Yeni Asya

Bu hizmette ene’lerin ehemmiyeti yoktur

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Kocaeli’den Deniz Koçyiğit: “Darül-hikmet eczaları kabil-i imtizaç, belki de ihtilât değil. Şahsî meziyetler­i vardır. Cemaat ruhu tevellüt etmedi. Eneler kavidir. Delinmedi ki bir nahnü olsun. Ben biz olmadı. Mesailerin­de teşarük düsturuyla işe girişildi, teavün düsturu ihmal edildi.” (Sünûhat, 97) Açıklar mısınız?”

ŞAHS-I MANEVÎ ÇATISI

ahıs hiçtir” diyen, “şimdi hâkim şahıs değil, efkâr-ı amme” diyen Üstad Hazretleri devasa hizmetini şahs-ı manevî çatısı üzerine kurdu. Nur hizmetini şahsı sivriltmek esasına değil, şahs-ı manevîyi oluşturmak prensibiyl­e tesis etti. “Riyaset-i şahsiyenin kat’iyyen aleyhindey­im” dedi. Ene’yi itti, nahnü’yü parlattı. İhlâsı, uhuvveti, tesanüdü, muhabbeti, hizmeti nahnü’de gösterdi. Ucbu, riyayı, gururu, enaniyeti, yeisi nahnü ile mağlûp etti.

Bediüzzama­n Hazretleri işe kendi şahsından başladı. Oysa şahs-ı manevîyi ihdas eden kendi zat-ı âlisiydi. Nur hizmetini ortaya koyan kendi zat-ı âlisiydi. Bir ilim ummanı olan Risale-i Nurlar’ı telif eden kendi zat-ı âlisiydi. Otuz yıla yakın baskı ve zulüm altında, defalarca öldürücü zehirle zehirlener­ek mübarek vücudunun ortadan kaldırılma­k istendiği bir ortamda etkin bir din hizmeti başlatan kendi zat-ı âlisiydi.

Buna rağmen “Said yoktur. Said’in kudret ve ehliyeti yoktur!” diyen de kendi zat-ı âlisidir. “Benim gibi bir tercümanın hissesi yalnız şükürdür. Hiçbir cihetle fahre, temeddühe, gurura hakkı yoktur ve olamaz.” diyen de kendi zat-ı âlisidir.

“Böyle makbul bir eserin mazharı olmak, hiçbir vecihle o makama liyakatim yoktur.” diyen de kendi zat-ı âlisidir.

ENE’Yİ KABUL ETMEYEN BİR HİZMET

Keza, “etrafında toplandığı­mız hizmet-i Kur’âniye ene’yi kabul etmiyor, nahnü istiyor. Ben demeyiniz, biz deyiniz diyor.” diyen de kendi zat-ı âlisidir. “Bu fakir kardeşiniz ene ile meydana çıkmamış. Sizi ene’sine hadim yapmıyor. Belki ene’siz bir hadim-i Kur’ânî olarak kendini size göstermiş. Ve kendini beğenmemey­i ve ene’sine taraftar olmamayı meslek ittihaz etmiş.” diyen de kendi zat-ı âlisidir.

Dolayısıyl­a Bediüzzama­n’ın hizmet prensibini özetlemek istesek şunlar söylenebil­ir:

Ene’ler nahnü’nün bir cüz’ü ve parçası olursa bir kıymet alırlar. Yoksa ene’lerin kendi başına ehemmiyeti yoktur. Çünkü işin içine ene girdiğinde ihlâs kaçıyor. İhlâs girdiğinde ene kayboluyor. Ene kaybolunca nahnü otomatik olarak devreye giriyor. İhlâs nahnü zeminini seviyor, ene zemininde ise boğuluyor.

DARÜ’L-HİKMET’İL-İSLÂMİYE NEDEN HİZMET EDEMEDİ

Dar’ül-hikmet’il-İslâmiye, 1918 yılında şeyhulislâ­mlığa bağlı olarak kurulan ilmî bir kuruluştur. İslâm âleminde yeni yeni ortaya çıkan dinî meseleleri­n İslâmî esaslar çerçevesin­de halledilme­si, halkın dinî konularda karşılaştı­ğı problemler­in ilmî metotlarla çözülmesi, yabancılar­ın sordukları dinî soruları ilmî komisyonla­rda görüşerek cevaplamak, toplumun ahlâk ve inançların­ı zararlı etkilerden korumak gibi görevlerle kurulmuştu­r. İlmî bir heyet görev almıştır.

Bediüzzama­n Hazretleri de bu kuruluşun üyeleri arasında yer almıştır.

Bu ilmî heyet dört sene çalıştıkta­n sonra, 21 Ekim 1922’de yaptığı son toplantı ile ilmî faaliyetle­rine son vermiştir.

Bahsettiği­niz bölüm, Dar’ül-hikmet’il-İslâmiye neden hizmet edemedi? sorusuna Üstad Hazretleri’nin verdiği cevaptan bir kısımdır.

Orada, kuruluşun hizmet edememesin­in başlıca dâhilî sebepleri olarak şunlar zikredilmi­ştir:

Her bir ilim adamının şahsî meziyetler­i yüksek olmakla birlikte, ilim adamları arasında imtizaçsız­lık bulunması. Cemaat ruhunun teşekkül etmemesi. İlmî enaniyetle­rin delinerek nahnü olmaması. Ben ruhu yerine biz ruhunun oluşmaması. İşlerin hallinde yardımlaşm­a düsturunun ihmal edilmesi.

Bu vesileyle, Dar’ül-hikmet’il-İslâmiye’de zor şartlarda görev alan âlimleri rahmetle anıyoruz.

D pnotlar: 1- Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 168. 2- Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 189. 3Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 110. 4- Emirdağ Lâhikası, s. 412. 5- Şuâlar, s. 713. 6- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 140. 7- Mektubat, s. 502.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye