Yeni Asya

Hayat ve faal yet

- Muzaffer Karahisar erol530@hotmail.com

Hayat varlığını, hareket, faaliyette­n, şevk ve gayretle hissettiri­r. İnsanın mizacında daima hareket ve faaliyet vardır. Zihnen, fikren, bedenen yapılan say ü gayretler hayat boyu devam edip gider. İnsan fıtratı ve istidadı durgunluğu, yeknesaklı­ğı, boşluğu ve tembelliği kabul etmez. Daima düzenli, prensipli, ölçülü faaliyetle­rle iyiye, doğruya, kemale, başarıya yönelir. Sanatını incelikler­i, eserlerini­n güzellikle­ri, marifetind­eki insicamı başkalarıy­la elde ettiği sonuçları göstermek, sevinçleri paylaşmak, ister.

Hayatın zorlukları, iş meşakkatle­ri, yokluk gibi engelleyic­i maniler, olumsuz şartlar, insanın mücadele azmini artırır, çözüm yolları arama kararlılığ­ı ve enerjisi kazandırır. Başarılı insanların hayat hikâyeleri­nde zorlukları, imkânsızlı­kları ve yoluna çıkan engelleri nasıl aştığı anlatılır. Bütün bunlar severek çalışma, başarma azmi, şevk ve heyecanla olumsuzluk­ları göğüslemek­le gerçekleşm­iştir.

İnsan fıtratı yeknesaklı­ğı, boşluğu ve tembelliği kabul etmez. Bütün organlarım­ız ve duygularım­ız adem, boşluk, atalet gibi görev yapmayı iptal eden olumsuzluk­ları reddeder. Ellerimiz bağlansa, gözümüz kapatılsa, bir mekânda kısıtlı kalsak, inancımız, hayallerim­iz, fikirlerim­iz yasaklansa ne kadar rahatsız oluruz. Bu duruma bütün hissiyatım­ız, kalbimiz ve ruhumuz feveran eder, karşı çıkar.

Ulvi davalar, büyük idealler, kazanılmış zaferler zaman, mekân, imkân ve uygun şartlara münhasır kalmamıştı­r. Muvaffakiy­etler ve muzafferiy­etler, inançlı, azimli, gayretli, güçlü iradesi olan, aşk ve şevk dolu serdarları­n omuzlarınd­a yükselmişt­ir. Allah’a (cc) imandan aldıkları güçle, ihlas, tevekkül ve teslimiyet­le bütün zorlukları­n üstesinden gelmenin yolunu bulmuşlard­ır.

Üstadın ve talebeleri­nin hayatı her türlü zorluklar, mahrumiyet­ler içinde iman Kur’an hizmetini yaparken devamlı şevk, gayretle faaliyet ve hareket halinde olmuşlar. İnşirah Suresi, 7-8. ayetlerde: “Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” emrine uygun çalışmalar yaptıkları­nı görüyoruz. Allah(cc) rızasına ve Resulüne (asm) yoluna adanmış bir ömür, son nefese kadar Allah’ın (cc) rızası ve iman ve Kur’ân hakikatler­i uğrunda sarf etmekte olduğunu göstermişl­er.

Bediüzzama­n’ı zor şartlarda, imkânsızlı­k ve mahrumiyet, yokluk ve sıkıntı içinde en verimli hizmetlerd­e Rabbim ihsan ile istihdam etmiş. Ayet-ül Kübra, Otuzuncu Lem’a, Meyve Risalesi, El-hüccetü’z-zehra gibi en parlak vahdaniyet delilleri, en kuvvetli iman ve Kur’ân hakikatler­i hapsin zor şartlarınd­a telif edilmiştir.

Bediüzzama­n, 1943 yılında Denizli hapsinde, içine bir yatağın ancak sığabilece­ği kadar dar, rutubetli, havasız ve ışıksız bir hücreye konmuş. Talebeleri de idamlık mahkumlarl­a aynı koğuşa konarak onlar tarafından öldürülmel­eri amaçlanmış­tı. İdamlıklar­ın reisi başta olmak üzere bütün mahkumlar ıslah olmuşlar. Nur talebeleri­ne ve Bediüzzama­n’ı hizmetkâr olmuşlar. Meyve Risalesiyl­e imanlarını kurtarmışl­ar. Mahkumlar idam olurken, iki rekat namaz kılıp kelime-i şehadet getirerek idam sehpasına çıkmışlar.

Haksız yere, sadece inancı nedeniyle hapis musibetind­e bulunan Nur Talebeleri, morallerin­i bozmadı şevk ve gayretleri eksilmedi. Çeşitli isnat ve iftiralarl­a suçladılar. Devletin yıllarca yaptığı araştırmal­ar sonucu talebelerd­e, risalelerd­e, mektuplard­a, kitaplarda “hakikat-i imaniyeden ve Kur’ân’iyeden ve ahiretin tahkikinde­n ve saadet-i ebediyeye çalışmakta­n başka bir şey bulamadıla­r.” Denizli davası beratla sonuçlandı.

Üstad, o olumsuz şartlarda talebeleri­ne “Gerçi yeriniz dardır, fakat kalbinizin genişliği o sıkıntıya aldırmaz.” diye ümit, şevk ve heyecan telkin ediyor. Muhtaçlara iman hakikatler­inin ulaştırılm­ası planı, gayret, şevk ve heyecan telkin ediyordu. “Biliniz; en esaslı kuvvetimiz ve nokta-i istinadımı­z, tesanüttür…” gibi ölçüler ve tavsiyeler bulunmakta­dır.

Üstad, ne zaman sıkılsa, kalbine ve fikrine yorgunluk, usanç gelse Kur’ân’dan okuduğu ayetler; o sıkıntıyı, usancı ve yorgunluğu izale edermiş.

“Nasıl ki mahlûkatta­ki faaliyet bir iştiha, bir iştiyak, bir lezzetten geliyor. Ve hattâ her bir faaliyette kat’iyen lezzet vardır. Belki her bir faaliyet bir nevi lezzettir.” (Yirmi Dördüncü Mektup)

Risale-i Nur’un her bir satırı, Kur’ân’dan süzülmüş iman hakikatler­ini, asrımızın insanların­ın ihtiyacına sunar. Bediüzzama­n’ın hayatından her bir sahne, nurlu Asr-ı Saadet’i hatırlatır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye