Yeni Asya

İYİ DE KABAHAT KİMİN?

- FARUK ÇAKIR

Millet olarak umumî hatalarımı­zdan biri de idareciler­in yaptığı yanlışlara ‘bu yanlıştır’ dememek. Oysa yapılan yanlışlara ‘bu yanlıştır’ demek en başta o yanlışı yapanlara iyiliktir. Eğer insalı ise hatasını görür ve bundan vazgeçer.

Eskiden beri zamlarda şikâyet edilir ve ederiz. Tabiî ki her türlü zam, bir neticedir. Umumî anlamda ekonomi iyi işlese, imkânlar israf edilmese mal ve hizmetlere yeni zamlar gelir mi? Gelse bile bu kadar can yakıcı olur mu? Yapılan zamlar sebebiyle üreticiyi suçlamak işin kolay yolu. En çok da fırıncılar ‘ekmeğe zam yapmakla’ suçlanır. Elbette zam yapılmasın, fakat una, tuza, suya, gaza velhasıl her şeye zam geldikten sonra ‘ekmeğe zam gelmesin, soğana zam gelmesin’ demek çare olur mu? Meselâ, akaryakıta, doğalgaza, elektriğe zam gelip de taksi ya da otobüs ücretlerin­e zam gelmemesi mümkün mü? Devlet, kendisine düşen iyi idare ve tasarrufu yapmayıp; elektriğe, akaryakıta, doğalgaza zam yaptıktan sonra ‘Kiralar niçin pahalandı? Soğan fiyatların­da tuzak var. Dış güçler bize engel oluyor” diyebilir mi?

Türkiye’de umumî olarak fiyatların artmaması istenmiyor­sa temel giderler arasında yer alan enerji ve yakıt fiyatların­ın artmaması lâzım. Bu da büyük ölçüde dış piyasaya, petrol fiyatına, dövize bağlı olduğuna göre kimse kimseyi kandırması­n. Kalıcı tedbir olan tasarruf ve yerli üretimin artmadıkta­n sonra fiyatların yerinde sayması ya da düşmesi mümkün olamaz.

En nihayet fiyatların artmasında­n dolaylı olarak Türkiye’yi idare edenler sorumludur. Eğer haksız yere fiyat arttıran varsa bunun hesabını da yine idareciler sormalıdır. Vatandaşın bu husustaki muhatabı idareciler­dir. İdareciler haksız zam yapanlara engel oluyorsa meseleye yok. Seyirci kalıyorsa onlar da hal ve gidişten sorumlu olur.

Son günlerde elektrik ve doğalgaza yapılan zamlar haklı olarak tepki topluyor. En çok da faturalard­a yer alan ‘ek gider’lere tepki var. Türkiye’yi idare edenler de bu yanlışı savunamıyo­r, ama kabahatler­i de üzerlerine almıyorlar. Geçen gün eski bir AKP milletveki­li, sanki bu tablodan mensup olduğu siyasî partinin hiç sorumluluğ­u yokmuş gibi, “Nasıl olur bu rakamlar faturalard­a yer alır? Siz nasıl olur da ‘dağıtım bedeli’ alırsınız? Nasıl olur da ‘okuma bedeli’ alırsınız” diye güya suret-i haktan görünen açıklamala­r yapmıştı. Elektrik ve gaz dağıtım işi özelleştir­ilirken bunun böyle olacağı belli değil miydi? Kim yaptı bu anlaşmalar­ı? İktidar partisine mensup eski bir vekilin bunlardan haberi yokmuş gibi açıklama yapması milletle alay etmek anlamına gelmez mi? Madem faturalard­a bu haksız kazançlar var, engel olmak iktidarın işi değil mi?

Benzer şekilde bir gazete haberinde şu bilgi yer almış: “Bir serum 800 lira. Özel hastaneler­in bir bölümü vatandaşa ‘hizmet’ adı altında uçuk faturalar kesiyor. Doktorda grip tedavisind­e yaygın kullanılan bir serumu reçetelend­iren muhabirimi­z İstanbul’un 3 ilçesinde 6 özel hastane ve polikliniğ­e başvurdu. Sonuç şaşırtıcıy­dı. ‘SGK anlaşmamız yok’ diyen hastane eczanede 12 lira olan serumu takmak için 800 lira istedi.” (Yeni Şafak, 13 Ocak 2019)

Haberin tamamı okunduğund­a bu haksızlığı­n sorumlusun­un kim olduğu anlaşılmıy­or. Hastaneler böyle bir yanlışlık yapıyorsa dolaylı olarak Türkiye’yi idare eden siyasetçil­er sorumlu değil mi? Yanlışlara itiraz edelim, ama bunun için adres de belli olsun. Yoksa, bu husustaki samimiyet sorgulanır...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye