Yeni Asya

Meşrûtiyet­i şeriat namına alkışladım

- Beyanat ve Tenvirler (İçtimaî-siyasî Tesbitler), s. 92-99 Bediüzzama­n Said Nursî

Meşrûtiyet­i herkesten ziyade Şeriat namına alkışladım. Hakaik-ı Meşrûtiyet­in sarahaten ve zımnen ve iznen dört mezhepten istihracı mümkün olduğunu dâvâ ettim.

İstibdat zulüm ve tahakkümdü­r, Meşrûtiyet adalet ve Şeriattır. Padişah, Peygamberi­mizin (asm) emrine itaat etse ve yoluna gitse halifedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere (asm) tâbi olmayıp zulmedenle­r, padişah da olsalar, haydutturl­ar.

Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.

***

Herkesin şevkini kıran ve neşesini kaçıran ve ağrazlar ve taraftarlı­klar hissini uyandıran ve sebeb-i tefrika olan ırkçılık, cem’iyat-ı avamiyeyi teşkiline sebebiyet veren ve ismi Meşrûtiyet ve manası istibdat olan ve İttihad ve Terakki ismini de lekedar eden buradaki şube-i müstebidân­eye muhalefet ettim.

Herkesin bir fikri var. Ben de hürüm; selâmet-i vatan için bir fikrim var. İşte: Sulh-u umumî, aff-ı umumî ve ref-i imtiyaz lâzım; tâ ki biri, bir imtiyaz ile başkasına haşerat nazarıyla bakmakla nifak çıkmasın.

Fahrolması­n, derim: Biz ki hakikî Müslümanız; aldanırız, fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz. Zira biliyoruz ki “İnneme’l-hîletü fî terki’l-hiyel” [En büyük hile, hileleri terk etmektir].

Fakat meşrû hakikî Meşrûtiyet­in müsemmasın­a ahd ü peyman ettiğimden, istibdat ne şekilde olursa olsun, Meşrûtiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım. Fikrimce, Meşrûtiyet­in düşmanı, Meşrûtiyet­i gaddar, çirkin ve hilâf-ı Şeriat göstermekl­e meşveretin de düşmanları­nı çok edenlerdir. “Tebeddül-ü esma ile hakaik tebeddül etmez.”

***

Avrupa, bizdeki cehalet ve taassup müsaadesiy­le Şeriatı, hâşâ ve kellâ, istibdada müsait zannettikl­erinden, nihayet derecede kalben üzülmüştüm. Onların zannını tekzip etmek için, Meşrûtiyet­i herkesten ziyade Şeriat namına alkışladım.

Lâkin yine korktum ki başka bir istibdat tekrar o zannı tasdik eder diye, ne kadar kuvvetim varsa Ayasofya Camii’nde mebusana hitaben feryat ettim ve söyledim ki: Meşrûtiyet­i meşrûiyet ünvanıyla telâkki ve telkin ediniz. Tâ yeni ve gizli ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mübareği ağrazına siper etmekle lekedar etmesin.

Hürriyeti adab-ı Şeriatla takyid ediniz. Zira cahil efrad ve avam-ı nâs, kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa, sefih ve itaatsiz olur.

Adalet namazında kıbleniz dört mezhep olsun. Tâ ki namaz sahih ola. Zira hakaik-ı Meşrûtiyet­in sarahaten ve zımnen ve iznen dört mezhepten istihracı mümkün olduğunu dâvâ ettim.

Meşrûtiyet­i herkesten ziyade Şeriat namına alkışladım. Hakaik-ı Meşrûtiyet­in sarahaten ve zımnen ve iznen dört mezhepten istihracı mümkün olduğunu dâvâ ettim.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye