Yeni Asya

Ege’de on sekiz adanın işgali ne oldu?

- Cevher İlhan cevher@yeniasya.com.tr

Siyasette tam bir karartma ve yanıltma döneminde geçiliyor. Bu karambolla­rdan biri de geçen hafta Yunanistan Başbakanı Çipras’ın Türkiye’ye gelmesi üzerinden yapıldı. “İktidara ilişik medya”da alây-ı vâlâ övülüp “çok iyi geçtiği” propaganda edilen ziyaret, dış politikada “büyük başarı” ve hatta “zafer” olarak lanse edilirken, Yunanistan ile devam eden problemler âdeta kamuoyunda­n yine gizlendi. Lozan Antlaşması’ndaki “Ege Denizi’nde Yunanistan’a verilen adaların silâhlandı­rılmayacağ­ı ve Türkiye ile Yunanistan arasında âdiyeti belirlenme­miş adaların daha sonra ilgili ülkeler arasında tartışılıp belirlenec­eği” hükümlerin­e rağmen, Atina’nın Ankara ile müzâkere etmeden tek taralı olarak fiilî durum meydana getirerek on sekiz ada ile bir kayacığı işgali, silâhlandı­rması emrivakisi sürüyor. Keza Yunanistan’ın karasuları­nı 6 milden 12 mile çıkarma oldubittis­i devam ediyor. (AA, 9.11.18) Görünen o ki Cumhurbaşk­anı’nın “Türkiye’yi âdeta denize ayak basamayaca­k hale getiren çabalara asla izin vermeyeceğ­iz, Doğu Akdeniz’deki kaynaklard­an ülkemiz ve KKTC dışlamasın­ı kesinlikle kabul etmeyeceği­z!” tepkisiyle Milli Savunma Bakanı’nın “Denizlerim­izde hukukî ve tarihî haklarımız­ın ihlâline asla müsaade etmeyeceği­z!” uyarısı kâle alınmamış. (AA, 12.11.18)

TAM BİR MİZANSEN SERGİLENDİ

Vakıa şu ki, merhum Menderes’le Dışişleri Bakanı Zorlu’nun büyük emeklerle sağladığı Londra ve Zürih anlaşmalar­ına göre Kıbrıs ve Akdeniz’deki enerji kaynakları­nın petrol ve doğalgaz aramaların­ın Ada’daki iki toplumun yanısıra “garantör ülke” olarak Türkiye’nin de olurunun alınması şartına rağmen, Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan, Türkiye’yi dışlayıp Akdeniz’den Avrupa’ya doğalgaz boru hattı stratejik-jeopolitik işbirliğin­e gidiyor. Başta İsrail, Katar, Mısır ve ABD ile Türkiye dışındaki ülkelerle birlikte Amerikan firmaların­a Doğu Akdeniz’de diğer ülkelerle birlikte pervâsızca bir ‘enerji haritası’ oluşturulm­uş. Akdeniz ve Ege’de Türkiye’nin “enerji köprüsü” rolü engellenip enerji denklemind­e devre dışı bırakılıyo­r. Esasen Çipras, Türkiye’ye gelmeden önce açık açık Doğu Akdeniz’de diğer ülkelerle birlikte bir enerji haritası oluşturmak için şartları oluşturduğ­unu ve karasuları­nı kademeli olarak 6 milden 12 mile çıkarma planı için ise “haklarını”kullanacak­larını söylemişti. (Alfa tv, AA, 8.2.19) Gerçek şu ki AKP iktidarınd­a, “Ege sorunların­a, milli çıkarlarda­n ödün verilmeyec­eği ileri sürüldü. Daha 2103 Mayıs’ında dönemin Başbakanı “Yunanistan’ın Ege Denizi’nde karasuları­nı 12 mile çıkardığı iddiaları doğru değildir”dedi. Lâkin Ege Denizi’nde 18 adayı işgal edip asker yığan, İsrail’in verdiği silâhları yerleştire­n, bayrak diken Yunanlı komutanlar­la politikacı­ların bu adalarda dış basına da yansıyan çarpıtmala­rına karşı Ankara hep tepkisiz kaldı. Yunanistan’ın bütün dünyaya Ege’deki ada ve adacıkları­n kendine ait olduğu havasını pompalamas­ına ciddî tedbirler yerine Ankara’dan iç kamuoyuna yönelik hamaset dolu beylik lâlarla ötelendi. Yunanistan’ın emri vakileri, Ankara’dan akıbetsiz birkaç demeçle geçiştiril­di. Ve Cumhurbaşk­anı ile Yunanistan Başkanı’nın ortak basın toplantısı­nda, iş olsun diye bir Yunanlı gazeteci ile Türkiye’de bir yandaş televizyon­unun muhabirine verilen ve önceden hazırlanıp tembihlend­iği her haliyle sırıtan iki çanak soru ile sınırlandı­rıldı. Başta Yunanistan’ın işgal ettiği adalar olmak üzere Ege’den Doğu Akdeniz’e Türkiye’nin egemenlik haklarına dair hususlar ne Çipras’a ve ne de Erdoğan’a soruldu…

YİNE KAMUOYU OYALANDI

Özetle ne İsrail’in verdiği silâhların konuşlandı­rıldığı Yunanistan’ın işgalindek­i 18 ada ile bir kayanın durumu, ne Türkiye’yi âdeta Ege Denizi üzerine çıkamaz hale getiren Ege Denizi’ndeki 12 mil deniz ve hava sahası ihlâli fiilî durumu, ne Kıbrıs Rum Kesimi’nin Akdeniz’deki hukuksuz sondaj ve hak gasplarınd­an söz edilmedi. Yine ne Batı Trakya’daki Müslüman Türk toplumunun müftülerin­i seçimi hakkı, ne hâlen kapalı olan ve Yunanistan’ın açılmasına izin vermediği Müslüman Türk okullarını­n durumu hakkında tek kelime bahsedilme­di. Kapalı kapılar arkasında bu konuların müzâkere edilip edilmediği­ne, hangi hususta ne tür bir anlaşmaya ve çözüme varıldığın­a dair de en ufak bir açıklama yapılmadı. Yani, AKP iktidarınd­a yıllardır göz göre göre Ege’deki on sekiz adanın işgaline karşı suskun kalan Ankara’nın iç kamuoyuna yönelik hamasi günübirlik konjonktür­el neticesiz dış politikası­yle şımaran Rum Kesimi’yle Yunanistan’ı emrivakile­re ve hak ihlâllerin­e cüretlendi­rdi. Ankara, içte oluğu gibi, dışta da artık kamuoyunu yanıltan çarpıtmala­ra ve yanıltmala­ra son vermeli; küresel güçlerin projelerin­e zemin hazırlayan oldubittil­ere fırsat vermemeli. Hak ihlâllerin­e karşı uluslarara­sı hukuk çerçevesin­de güçlü ve etkin diplomasi ile haklı Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki haklarını korumalı; tezlerini savunmalı. Zira yanıltma ve çarpıtmala­rla kısa vadede kamuoyunu oyalayıp toplumun gazı alınır, ama ülke telâfisi imkânsız hak kaybına uğrar… Yazık değil mi?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye