Namazda yanlış yapan imam bile ikaz edilir
Beşeriz şaşarız, nisyan ile (unutkanlıkla) ma’lûlüz. O halde, şaşana, yanlış yapanlara nasıl davranmalıyız? Yanlış ve hatalar karşısında suspus mu olmalıyız?
“Emr-i bil-ma’ruf nehy-i an-ilmünker, yani, “Doğru, iyi, güzel, hakkı emretmek; kötü, yanlış, çirkinden men etmekle”1 mükellef değil miyiz?
Namazda bile yanlış yapan imama uyulmaz; bilâkis, ikaz edilir, ihtar edilir, yanlışları düzeltilir! Öyle değil mi?
Meselâ imam, kıraati sesli olan namazlarda yanlış okursa, arkadakiler doğrusunu hatırlatır!
Meselâ, namaz kıldıran fazladan secde yaparsa cemaat ona uymaz, bekler.
Meselâ, unutarak beşinci rekâta kalkarsa, yani teşehhüdü unutursa, arkadaki cemaat teşehhüdde bekler.
Meselâ, eğer imam dalgınlıkla o rekâtın secdesine de giderse, herkesin namazı bozulmuş olur.
Bu tür hatalarda arkadakiler “subhanellah” diyerek imamı ikaz etmeleri gerekir.
Namazda bile hata yapan, yanlış okuyan imam düzeltilirse, nerede kaldı ki, siyasî, ekonomik, idarî yanlışlar yapanlar düzeltilmesin?
Bununla da mükellefiz zaten:
“Ma’rufa sarılın, münkerden de kaçının!”2 diyen Peygamberimiz (asm), mealininin bir bölümünü aktardığımız yukarıdaki âyeti, şöyle de tefsir eder:
Kur’ân da mealen, “Bir kavme (topluluğa, millete) olan kininiz, öfkeniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin, adaletten saptırmasın.”3 diye ferman edilmiyor mu?
Ve keza, “Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz.”4 denmiyor mu?
Bir kelâm-ı kibarda ifade edildiği gibi, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” değil midir?
Yanlışlara ve zulme seyirci kalmak, “ma’rufu emretmemek, münker’den nehyetmemek” de bir zulüm değil mi?
Ya, “emr-i bil-ma’ruf nehy-i an-ilmünker” emrini yerine getirmediğimiz halde, “emr-i bil-ma’ruf nehy-i an-il-münker” vazifesini ifa edenleri şiddetle ve edepsizce tenkit edip yermeye kalkanların hali ne olacak?