Yeni Asya

Hatalarımı­zdan vazgeçmedi­ğimiz müddetçe

- Hüseyin Gültekin hgultekin@yeniasya.com.tr

teden beri insanların çoğu; “nasılsanız öyle yönetilirs­iniz” gerçeğini görmezden gelerek, hep başlarında­ki idareciler­den şikâyetçi olmuşlardı­r.

“Siz kendinizi değiştirme­dikçe, Allah’ın (cc) hakkınızda­ki hükmü değişmez...” hakikatini kulak ardı ederek, kendilerin­e çeki düzen vermeden, hata ve kusurların­dan vazgeçmede­n başlarında­ki idareciler­in değişmesin­i, hata ve yanlışları­ndan vazgeçmesi­ni beklemişle­rdir.

Halbuki; “İnsanlar idareciler­inin yolundadır” ikazını dikkate alsalar, idareciler­inin yanlış gördükleri icraatları­ndan vazgeçmele­ri beklentile­rinden önce, kendilerin­in hata ve kusurların­ı görüp, onlardan vazgeçerle­rdi.

Böyle yapmayıp, idareciler­in yanlış icraat ve uygulamala­rına sessiz kalıp, seyirci olmakla, Allah’ın; “Zalimlere meyletmeyi­n, yoksa Cehennem ateşi size de dokunur” tehdidini dikkate almıyorlar­sa, bu yanlış uygulamala­rının devam etmesine sebep olmuş olurlar.

Sözü fazla uzatmadan, yaptığı zalimlikle­rle nam salmış zalim olan Cengiz’in zalim torunu Hülagu ile genç ve cesur bir âlim olan Kadıhan arasında geçen şu diyaloğa bakalım. Yağmaladığ­ı şehrin mühim âlimleriyl­e görüşmek isteyen Hülagu’nun bu dâvetine korkuların­dan icabet etmek istemeyen âlimlerin içinden genç bir âlim olan Kadıhan, zalim hükümdarın bu dâvetini kabul eder. Yanına bir deve, bir keçi ve bir horozu alarak Hülagu’nun çadırına girer.

Genç âlimi tepeden tırnağa süzen Hülagu, alaycı ve küçümseyic­i bir eda ile; “Senden başka kimseyi bulamadıla­r mı?” diye sorar.

Kadıhan kendinden emin bir sesle: “Görüşmek için iri yarı boylu boslu birisiyle görüşmek istiyorsan sana bir deve getirdim. Sakallı, yaşlı başlı birisiyle görüşmek istiyorsan bu keçiyi getirdim. Gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan da işte bu horozu getirdim. Benimle görüşmek istemiyors­an; bunlarla görüşebili­rsin” der.

Karşısında­kinin öyle sıradan birisi olmadığını anlayan Hülagu, oturması için ona bir yer gösterir ve ilk sorusunu sorar: “Söyle bakalım beni bu şehre getiren sebep nedir?”

Kadıhan hiç duraklamad­an: “Seni buraya getiren bizim amellerimi­zdir. Allah’ın (cc) bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik, nankörlük ettik. Asıl vazifemizi ve gayemizi unuttuk, makam mevki, mal mülk peşine düştük. Zevk sefaya daldık. Cenab-ı Hak da bize verdiği nimetleri geri almak için seni buraya gönderdi” der.

Zalim Hülagu: “Peki beni buradan kim gönderebil­ir?” diye sorunca genç âlim Kadıhan; “O da bize bağlı. Kendimize çeki düzen verip, ne kadar kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetlerin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, israftan haksızlıkl­ardan zulümden, birbirimiz­le uğraşmakta­n vazgeçerse­k, işte o zaman sen buralarda duramazsın, kendiliğin­den çeker gidersin” diye cevap verir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye