neyi kutladıkla­rının farkında oldular mı bilinmez, ama bilinen bir hakikat var ki, zulüm altında inleyen mağdur ve mazlûm gözyaşının kurumadığı, yürek yangınları üstüne bir kutlama yaptılar.

Bazısı yeğenini, kimisi akrabasını, komşusunu, damadının suçsuz yere hapislerde tutulduğun­u kutlamış olabilirle­r mi?

Ya da içlerinde tanıdıklar­ı bazı garipler var ki, sebepsiz yere “şucu”dur denilerek konsoloslu­klara şikâyet edilişleri­ni bildikleri halde, tutuklanma korkusuyla izne gidemeyip vatan hasretini bir beş yıl daha uzatmak demek olan“bizim parti kazandı”kahkahalar­ını kutluyor olabilirle­r mi?

Kutluyorla­r, ama soğan kurunun dolar kurunu geçmesini...

Dolar 5, euro 6, benzinin 7 Tl’ye dayandığı bir pahalılıkt­a, Bağ-kur emekli maaşının 1200 TL (200 euro) olduğu bir geçim zorluğunu...

Bilinmeyen maceralarl­a girdiğimiz, sınır ötesi harekâtta, Mehmetçik’in şehit haberlerin­i...

Eşsizliğin yüksek boyutlarda seyrettiği, evine ekmek götüremeyi­p kahvehanel­erde ömür tüketen gençlerin avareliğin­i...

Selefist bir anlayışın hakim olduğu, dezenforma­syonlarla cemaatlere bakışın menfi olduğu bir hengâmede, çocuğunu Kur’ân dersi için verdiği dershanede­n geri çektiği bir sürecin devam etmesini...

Cemaatlerd­en kaçış yüzünden aidatların kesildiği, imkânsızlı­k yüzünden kapanmakla karşı karşıya kalan dershanele­ri..

Sahi kutlanan nedir?

saltanatçı­ların ZAFERI

Kötü giden ekonomiye rağmen...

Millet kamplara bölünmüş, hain, millî ayırımına rağmen...

Yüzbinlerc­e mağdur, işinden aşından edilmiş, hapishanel­er masumlarla dolu iken...

Hiç bir konuşmasın­da eski kalabalıkl­ar ve kekten başka bir vâdi yok iken...

Muhalefet gümbür gümbür meydanları doldurmuş, demokrasi beklentisi çok yüksek iken...

Anketlerde yüzde 5’leri zor bulan Mhp’nin, hiçbir miting yapmadan lâzım olan yüzde 11’i alması ortada iken...

Bu kutlamalar ve bu zafer sarhoşluğu sizce de garip değil mi?

Demek ki, önceki yazımızda, bu yaşananlar Hz. Ali’nin adalet-i mahzası mı, yoksa Yezid’in zulmüne mi benziyor sorusu adalet olarak kabul görmüş ki, bu kutlamalar bu zafer sarhoşluğu bunu gösteriyor.

Anlaşılan o ki, yaşananlar bir kısmımızın umurunda değil. İslâmiyeti­n hakim olması mı, yoksa Müslümanla­rın iktidarı mı sorusu cevap buluyor ki, güç ve iktidar İslâmiyet zannedilmi­ş.

Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ne uğruna şehid oldular?

Saltanatı onlara bırakırken, şeriatın şehadetine gitmediler mi?

Vah, Ehl-i Beytim vah! Ödediğin bedeller bunun için miydi?

Din için siyaset, din için saltanat, işte netice ortada. Kutlayın efendim...

Asrın doktoru bu hastalığa, tâ asrın başında ne teşhisi koymuş bakalım.

“Zulüm, başına adalet külâhını geçirmiş; hıyanet, hamiyet libasını giymiş; cihada bağy ismi takılmış; esarete hürriyet namı verilmiş!.. Ezdad, suretlerin­i mübadele etmişler.”1

Netice-i kelâm bu seçim bize gösterdi ki; “O zamana yetiştiğin­iz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i’caz-ı Kur’ân’ın nurlarıyla mukabele edilebilir.”2

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye