C had-ı Ekber lânı-7
Sîna-f l st n-sur ye Cephes
Harbin başlamasıyla birlikte (1914-15) Mısır’ı ve Süveyş Kanalı’nı kontrolleri altına alan İngilizler, bir taraftan da Arap şeyhleri ve kabile reislerini kendi taralarına çekmeye çalıştılar. Buna mukabil, bu cephede Osmanlı ordularına kumandanlık yapan meşhur İttihatçı Cemal Paşa, Arapları küstürmek için elinden geleni yaptı. Arap ileri gelenlerinden pekçok adamı çeşitli bahanelerle cezalandırdı, hatta bir çoğunu idam ettirdi.
Buna rağmen, Arapların çoğu yine de Osmanlının yanında yer alıyordu. Müşterek hareketle iki defa başarısız kalan ve çok büyük kayıplara yol açan Kanal (Süveyş Kanalı) Seferleri yapıldı. Ardından Gazze'ye saldıran İngilizlerle Osmanlı kuvvetleri arasında kanlı muharebeler yaşandı. Sînâ, Gazze ve diğer Filistin toprakları ara ara el değiştirdi.
Bölgede üç (4. 7. 8.) Osmanlı ordusu bulunuyordu. Yıllarca süren muharebelerde çok büyük sıkıntılar, meşakkatler yaşayan ordu, sonlara doğru ise sürekli şekilde kayıplar vermeye başladı. 1917'de bölgede kurulan Yıldırım Orduları da bir varlık gösteremedi... 24 Ekim 1917'de 130.000 askerle taarruza geçen İngilizler, her defasında mevzi kazanarak, bir senelik süre sonunda bölgenin tamamını işgal etti.
SONUÇ
Geniş topraklarının yaklaşık 20'den 19'unu kaybeden Osmanlı’nın asker kaybı yaklaşık bir buçuk milyon. Yekûn insan kaybı ise, dört milyon civarında. Asker ve sivilden müteşekkil bu dört milyon rakamına, harp belâsının acı neticelerinden açlık, hastalık, esaret ve muhaceret sebebiyle olan kayıplar da dahildir.
Bütün bu hallerin yaşandığı o dehşetli savaşa "çocukları ihtiyarlatan günler" denilmesinin sebebi, işte bu acı tablolardır.