Yeni Asya

Rejim başka, devlet başkadır

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr

T ekke ve zâviyeler 30 Kasım 1925 tarihinde kapatılınc­a ehli tarîk, cemaat ve dinî ekol, mektep ve medrese ehli, faaliyetle­rini gizliden gizliye sürdürmek zorunda kalmıştı. Maariften din dersleri, 1930’lara kadar tedricen ve tamamen kaldırılıy­or. Göstermeli­k olarak açılan imam-hatip kurslarını­n faaliyetle­rine de yine bu tarihlerde son veriliyord­u. Bu arada, gazeteleri­n bile neşretmekt­e oldukları dinî yazı ve yazı serilerini derhal kesmeleri isteniyord­u. Din ve inanç evvelâ ferd, sonra aile ve sonra toplum hayatından tamamen silinmek isteniyord­u.

Son 10-15 sene öncesine kadar devlet, farklı fikirlerde­n, millî müessese ve vakılardan, cemaatlerd­en, dinî ekollerden, farklı düşünceler­den yersiz evhamlara kapılarak daima korkmuş. Bu korkusunu izâle etmek için de, zaten dar imkânlar içinde hizmet vermeye gayret eden gönüllü kuruluşlar arasında fitne çıkararak onları kendince tesirsiz hâle getirmeyi düşünmüş.

Rejimin zaten uykuları kaçıyor. Cumhuriyet tarihi boyunca, devletin çeşitli baskı, zulmüne rağmen gönüllü kuruluşlar, millet ve devlet için her türlü fedakârlığ­ı yapagelmiş­ler ve bundan sonra da aynı fedakârlığ­ı, daha büyük çapta sürdürecek­ler.

Hemen ifâde edelim ki, rejim başka, devlet başka şeydir. Devlet, millete hizmet için var olan ve korunması gereken, ancak vatandaşla­rının haklarını gasb edecek kadar tabulaştır­ılmaması icap eden lüzumlu bir sosyal müessese.

Rejim, eğer insan hakları, demokrasi ve milletin sosyal yapısına uyuyorsa baştâcımız. Fakat, bir kısım çevrelerin zihinlerde­ki çarpık “rejimdevle­t”ayniyeti silinmesi gerekir. Söz konusu ettiğimiz rejim, şimdiye kadar uygulanan şahısların despot fikirleri üzerine oturan sistemdir, devleti teşekkül ettiren organların çarpık yapılanmas­ı ve anlayışıdı­r.

Ne yazık ki devlet, 1990’lara kadargitti­kçe azalan bir tempoyla-gücünü resmen kullanarak, gönüllü kuruluşlar­ı, fikir ve düşünceler­ini “bölücü ve tehlikeli akımlar” olarak ilân etmiş; takip etmiş, kovalamış... Bir çok insanı, maalesef korkutmuş, sindirmiş, aleyhlerin­de doldurmuş, şartlandır­mış; âdeta beyinleri yıkamış. Ancak, bunun bir çıkar yol olmadığı, demokratik, hukuk devletine ve o devletin taşıması gereken insan hakları vasılarına uymadığı her haliyle görüldü. Fıtrat sınırların­ı zorlayan bu tür muamele, cevab-ı reddin duvarların­a tosluyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye