TARIHI TESBITLER
60 YIL YÖNETİMİNDE BULUNDUĞU MÜSLÜMAN KARDEŞLER'DEN İSTİFA EDEN, ÖRGÜTÜN DÜNYA TEŞKİLÂTI ESKİ SÖZCÜSÜ KEMAL HİLBAVİ'DEN ÇARPICI ÖZELEŞTİRİLER.
SURİYE İHVAN’I İSYANA KARIŞARAK YANLIŞ YAPTI
MISIR’DA yaşananlarla Suriye’de yaşananlar benzer süreçler. Suriye’de olanlar, onay vermemizin mümkün olmadığı şiddet olaylarıdır. Yönetici ile anlaşmazlığa düşebilirsiniz, bu gayet normaldir, ancak hareketin salarındaki insanların silah taşıması, şiddet olaylarına karışmaları ve senin İhvan adına onları kontrol edememen yanlıştır.
DİKTATÖRLÜĞÜN HÜKÜM SÜRDÜĞÜ YERDEYSEN
DİKTATÖRLÜĞÜN hüküm sürdüğü bir ülkede yaşıyorsan o zaman hesaplarını sanki demokrasinin zirvesinde bir ülkede yaşıyormuşçasına yapmayacaksın. Biri sana “Şunu yaparsan seni öldürürüm” dese ve sen de bilsen ki adam bunu yapar, ona saldırabilirsin, belki hakkındır, ama biliyorsun ki saldırırsan öleceksin. Kendini tehlikeye atmamalısın.
ŞİDDET SARMALINA GİRMEK DOĞRU DEĞİL
HER insanın barışçı gösteri yapma hakkı vardır. Ancak polis ya da emniyet güçleri buna izin vermiyorsa uygun bir fırsatın çıkmasını beklemek daha evlâdır. Bir şiddet sarmalına girmek veya sokakta caddede ya da başka bir alanda kendini şiddete maruz bırakmak doğru olmaz, o takdirde sen de şiddetin nedenlerinden biri haline gelirsin.
İHVAN İKTİDAR TUZAĞINA NEDEN DÜŞTÜ?
MISIR’DA yönetimi bir an evvel ele geçirme arzusu, İhvan’ın iktidar tuzağına düşmesini beraberinde getirdi. Bu, herşeyden önce Hasan el Benna’nın öğretilerine terstir. Benna’dan sonra çalışmalar birey ve toplumun terbiyesi ve yetiştirilmesinden ziyade siyaset odaklı yapıldı, cemaat işleriyle ticaret ve akraba kayırmacılığı birbirine karıştı.
DEMOKRASİYE KÜFÜR DİYENLERİN TERCİHİ NE?
DEMOKRASİYE “küfür” diyenler Sisi yönetimi altında mı yaşamayı tercih ederler, İngiltere’de mi? İngiltere seküler bir devlet, Hıristiyanların çoğunlukta olduğu bir ülke, ama özgürlük, insan haklarına saygı, eşitlik ve yargı bağımsızlığı var. Bu yüzden bazı meşayih ve ulema, Avrupa ülkelerini, adaletle hükmeden ülkeler olarak nitelendirirler.
KUTUPÇULAR HER ALANDA FELÂKET GETİRDİ
SEYYİD Kutup bir düşünürdü, ancak fakih değildi. Toplumla ilişkiler, cahiliye toplumundan kopuş ya da vatan meselesine bakış gibi konularda dile getirdiği görüşler fıkhî düşünceler değildi. Tahrir sonrası İhvan’ı felâkete sürükleyenler Kutupçular. Biz onları akıl, ikir ve mantık düzeyinde her alanda felâket getiren liderler olarak adlandırıyoruz.
UZUN süredir takındığı eleştirel tutumuyla bilinen Müslüman Kardeşler’in Dünya Teşkilâtı Sözcüsü Kemal Hilbavi, İslâm dünyası ve geleceğiyle ilgili tesbitlerde bulundu. Hilbavi, “İslâmcıların gelecek tasavvuru nedir?”, “İslâmcılar geleceğe ilişkin umut veriyor mu?”, “Dünyayla sağlıklı bir ilişki kurabiliyorlar mı?”, “Dünyaya ilişkin tahayyülleri ne kadar gerçekçi?”, “Suriye’de, Irak’ta ve diğer birçok ülkede yaşananlardan yeterince ders aldılar mı?” sorularını Gazete Duvar’a cevapladı.
Ticaretle din birbirine karıştırıldı
Müslüman Kardeşler’in (MK) kuruluş amacından saptığını ifade eden, Hilbavi “Bu sapmaların başlangıcının cemaatin kurucusu Hasan el Benna’nın son dönemlerine kadar gittiğini ifade edebilirim. Onun son dönemlerinde yaşanan sapmalar, daha çok cemaatin içinde gizli bir örgütün (Tanzim Sırri) varlığı ve onun içindeki bazı şahsiyetlerin yönetimden kimseye danışmadan, cemaatin üst düzey yetkililerinden bir talimat ya da emir almaksızın birtakım suikast ve öldürme işlerine girmeleriyle başladı…benna’nın vefatından sonraki sapmalar ise daha çok MK içinde bireyin terbiyesi, yetiştirme biçimi ve fertler arası ilişkilerin yanı sıra belirli makamlara tayin ve terfilerle ilgili bir şeydi. Bu süreçte işler farklı bir hal almaya başladı. Şöyle ki, bu tayin ve terfilerde işin içine akraba kayırmacılığı ve cemaat işleriyle ticaretin birbirine karıştığı durumlar söz konusu oldu. Buna ilâveten çalışmalar daha çok fert ve toplumun terbiyesi ve yetiştirilmesinden ziyade siyaset odaklı yapıldı ve ana hedef iktidarı ele geçirmek oldu” dedi.
Gençler, islâmî davranış kurallarından uzaklaştı
Gençlerin İslâmî davranış kurallarından uzaklaştığını belirten Hilbavi, “Tahrir Devrimi’nden sonra Mısır’a gittiğimde cemaatin gençlerinde İslâmî terbiyenin yansımalarını göremedim. MK mensubu bir genci diğer seküler gençlerden ayırt etmeniz neredeyse imkânsızdı. Kılık kıyafet bakımından demiyorum, insanlarla ilişki, toplum içindeki davranışlar, kullanılan dil, uygulanan yöntemle ilgili söylediklerim. Allah rahmet eylesin İmam Hasan el Benna döneminde sapmış olduklarını söylediklerimizde bile bir takva, bir ruhaniyet vardı. Evet, bu örgütten atılan isimler suç işlemişlerdi, ama en azından görüşlerinde yanılmışlardı, ama yine de o terbiye ruhunu koruyorlardı. Ama devrimden sonra Mısır’a gittiğimde cemaat üyesi gençlerde İslâmî davranış kurallarının hâkim olmadığını gördüm” ifadelerini kullandı.