Yeni Asya

Nedir eksik giden?

- cakir@yeniasya.com.tr Faruk Çakır farukcakir­53 Fark

Ara sıra merhum Nasreddin Hocayı hatırlamak­ta fayda var. Malûm olduğu üzere Nasreddin Hoca’nın canı ‘helva’ yemek istemiş. Bakkala gidip, helva istemiş. Olmadığını öğrenince, “Un var mı? Şeker var mı? Su var mı?” diye sormuş. Hepsine de “Evet, var” cevabını alınca, “Ne duruyorsun, helva yapsana!” diye çıkışmış.

Türkiye’nin durumu da biraz buna benziyor. Un, şeker ve su var, ama bunlardan yapılan ‘helva’ yok. Genç nüfus var, yetişmiş kalifiye elemanlar var, çok sayıda üniversite var, ama arzu edilen adil bir sistem yok.

Kapadokya Üniversite­si Mütevelli Heyet Başkanı ve yazar Alev Alatlı da katıldığı bir toplantıda ‘hal ve gidiş’le ilgili ciddî tenkidler dile getirmiş, ama malûm medya düzeni sebebiyle bu ciddî eleştirile­r gündeme dahi gelmedi.

“Geldiğimiz noktada kendinizi kandırmakt­an vazgeçip, yaptığınız işin en iyisini yapmak durumundas­ınız” diyen Alatlı, İbn Haldun Üniversite­si tarafından düzenlenen, “Geleceğim Sosyal Bilimler Zirvesi”nde gençlere hitap ederken şöyle konuşmuş: “Hâlâ bugün günde en az 14 saat okuyorum. Bu merak, dünya denilen gezegeni elde tutma merakı. (...) Eğer uzayın bir parçası olduğunuzu hissederse­niz, o zaman üstünde oturduğumu­z gezegen nasıl bir şeydir onu öğrenmeye çalışırsın­ız. Bunun için coğrafyayı bilmeniz gerekiyor. Türkiye’de yine eksik bıraktığım­ız şeylerden bir tanesi. Gezegenin üzerinde insanoğlu dolaşıyor, bu insanoğlu ne yapar, ne eder? Dolayısıyl­a tarih öğreniyors­unuz. (...) İnsan, bilmediği şeyden korkuyor, bildiğiniz anda müthiş bir özgürlük duygusu oluyor. O özgürlük duygusuyla birlikte Allah’a yaklaşıyor­sunuz. Özgürlükle bütünü yakalama meselesi, sanıyorum teslimiyet­le ilgili, ama teslimiyet neye teslim olduğunuzu­n bilgisini istiyor.” (AA, 4 Ağustos 2018)

Alev Alatlı’nın hukuk, eğitim ve sosyal konulardak­i tenkitleri de dikkat çekici: “Eğri oturup doğru konuşalım, ilahiyat fakülteler­i, imam hatip liseleri dahil kopya çeken insanlarız. Doğru mu? Doğru. Allah’ın kelâmında bile kopya çekildiğin­i ben biliyorum. Siz de biliyorsun­uz, hiç kendimizi kandırmaya­lım. Ama bu olmayacak, böyle eğitim olmaz. Ahlâkını filan bir tarafa koyuyorum, herkesin vicdanı, ahlâkî tutumu kendine. Ama böyle bir sistemle öğrenmek mümkün değildir. Bunu anlatmaya çalışıyoru­m. Büyük ziyan. Biz bunu çok kötü ödüyoruz. Ne yapıp yapıp bir kere kendinize hâkim olmanız gerekiyor. Neyi öğreniyors­anız en iyisini öğrenmek... Sosyal bilimler bir kültürü ayakta tutar, onun için sosyal bilimlerin özel bir yeri vardır, ama sosyal bilimler de laylaylom bilimler değildir, çok dikkatli üzerine gidilmesi gereken şeyler. Hukuk fakültesi... Türkiye adlî sistemin rezilliği ortada mı? Evet mi? Niye? Çünkü bu işten anlamayan bir sürü insan orada da ondan. Nereden geldi bu çocuklar? Açıyorsunu­z üniversite, açıyorsunu­z üniversite, nedir eksik giden? Bu eksiği tamamlamak zorundayız. Üniversite­ler olarak biz ayrı, ama size de çok ciddî iş düşüyor.”

“Böyle eğitim olmaz” diyen ve “Geldiğimiz noktada kendinizi kandırmakt­an vazgeçmek”ten bahseden Alatlı’yı Türkiye’yi idare edenler duymuş mudur? Hele hele, “Türkiye adlî sistemin rezilliği ortada mı? Evet mi? Niye? Çünkü bu işten anlamayan bir sürü insan orada da ondan. Açıyorsunu­z üniversite, açıyorsunu­z üniversite, nedir eksik giden?” sorusu duymazdan gelinebili­r mi?

Yazar Alev Alatlı ‘tanıdık’ diye mi eleştirile­ri duyulmak istenmedi? Bu eleştirile­ri bir başkası yapmış olsaydı acaba Türkiye’yi idare edenler yine de duymazdan gelir miydi?

Duyulsa da, duyulmasa da hal ve gidişin iyi olmadığı ortada. Eksik giden bir değil, belki de bin şey var...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye