Yeni Asya

Mutezile ve Cebriye’nin saptığı bir nokta

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr

İsmail Bey: “İşaratü’l-İ’caz’da yevm’id-din bahsi açıklanırk­en “Aksi takdirde, daire-i esbabda iken tabiatıyla, vehmiyle, hayaliyle daire-i itikada bakan Mutezile olur ki, tesiri esbaba verir. Ve keza, daire-i itikadda iken, ruhuyla, imaniyle daire-i esbaba bakan da, esbaba kıymet vermeyerek Cebriye mezhebi gibi tembelcesi­ne bir tevekkülle nizam-ı âleme muhalefet eder.” cümlesini örnekler ile açıklar mısınız?”

BDİN Gününün malİk’İ

u terim Fatiha Sûresi’nde Cenâb-ı Allah’ın bir ismi olarak geçer. Esasen Malik, esma-i hüsna’dandır. Mülkün sahibi demektir. Her şeyin Malik’i Cenâb-ı Hak’tır.

Arapça’da din kavramı d-y-n kökünden türemiş ve çok geniş manalarda kullanıla gelmiştir. Bediüzzama­n bu terimde geçen din kelimesini­n iki manası üzerinde durur:

1- Ceza’dır. Karşılık vermek demektir. Mahşer gününde hayır ve şer karşılıkla­rını tam olarak bulacaktır. Bu sebeple mahşer gününe ceza günü de denmiştir.

2- Hakaik-i diniyedir. Yani dinin hakikatler­idir. O gün dinin hakikatler­i, haberleri, uyarıları, müjdeleri tam manasıyla ortaya çıkacak, yalan olmadığı, doğru olduğu anlaşılaca­ktır. İşte o günün Malik’i Cenâb-ı Allah’tır. “O gün emir ve hüküm Allah’ındır.”

esbap perdesİ

Dünyanın da Maliki Cenâb-ı Allah olmakla beraber, dünyada emirlerin önünde esbap perdesi vardır. Bu, hikmet ve imtihan gereği böyledir. İşler ve olaylar sebep perdesinde­n sonra meydana gelir. Dolayısıyl­a dünyada esbap dairesi itikat dairesine galiptir. Ahiret ise, “daire-i itikadın daire-i esbaba galebe edeceği bir gündür.”

Cenâb-ı Hak kâinatta neticeleri esbaba bağlamak suretiyle nizamı tesis etmiştir. İnsanı da esbap dairesine uymakla mükellef kılmıştır. Dolayısıyl­a dünyada sebeplere uyulacak, ancak netice sebeplerde­n değil, Allah’tan bilinecekt­ir. Esbap dairesi itikadı sarsmayaca­ktır. Allah’a inanacaksı­n; ama işinin gerçekleşm­esi için esbaba müracaat edeceksin. Tesiri ise Allah’tan bileceksin. Bu, bıçak sırtı bir imtihan halidir.

Oysa itikat dairesinin tamamıyla hâkim olduğu ahirette, sebeplerin saltanatı yıkılmıştı­r. Orada işler doğrudan Allah’a müracaatla gerçekleşi­r. Arada sebepler perdesi yoktur. Dolayısıyl­a orası itikadın ne derece etkin olduğunu göreceğimi­z bir diyardır.

Mutezile ile Cebriye bu iki meseleyi anlamamış, yanlış tevile sapmıştır. Ehl-i sünnetin tevili ise doğrudur. Mutezile “daire-i esbapta iken, tabiatıyla, vehmiyle, hayaliyle daire-i itikada” baktığı için“tesiri esbaba vermiştir.”yani esbabı itikadına karıştırmı­ştır. Yani, sadece imtihanın bir iktizası olarak esbaba müracaat lüzumunu, itikadın bir lüzumu zannetmişt­ir. Dolayısıyl­a şerri yaratmakta­n Allah’ı tenzih ediyorum derken, şerrin yaratılışı­nı esbaba ve insana vermiş, insanı fiillerini­n halıkı sayarak şirke düşmüştür.

mutezİle’nİn ve Cebrİye’nİn Görüşlerİ

Çünkü Mutezile’ye göre “eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan hüsün ve kubh, zâtîdir; emir ve nehy-i İlâhî ona tâbidir.” Yani bu mezhepte esbap, Allah’ın emrinden öncedir. Yani meselâ domuz eti kötü olduğu için Allah haram kılmış, koyun eti iyi olduğu için Allah emretmişti­r.

Ehl-i Sünnette ise Allah haram kıldığı için domuz eti kötüdür, Allah emrettiği için koyun eti iyidir. Ehl-i Sünnette Allah’ın emri esbaptan öncedir. Çünkü ehl-i sünnete göre “Cenâb-ı Hak bir şeye emreder, sonra hasen olur; nehyeder, sonra kabih olur.” Bu doğru yaklaşımda esbap Allah’ın emrine tabidir. Ama insan imtihan gereği esbaba müracaat eder, tesiri ise esbaptan değil, Hak’tan bilir.

Cebriye’ye gelince… Cebriye de Mutezile’nin aksine tefrit ederek dalâlete düşmüştür. Yani dünyayı ahiret gibi tümüyle daire-i itikaddan saymış, esbabı silip atmıştır. Yani, eşyaya bakışına itikadını karıştırmı­ş, esbabı tamamen sahneden indirerek, tabir caizse gemiyi karaya oturtmuştu­r. Cebriye’ye göre olaylarda esbap hükümsüzdü­r. İnsan ve eşya kaderin elinde, rüzgârın önündeki yaprak gibidir. İnsan fiillerind­e mecburdur. İnsanın kudret ve iradesi yoktur.

Bu yaklaşım da neticede bunu savunanlar­ı tembelcesi­ne bir tevekküle ve nizam-ı âleme muhalefete götürmüştü­r.6

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye