İslâmiyet, bugünkü medeniyetin nelerini reddeder?
Kahraman Maraş’tan Hasan Arslan: “Bediüzzaman’ın şu paragrafını açıklar mısınız? “Çünkü beş menfi esas üzerine teessüs etmiştir. Noktai istinadı kuvvettir. O ise, şe’ni tecavüzdür. Hedef-i kastı menfaattir. O ise, şe’ni tezahumdur. Hayatta düsturu cidaldir. O ise, şe’ni tenazudur. Kitleler mabeynindeki rabıtası, aheri yutmakla beslenen unsuriyet ve menfi milliyettir. O ise, şe’ni böyle muhiş tesadümdür. Cazibedar hizmeti, heva ve hevesi teşci ve arzularını tatmin ve metalibini teshildir. O heva ise, şe’ni insaniyeti derece-i melekiyeden, dereke-i kelbiyete indirmektir. İnsanın mesh-i manevîsine sebep olmaktır. Bu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir.”
AHLÂKSIZ TEMELLER
Bu cümlede Bediüzzaman Hazretleri bugünkü medeniyeti tarif ediyor. Bu tarifi Bediüzzaman, “Şeriat bu günkü medeniyeti neden reddeder?” sorusuna cevap olarak yapıyor. Bediüzzaman’a göre, Şeriatın bu medeniyeti reddetmesi, beş ahlâksız temel üzerine oturmuş olmasındandır.
Bu temeller şunlardır:
1- Kuvvete dayanır. Hakkı yok sayar, haklıyı ezer. Kuvvetin karakteri başkalarının hakkını yemek, sınırını çiğnemek, hukukuna tecavüz etmektir.
İslâm medeniyeti ise kuvvet yerine hakkı esas alır. Hakkın karakteri adalet, denge ve eşitliktir.
Uzaklara gitmeye gerek yok! Gözümüz önünde, Suriye topraklarında uydurma bir terör örgütü üreterek, Suriye halkının hukukunu çiğneyerek, o topraklarda aç kurtlar gibi insan öldürmeye doymayan, o toprakların gerçek sahibini vatanından çıkmaya zorlayan, çoluk çocuk kadın ihtiyar demeden yollarda, denizlerde telef eden ve dönüp insan mısın, hayvan mısın sormayan kahrolası bir zihniyet var. Adına medeniyet deniyor. Bu katil medeniyetin çocukları, denizlerde telef olan Aylan bebekler değil de bir kedi yavrusu olsa, samimiyetsizce hayvan haklarını savunmaya kalkarlar. Ama Aylan bebeği görmezler.
Bu günden geçin, İslâm medeniyetinin güçlü olduğu yıllara dönün: Bu zulmün zerresini görmezsiniz! Çünkü Müslümanlar kuvvetin değil, Hakkın kullarıdırlar. Haksız yere öldürülürler, ama haksız yere öldürmezler.
FAZİLET YERİNE MENFAAT
2- Bu günkü gaddar medeniyetin tek bir maksadı vardır: Menfaat! Menfaatin karakteri ise, bir kemiğin etrafında köpekler gibi toplanmak ve üzerinde boğuşmaktır.
Örnek olarak uzaklara gitmeye ne hacet? Suriye topraklarındaki kanlı savaş devlet güçleri ile muhaliler arasında değildir! Bu topraklarda sınırı olmayan, hakkı olmayan, vatandaşı olmayan Fransa’nın, Amerika’nın, Rusya’nın, İsrail’in, Almanya’nın burada ne işi var? Sırf pis menfaatleri için bu toprakları Cehennem vadisine çevirdiler! Yuh olsun!
İslâm medeniyeti ise menfaat yerine fazileti, muhabbeti, sevgiyi ve barışı esas almıştır.
İşte İslâm medeniyeti! Müslümanlar tarihte fetihle girdikleri yerin halkına asla dokunmamışlar, halkı alın teri ile edindikleri evlerinden ve mülklerinden çıkmaya asla mecbur bırakmamışlar; bilâkis halkına hizmet, adalet ve merhamet götürmüşlerdir.
3- Bu medeniyetin tek prensibi cidaldir, çarpışmaktır, öldürmektir. Bunun için sürekli problem ve düşman üretir ve çekişir.
İslâm medeniyeti ise çarpışmak yerine yardımlaşmayı esas alır. Yardımlaşmanın tek karakteri ise birleşmek ve dayanışmaktır.
HÜDA YERİNE HEVA
4- Bu gaddar medeniyetin toplumlar arası öne sürdüğü birlik bağı ırkçılıktır. Irkçılık ise sair ırklara karşı üstünlük kavgasına girer ve sürekli çatışma üretir.
İslâm medeniyeti ise toplumları din birliği, vatan birliği ve sınıf birliği gibi pozitif birlikler ile birbirine bağlar. Bu birliklerde savaşmak ve çatışmak yoktur. Kardeşlik, barış ve harici düşmana karşı dayanışma vardır. Bu dayanışma hiçbir medenî topluma karşı tehdit oluşturmaz.
5- Bu sefih medeniyetin beşere sağladığı en cazip hizmeti, hevayı ve hevesi kışkırtarak, arzularını tatmin etmek, insanı tüketim çılgınlığında boğmaktır. Bu ise, insanı yüksek mertebeden köpeklik derekesine indirmekten ve insanı manevî olarak alçaltmaktan başka bir işe yaramaz.
Bu nedenle Bediüzzaman diyor ki: “Bu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir.”
Oysa İslâm medeniyeti heva yerine Hüda’yı ve Allah’ın rızasını esas alır.
İlâhî rıza ise insana tekâmül ve terakki verir. Ruha yüksek ahlâkî hasletler kazandırır.