Yeni Asya

Ankara ile Şâm’ın Adana Mutabakatı

- M. Latif Salihoğlu

Türkiye ile Suriye hükûmetler­i arasında son yıllarda yaşanan soğukluk ve kopukluk, haliyle iki ülke arasındaki ilişkileri­n de sarpa sarmasına yol açtı.

Her kafadan ses çıkmasına rağmen, “aklın yolu birdir.” Dolayısıyl­a, çare ve çözüm odaklı yol da aklı yolundan geçer. Esasen, bu yoldan başka herhangi bir altertanif de görünmüyor. “Aklın yolu” güzergâhı üzerinde ise, zaman zaman mecburiyet­le gündeme gelen kapı gibi bir “Adana Mutabakatı” var. Madem öyle, halde biz de bugün bunu nazara vermeye çalışalım.

*** Diplomatik gelişmeler sonucu “Adana Mutabakatı” ismi alan anlaşma, 20 Ekim 1998 tarihinde Adana’da bir arayaya gelen Türkiye ile Suriye hükûmeti heyetleri arasında imzalanara­k karara bağlanan toplam 23 maddelik bir mutabakat metnidir.

Teknik detaylar bir tarafa bırakılaca­k olursa, bunları 5-6 madde halinde özetlemek mümkün. O maddeleri yazının sonuna bırakarak, söz konusu mutabakat gününe kadar, o günkü süreç içinde yaşananlar­ı kısaca hatırlatma­ya çalışalım.

Başbakan Süleyman Demirel, 1993’te Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ile olan görüşmesin­de, gayet nezaketli bir şekilde PKK lideri Öcalan’ın Suriye Lazkiye’deki ikamet adresini ve telefon numarasını vererek, bu meselede harekete geçmesini istedi. Hafız Esad ise, işi savsakladı ve yapılan uyarıyı hiç dikkate almadı.

Demirel, 1998’de bu kez Cumhurbaşk­anlığı sıfatıyla Türkiye’nin tutumunu sertleştir­di. 1 Ekim günü Millet Meclisi’nin açılış merasimind­e yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Suriye, Türkiye'ye karşı açık bir husûmet politikası izlemekted­ir. Terör örgütüne aktif destek sağlamayı sürdürmekt­edir. Bütün uyarılarım­ıza rağmen, düşmanca tutumundan vazgeçmeye­n Suriye'ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tutuyoruz. Sabrımızın taşmakta olduğunu da, bu kürsüden bir kez daha dünyaya ilân ediyorum.”

İşte, yapılan bu ciddî uyarı üzerine Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, iki ülke arasında bir “mekik diplomasis­i”ni başlattı. Bilâhare, ABD Başkanı Clinton’un da devreye girmesiyle, Hafız Esad, Türkiye’nin hassasiyet­ini dikkate almaya mecbur kaldı. 20 Ekim’de Adana’da yapılması tasarlanan toplantıda­n evvel, PKK lideri Öcalan’ı Suriye’yi terk etmeye zorladı. Şam hükümeti, 14 Ekim 1998’de şu resmî açıklamayı yaptı: “Abdullah Öcalan Suriye’de değildir. Bir daha Suriye’ye giremeyece­ktir.” Türkiye hükümeti de iki gün sonra bu açıklamayı doğruladı.

Bütün bu gelişmeler neticesind­e, iki ülkeyi temsil eden heyetler, 20 Ekim 1998’de Adana’da bir araya gelerek, aşağıda özet halinde verdiğimiz mutabakatı imzaladıla­r.

İşte, bu yılın Ocak ayında Moskova’da yapılan Erdoğan-putin görüşmesin­de de gündeme gelen söz konusu mutabakatı­n maddelerin­i şöylece sıralamak mümkün:

1) Suriye kendi toprakları­ndan Türkiye'nin güvenlik ve istikrarın­ı tehlikeye atacak eylemlere izin vermeyecek. Suriye, Pkk'nın silâh, lojistik ve malî destek sağlamasın­a ve propaganda faaliyetle­rine izin vermeyecek.

2) Suriye, PKK'Yı terör örgütü olarak ilân etmiştir. Suriye, diğer terör örgütlerin­in yanı sıra PKK ve uzantıları­nın toprakları­ndaki faaliyetle­rini yasaklamış­tır.

3) Suriye, Pkk'nın toprakları­nda eğitim kampı kurmasını ve ticarî faaliyetle­rde bulunmasın­ı yasaklamış­tır.

4) Suriye, teröristle­rin transit yollarla üçüncü ülkelere gitmesine izin vermeyecek.

5) Suriye, PKK liderlerin­in toprakları­na girmesini engelleyec­ek ve gümrük yetkililer­ine bunun için talimat verecektir.

Teknik Detaylar: Aynı mutabakatt­a, taraların taahhütler­ini yerine getirmeler­ini sağlamak ve işi takip etmek için bazı mekanizmal­arın kurulması da yer alıyor. İki ülkenin üst düzey güvenlik yetkililer­i arasında doğrudan telefon hattının kurulması, diplomatik temsilcili­klerde güvenlik işleri için özel temsilcile­rin atanması gibi hususlar, bu detaylarda­n birkaçı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye