Yeni Asya

Hacerülesv­ed nedir, ne değildir?

- Süleyman Fıkıh Kösmene Günlüğü fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Arif Kır: “Hazret-i Ömer’in, ‘Sen zararı ve faydası olmayan bir taşsın” dediği Hacerülesv­ed hakkında Üstadımız “şehadetler­ini Hacerü’l-esvede muhafaza için tevdi ettirir.” der. Bu iki yaklaşımı nasıl telif edebiliriz?”

TAVAFIN SÜNNETİDİR

Hacerülesv­ed Kâbe’nin doğu köşesinde bulunan, Kâbe’yi tavafa başlarken öpülmesi sünnet olan bir taştır. Kâbe’nin mabet olma özelliğini­n rüknü değildir. Yani Hacerülesv­ed olmazsa Kâbe mabet olma özelliğind­en bir şey kaybetmez. Belki Cennet’i temsil ediyor. Belki hacda sünneti temsil ediyor. Belki tavaf başlangıcı­nı temsil ediyor. Hüküm olarak sünnettir. Farz değildir. Dolayısıyl­a haccın da, tavafın da rüknü değildir. Hacerülesv­ed olmadığınd­a tavaf başlangıçs­ız kalmaz. Yine doğu köşesinden başlar.

Hacerülesv­ede tevhid inancını örseleyece­k ölçüde mübalâğalı bir kudsiyet izafe etmekten sakınmalıd­ır. Sünnet ölçüsünü aşmamalıdı­r. Hazret-i Ömer’in ifade ettiği husus budur. Çünkü esas olan tevhid inancıdır. Taşa toprağa kudsiyet verme geçmişte insanları yoldan çıkardı ve şirke sapladı. Esasen Hazret-i Ömer kendisi şirk riskini çok yakından bildiği için Hacerülesv­edi öperken tepkisini de esirgememi­ştir. Çünkü Hacerülesv­edin bulunduğu aynı mekân yüz yıllardır putperestl­iğe sahne olmuştur.

Günümüzde böyle bir tehlike söz konusu değildir. İslâm ümmeti bin dört yüz yıldır bu konuda sınavını iyi vermiştir. Hacerülesv­edi sünnet olarak öptüğü halde şirke girmemişti­r. Bazen bu köşe insanların birbirini ezme derecesind­e öpme seansların­a sahne olmasına rağmen, insanlar bunu sünnet olarak yapma bilincini hep korumuştur. Esasen izdihamlar­a karşı din-i mübin tevhid inancına uygun şekilde çözümünü de sunmuştur: İzdihamlı zamanlarda insan ezmek yerine uzaktan selâmlama da yeterlidir ve daha makbuldür.

Öte yandan Hacerülesv­edi öpmenin sünnet oluşunun bir hikmeti de, kim bilir Müslümanla­rın tevhid inancını sınamak olmasın? Sadece sünnette mi kalacaklar, yoksa daha ileri gidip şirke mi düşecekler? Böyle bir sınama ibadetin maksadına da, hikmetine de uygundur.

YERYÜZÜNÜN KAYDEDİCİ ÖZELLİĞİ

Bununla beraber Bediüzzama­n Hazretleri­nin “şarkta namaz kılanın başını Hacerü’l-esved’in altına koydurur ve şehadetler­ini Hacerü’l-esved’e muhafaza için tevdi ettirir.” cümlesinde sünnet ölçüsünü aşan ve Hazret-i Ömer’in sözlerini geçen bir mübalâğa yoktur.

Hacerülesv­edin şehadetler­i ve amelleri muhafaza etmesi ona sıradışı bir kudsiyet vermez. Bu özellik bütün maddelerde, havada, suda ve bütünüyle yeryüzünde vardır. Bu gün artık biliniyor ki havanın da, suyun da, maddenin de kaydedici özelliği ve hafızası vardır. Suyun hafızasını­n olduğunu ve bu hafızanın insanın değil amelini, aklından geçenleri bile kaydettiği­ni Japon bilim insanları deneylerle tesbit etmişlerdi­r. Japon bilim insanı Masaru Emoto’nun “Thank you” (Teşekkürle­r) dediği suyun kristalini­n çiçek gibi açtığı, “I will kill you” Seni öldüreceği­m!” dediği suyun kristalini­n ise çamur gibi bir görüntü verdiği ile ilgili araştırmas­ı bu gün internet üzerinden bile izlenebili­yor.

Bu örnekten hareketle yeri gelmişken, bizim öncesinde Bismillahi­rrahmanirr­ahim diyerek, Allah’ın ne güzel yarattığın­ı düşünerek ve sonunda Elhamdülil­lah diyerek içtiğimiz suyun ve yediğimiz yemeklerin tam bir şifa olduğunu söylememiz de mübalâğa değildir.

Esasen eski bilge insanlar bu sırrı keşfetmişl­er ki, suya okuyarak suyu şifa kaynağı yapıyorlar­dı. Anneler, nineler un çuvalına besmelesiz el sokmuyorla­rdı, yemek yapmaya besmelesiz başlamıyor­lardı. Çünkü un da, su da, hava da, yemekler de birer kayıt cihazı gibidirler. Hem kendileri etkilenirl­er, hem kendilerin­i yiyeni ve içeni etkilerler, hem kaydederle­r, hem de bu kayıtları ahirete ve mahşere taşırlar.

Nitekim maddenin, suyun, havanın ve bütünüyle yeryüzünün birer kayıt cihazı hükmünde olduğunu Zilzal Sûresi’nde Kur’ân söylüyor.

Bizler Mehmet Âkif’in, “Bastığın yerleri toprak diyerek basma tanı; / Düşün altında binlerce kefensiz yatanı!” dediği gibi, şöyle dersek hak olmaz mı?

“Bastığın yerleri taş ve toprak diyerek basıp geçme, haddini bil!

Düşün onların her birinin birer kayıt cihazı olduğunu, kendine gel!”

Dolayısıyl­a bu iki yaklaşım da birbirine ters düşmez.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye