Sıkıntıları nasıl aşarız?
Karşı karşıya bulunduğumuz bu sıkıntıları da aşarız ama ehil olanların tesbitlerine kulak vermek şartıyla. Bunu yapmak yerine kendimizi yanıltmaya devam eder ve boş övünmelere sığınırsak belki krizi yine aşarız, ama ödeyeceğimiz fatura daha da büyümüş olur.
Nasıl ki döviz fırtınasının esmesi bir günün işi değil, çaresi de bir günde bulunmaz. Daha doğrusu uygulancak tedavi bir günde, bir haftada netice vermez. Bugünden doğru tedaviye başlanırsa her geçen gün durum iyiye doğru gider ve sıkıntılar da aşılmış olur.
Dikkate alan oluru mu bilemeyiz ama Akp’nin kurucularından ve ilk dışişleri bakanı Yaşar Yakış, Ankara-washington hattında yaşanan krizde ilgidi değerlendirmelerde bulunmuş.
Emekli diplomat Yaşar Yakış, “Ankarawashington hattındaki gerilim neden kaynaklanıyor?” sorusuna şu cevabı vermiş:
“Siz gazeteci Deniz Yücel’i serbest bırakıp ülkesine iade etmişseniz, ABD dahil tüm dünya kamuoyunun ‘Neden Rahip Brunson serbest bırakılmıyor’ diye sorması çok normaldir. ABD ile bu konuda bir takım pazarlıklar yapıldığı, tüm diplomatik tartışmaların kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği de devletin en üst yetkililerince dillendirilmiştir. Sessiz ve etkin diplomasi terkedilmiş, gürültü ve patırtıyla iş çözme devreye sokulmuştur. Ama bu diplomasi de sonuç vermemiştir. Türkiyeabd ilişkilerindeki ince noktaları bilen birine konu danışılsaydı bu kriz çoktan çözülürdü. Gelinen noktada; gün geçtikçe Türkiye’nin krizi çözmek için elindeki seçenekler azalıyor, ülke her açıdan sıkışıyor, fakirleşiyor. Demek ki; ya ABD ile ilişkileri bilen birilerine doğru düzgün danışılmamış ya da diplomatların uyarıları ‘Siz monşerler ne bilirsiniz’ denilip, geri plana itilmiş.” (www.dw.com/tr, 11 Ağustos 2018)
AKP kurucularından, emekli diplomat Yaşar Yakış, Abd’nin hatalarını da şöyle sıralıyor: “Elbette Abd’nin de hataları var. Türkiye ile ilişkileri tam bir iç siyaset malzemesi yaptılar. Kasım’da ABD’DE seçim var ve Rahip Brunson’ın arkasındaki Evangelistlerin bu seçimlerde büyük etkisi olacak. ABD bu yüzden Türkiye’ye ağır baskı yapıyor. Türkiye zarar görürken, ABD de yara alıyor ancak Abd’nin gördüğü zarar yüzde bir ise Türkiye’nin gördüğü zarar yüzde 50’yi geçiyor. Türkiye’nin tüm bunları iyi okuyan bir diplomasi ile dünyayı anlamaya çalışması gerekirdi. Ne yazık ki son dönemde; diplomasideki incelikleri bilen, hükümete doğru tavsiyeler veren diplomatlara aktif görev verilmedi.”
Yüzde yüz haklı olduğumuz bir meselede bile mayasa ‘ehil olanlar’ oturmasa o masadan kârlı çıkmak mümkün olur mu? Tarihte de şimdi de sahada kazandığı ‘savaş’ları ‘masa’da kaybedenler olmuştur. Türkiye’nin böyle bir kayba, böyle bir duruma düşmeye tahammülü yoktur ve olmamalıdır. Bu bakımdan her işte olduğu gibi diploması işinde de müzakereler ehil olanlara verilmelidir.
“Ne biliyorsunuz ehil olanlara verilmediğine?” diyenler olabilir. Doğrudur, biz kimin ehil olup olmadığını bilemeyiz ama her halde AKP kurusu ve iktidarının ilk dış işleri bakanı olan ve aynı zamanda tecrubeli ve emekli bir tiplomat olan Yaşar Yakış bunları bilir. Biz elçiyiz ve yapılan bu tesbitleri aktarmakta fayda gördür.
Türkiye’yi idare edenler dikkate alır ya da almaz. Tercih onların.
Tekrarlamakta fayda var: Her iş ehline, her iş ehline, her iş ehline... Hamasetle değil, diploması ile. Hamasetle değil, diploması ile. Hamasetle değil, diploması ile...