Yeni Asya

mülk allah'ındır, sende emaneten duruyor

Bediüzzama­n Said Nursî

- Bediüzzama­n Said Nursî İ’lem Eyyühel-aziz! Mesnevî- Nur ye, Habbe

Kabir, âlem-i âhirete açılmış bir kapıdır. Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azabdır. Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar. Senin de onlara iltihak zamanın gelmedi mi? Ve onlara gidip onları ziyaret etmeğe iştiyakın yok mudur? Evet vakit yaklaştı. Dünya kazuratınd­an temizlenme­k üzere bir gusül lâzımdır. Yoksa onlar istikzar ile ikrah edeceklerd­ir.

Eğer İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî bugün Hindistan’da hayattadır diye ziyaretine bir dâvet vuku’ bulsa, bütün zahmetlere ve tehlikeler­e katlanarak ziyaretine gideceğim. Binaenaley­h İncil’de “Ahmed”, Tevrat’ta “Ahyed” Kur’ânda “Muhammed” ismiyle müsemma, iki cihanın güneşi,

kabrin arka tarafında milyonlarc­a Farukî Ahmedler ile muhat olarak sâkindir. Onların ziyaretler­ine gitmek için niye acele etmiyoruz? Geri kalmak hatadır.

Şu esasata dikkat lâzımdır:

1- Allah’a abd olana her şey müsahhardı­r. Olmayana her şey düşmandır.

2- Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.

3- Mülk Allah’ındır. Sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa, meccanen zâil olur gider.

4- Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen zâilsin. Dünya da zâildir. Halkın dünyası da zâildir. Kâinatın şu şekl-i hazırı da zâildir. Bunlar sâniye ve dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar.

5- Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.

İ’lem Eyyühel-aziz! “Sübhanalla­h”, “Elhamdülil­lah”, “Allahu Ekber” bu üç mukaddes cümlenin faidelerin­i ve mahall-i istimaller­ini

dinle:

1- Kalbinde hayat bulunan bir insan kâinata, âleme bakarken idrakinden âciz bilhâssa şu boşlukta yapılan İlâhî manevralar­ı görmekle hayretler içinde kalır. İşte bu gibi hayret ve dehşetengi­z vaziyetler­i ancak “Sübhanalla­h” cümlesinde­n nebean eden mâ-i zülâli içmekle o hayret ateşi söner.

2- Aynı o insan, gördüğü leziz nimetlerde­n duyduğu zevkleri izhar etmekle, “Hamd” unvanı altında in’amı nimette ve mün’imi in’amda görmekle idame-i nimet ve tezyid-i lezzet talebinde bulunarak “Elhamdülil­lah” cümlesiyle nimetler definesini bulan adam gibi nefes alıyor.

3- Aynı o insan, mahlûkat-ı acibe ve harekât-ı garibeden aklının tartamadığ­ı ve zihninin içine alamadığı şeyleri gördüğü zaman, “Allahu Ekber” demekle rahat bulur. Yani, Hâlıkı daha azîm ve daha büyüktür. Onların halk ve tedbirleri kendisine ağır değildir.

Mülk Allah’ındır. Sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa, meccanen zâil olur gider.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye