Meşrûtiyeti şeriat namına alkışladım
Meşrûtiyeti herkesten ziyade Şeriat namına alkışladım. Hakaik-ı Meşrûtiyetin sarahaten ve zımnen ve iznen dört mezhepten istihracı mümkün olduğunu dâvâ ettim.
İstibdat zulüm ve tahakkümdür, Meşrûtiyet adalet ve Şeriattır. Padişah, Peygamberimizin (asm) emrine itaat etse ve yoluna gitse halifedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere (asm) tâbi olmayıp zulmedenler, padişah da olsalar, haydutturlar.
Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.
***
Herkesin şevkini kıran ve neşesini kaçıran ve ağrazlar ve taraftarlıklar hissini uyandıran ve sebeb-i tefrika olan ırkçılık, cem’iyat-ı avamiyeyi teşkiline sebebiyet veren ve ismi Meşrûtiyet ve manası istibdat olan ve İttihad ve Terakki ismini de lekedar eden buradaki şube-i müstebidâneye muhalefet ettim.
Herkesin bir fikri var. Ben de hürüm; selâmet-i vatan için bir fikrim var. İşte: Sulh-u umumî, aff-ı umumî ve ref-i imtiyaz lâzım; tâ ki biri, bir imtiyaz ile başkasına haşerat nazarıyla bakmakla nifak çıkmasın.
Fahrolmasın, derim: Biz ki hakikî Müslümanız; aldanırız, fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz. Zira biliyoruz ki “İnneme’l-hîletü fî terki’l-hiyel” [En büyük hile, hileleri terk etmektir].
Fakat meşrû hakikî Meşrûtiyetin müsemmasına ahd ü peyman ettiğimden, istibdat ne şekilde olursa olsun, Meşrûtiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım. Fikrimce, Meşrûtiyetin düşmanı, Meşrûtiyeti gaddar, çirkin ve hilâf-ı Şeriat göstermekle meşveretin de düşmanlarını çok edenlerdir. “Tebeddül-ü esma ile hakaik tebeddül etmez.”
***
Avrupa, bizdeki cehalet ve taassup müsaadesiyle Şeriatı, hâşâ ve kellâ, istibdada müsait zannettiklerinden, nihayet derecede kalben üzülmüştüm. Onların zannını tekzip etmek için, Meşrûtiyeti herkesten ziyade Şeriat namına alkışladım.
Lâkin yine korktum ki başka bir istibdat tekrar o zannı tasdik eder diye, ne kadar kuvvetim varsa Ayasofya Camii’nde mebusana hitaben feryat ettim ve söyledim ki: Meşrûtiyeti meşrûiyet ünvanıyla telâkki ve telkin ediniz. Tâ yeni ve gizli ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mübareği ağrazına siper etmekle lekedar etmesin.
Hürriyeti adab-ı Şeriatla takyid ediniz. Zira cahil efrad ve avam-ı nâs, kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa, sefih ve itaatsiz olur.
Adalet namazında kıbleniz dört mezhep olsun. Tâ ki namaz sahih ola. Zira hakaik-ı Meşrûtiyetin sarahaten ve zımnen ve iznen dört mezhepten istihracı mümkün olduğunu dâvâ ettim.
Meşrûtiyeti herkesten ziyade Şeriat namına alkışladım. Hakaik-ı Meşrûtiyetin sarahaten ve zımnen ve iznen dört mezhepten istihracı mümkün olduğunu dâvâ ettim.