Oyuncak haline gelen sistem
Geçtiğimiz günlerde, Millî Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde bazı değişikliklere gidildiği bildirilmiştir. Bunun en dikkat çekici tarafı, Atatürkçülük konusunda yapılan değişikliktir. Buna göre “Atatürkçülük konularının derslerde nasıl işleneceği ile öğretim programlarının tatbikine matuf hususların öğretmenler kurulunda görüşülerek çalışmaların buna göre plânlanması ve çevre özellikleri de dikkate alınarak gayesine ve mahiyetine göre tatbik edilmesi” isteniyor. Ayrıca, “yıllık ve günlük ders plânlarının hazırlanması ve işlenişinde, sınıf/alan ve zümre toplantılarında konu ve kazanım ağırlıklarının (?) dikkate alınması sağlanacak” deniliyor.
Ayrıca, Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde de yapılan değişikle daha önce yönetmelikten çıkarılan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Millî Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın okullarda kutlanması hükmü, yeniden yönetmeliğe eklendi.
Peki, Eğitim Sisteminin biricik eksik tarafı bunlar mı? Yapılan değişikliklerin ana gayesi halkı sindirmek için, Resmî İdeolojinin ve Baskıcı zihniyetin dayatmalarıdır. Bu zihniyet, bu güne kadar yapılanları kâfi görmemektedir. Meselâ, ifade hürriyetini kısıtlayan ve hâlâ meriyette olan 5816 sayılı “Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun (Atatürk’ü Koruma Kanunu)” bu gayeyle çıkarılmıştır. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 darbeleri hep “Kemalizm veya Atatürkçülük” adına yapılmıştır. Okullarda mecburî okutulan “İnkılâp Tarihi” ve ders kitaplarındanköşelere varıncaya kadar bütün militarist görüntüler hep bu gayeye matuftur.