görünüşte adalet görünüşte yargı
YARGITAY ESKİ BAŞKANI SELÇUK, YARGININ GÜNÜMÜZDE BİR TAKIM BASKILAR ALTINDA KALDIĞINI VE ADALET DAĞITMAKTAN UZAKLAŞTIĞINI SÖYLEDİ.
arı, duru adalet çığlığı duyulmalı
SON yıllarda yargıya güvenin azaldığının yargının en üst seviyesinde bulunanlar tarafından dile getirildiğine dikkati çeken Sami Selçuk, “Kaynağı açısından doğruluğu tartışılamayacak, çürütülemeyecek olan bu belirleme, arı, duru bir çığlıktır” dedi.
hak arama ÖZGÜRLÜĞÜ Kapanmamalı
“Hak arama özgürlüğünün kapandığı değil, tartışılır durumlara geldiği bir toplumda, artık ne hukuk vardır, ne de adalet” diyen Selçuk, siyasî ve diğer baskıların altında kararlar verdiği iddialarını güçlendiren bir yargının, “görünüşte adalet dağıtan” “görünüşte yargı” olacağını söyledi.
yargıtay Birinci Eski Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Sami Selçuk kullandığı ifadelerle, yargının geldiği noktayı eleştirdi. Sami Selçuk t24’te yer alan yazısında Yargıtay Başkanı’nın 29 Nisan 2016’da Uluslararası Arabuluculuk Toplantısı’ında kullandığı ifadeleri hatırlattı. Sami Selçuk bu durumu “Yargıtay Başkanımız, bir süre önce “Uluslararası Arabuluculuk Toplantısı”nda, “Geçmişte yargıya olan güven yüzde 70’lerdeydi, şimdilerde ise yüzde 30’larda” diyerek yargının üzücü durumunu apaçık ve resmî dille gözler önüne serdi.” cümleleriyle ifade etti.
Görünüşte Adalet dağıtan yargı
Selçuk, yargının görünüşte ve içi boş bir adalet dağıttığını ifade etti ve ekledi: Görünüşte adalet dağıtan, görünüşte bir yargının kararlarına karşı adlî yargı dışında başvuru yollarına gidildiğinde Anayasa Mahkemesi ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçları, kuşkusuz ilkin o ülkenin hukuk düzeni ve daha sonra da, buna bağlı olarak, henüz özgür hukuk kişisi ve öznesi olamamış, bireyselleşememiş insanları hakkında çok olumsuz ve çok ağır değer yargılarında bulunacaklardır. ‘Yargıçlar ve savcılar, attıkları her adımda geleceğe iki bilinci özümseyerek, içselleştirerek yürümek zorundadırlar.’ diyen Selçuk bu iki bilinci, “Birincisi, mesleksel özgörev (misyon) bilinci’dir. Bir toplumda yasaları yasama erki yazıya dökerek yapar; hukuku ise bağımsız yargı erki içindeki yargıçlar, yasamanın yazıya döktüğü soyut düzgüleri (norm) uygulama tezgâhında dokuyarak, ete kemiğe büründürüp canlandırarak kotarır, inşa ederler. Yargıçlar, bu çok ağır özgörevin omuzlarına yüklediği ağır sorumluluk bilinciyle davranmak zorundadırlar. İkincisi, ‘bilimsel ve ilkesel yaklaşım bilinci’dir. Yargıçlar ve savcılar, bilimsellik ve küresellik boyutlarına ulaşan yargıçlık ve savcılıkla ilgili küresel ilkelere uyma konusunda özenli, titiz ve duyarlı olmalıdırlar.” sözleriyle ifade etti.