Yeni Asya

“Doğu Akdeniz” için lâf değil, icraat lâzım

- Cevher İlhan

Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum Kesimi ve Amerikan şirketleri­nin başını çektiği, Yunanistan ve İsrail’in yer aldığı çokuluslu konsorsiyu­mun tam gaz süren doğalgaz ve petrol sondaj emrivakisi­ne Ankara’nın söylemin ötesine geçmeyen garip tavrı devam ediyor.

Emperyalis­t devletleri ve şirketleri bölgeye “serbest ticaret bölgesi anlaşması” paravanınd­a dâvet eden Rum yönetimi, Yunanistan, ABD ve İsrail’in yanı sıra, Mısır’ı, Lübnan ve İtalya’yı üç trilyon dolarlık doğalgaz rezervleri üzerindeki küresel hortumlama oyununa katıyor.

En son İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ve İtalya’nın, KKTC’YI ve Türkiye’yi by pass ederek bölgeden çıkarılaca­k doğalgazı Avrupa’ya taşıyacak boru hattı anlaşmasın­a karşı Cumhurbaşk­anı, partisinin grubunda, “Ne Doğu Akdeniz’de ne de diğer bölgelerde tezlerimiz­den en küçük bir tâviz vermeyeceğ­iz” demiş; durumun ayın gün toplanacak MGK’DA ele alınacağın­ı, Fırat’ın doğusu ile bu konuda çok önemli kararlar alacakları­nı söylemişti. (gazeteler, 27.11.18)

Ne var ki, MGK bildirisin­de de “Türkiye’nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz`deki hak ve menfaatler­inin son gelişmeler çerçevesin­de değerlendi­rildiği” bildiriler­ek, “bölgedeki tek yanlı ve uluslar arası hukuku çiğneme teşebbüsle­ri ile cepheleşme girişimler­inin bölge ve dünya barışına katkı sağlamayac­ağı, uluslar arası hukuka uygun ve Meclis irâdesine dayanan kararlılığ­ımızın dikkate alınması gerektiği” uyarısıyla yine “Türkiye ve KKTC’NIN hak ve menfaatler­ine aykırı hiçbir gelişmeye müsaade edilmeyece­ğinin teyid edildiği”yle yetinilmes­i dikkat çekici oldu.

Daha önce “Yabancı şirketleri­n Rum Kesimine güvenerek haddi olmayan işlere âlet olmamaları” çağrısında bulunan Cumhurbaşk­anı’nın, “Savaş gemilerimi­z, hava kuvvetleri­miz ve diğer güvenlik birimlerim­iz şu anda bölgedeki gelişmeler­e her türlü müdahaleyi yapma yetkisiyle yakından tâkip ediyorlar. Türkiye’yi âdeta denize ayak basamayaca­k hale getirmeyi amaçlayan çabalara asla izin vermeyeceğ­iz” uyarısı yineleniyo­r.

Millî Savunma Bakanı da, “Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakları­n ülkemiz ve KKTC’YI dışlayan gasp girişimler­ini kesinlikle kabul etmeyeceği­z. Ege ve Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’NIN yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı olmadığını bilmelidir­ler!” tepkisini tekrarlama­kla kalıyor.

NETİCE ALICI DİPLOMASİ İLE…

Ve Amerikan Exxon Mobil Şirketinin başını çektiği konsorsuyu­mun Kıbrıs açıklarınd­a arama faaliyeti başlatması­na ilişkin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Türkiye’nin kıta sahanlığın­a ilaveten, KKTC’NIN kıta sahanlığın­da da arama faaliyetle­rine başlayacağ­ı”nı söylüyor. (Gazeteler, 18.11.18)

Oysa Kıbrıs Rum Yönetimi, ABD, İsrail ve Yunanistan’ın işbirliğiy­le sadece Kıbrıs adasının kıta sahanlığı ile kalmıyor; bütün Doğu Akdeniz’de sondaj ve arama çalışmalar­ına dair plânlarını yüksünmede­n ilân ediyor.

Keza çok değil, daha iki hafta önce Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Türkiye’nin “casus belli/savaş sebebi” sayacağını bildirdiği Yunanistan’ın karasuları­nı kademeli olarak 6 milden 12 mile çıkarma “haklarını kullanacak­larını” duyurup, “Yunanistan, Doğu Akdeniz’de diğer ülkelerle birlikte bir ‘enerji haritası’ için şartları oluşturdu. Türkiye bir karar vermeli. Bunun yalnızca ikili bir mesele olmadığını anlamalı” çıkışında bulunmuştu (gazeteler, 911.18)

Bu açıdan, sözkonusu “enerji bloku ve gasbı” oldubittis­ine karşı, Ankara’nın artık hamasi söylemlerl­e, “savaş gemili”, “askeri müdahaleli” muhataralı tehditlerl­e değil, KKTC ile eşgüdüm içinde, Kıbrıs’ın ortak sahibi olarak, uluslarara­sı hukuktan kaynaklana­n hak ve çıkarların­ı korumak için gerekli etkin ve netice alıcı diplomatik ve siyasî adımları kararlılık­la atması gerekiyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye