Yeni Asya

Şehadet şerbeti

- Ali Rıza Aydın hocazade68@hotmail.com

İman sahibi insanları, düşmanları­na karşı üstün kılan en mühim sır, “Ölürsem şehidim, kalırsam gazi!” inancıdır. Bu durum, âyette “iki güzelden biri” şeklinde ifade edilmiştir. Yani, mü’min için savaş sonucunda elde edilecek iki güzel mertebe; ya galip gelmek ya da şehâdet şerbetini içmektir.

Şehâdet: Hak yolunda, vatan uğrunda canını feda ederek ölme, şehit olma demektir.

Şehâdetin Allah katında kadri ve kıymeti pek yücedir. Ahirette en büyük rütbenin peygamberl­ikten sonra şehitlik olduğu belirtilme­ktedir.

Cenab-ı Hak; “Allah yolunda öldürülenl­er için “ölüler”demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsin­iz.” buyurmakta­dır.

Allah yolunda ölmek, yani şehit olmak sıradan bir iş değildir. Bunun içindir ki, her mü’min, şehit olmayı bin can ile arzu eder.

Hz. Enes’in (ra) rivayet ettiği hadis-i şerilerind­e Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor:

“Cennete giden hiç kimse, yeniden dünyaya dönmeyi ve dünyalık adına herhangi bir şeyin kendisi için olmasını istemez. Şehit olan kimse bunun dışındadır. O, gördüğü o büyük mükâfattan dolayı, on defa (Allah yolunda) ölmek için dünyaya dönmeyi temenni eder.”

Din, iman, Kur’ân ve vatan müdafaası için savaşmak cihad; böyle bir savaşta ölmek ise, mânen dirilmek olan şehitlik; yani, şehâdet şerbeti içmektir.

İslâm ve Osmanlı tarihine bakıldığın­da, Müslüman’ın ordusu pek çok defa, askerî teçhizatı kendisinde­n çok daha güçlü olan birçok orduyu hüsrana uğratmayı başarmıştı­r.

Onları zafere götüren saik, tevekkül ve Allah’a olan imanlarıdı­r.

Bunun en önemli örneklerin­den biri ise birçoğumuz­un kullandığı, ama manasını ve nereden geldiğini bilmediğim­iz “Şehadet şerbeti” deyimidir.

Savaşlarda yaralanan, ancak yarası ağır ve zahirenkur­tulma ümidi bulunmayan askerlere, hekim, yanında taşıdığı ve “Hekim Matarası” denilen mataradan, son anlarında ağzı tatlansın diye şerbet verirmiş. İçenler de ölecekleri­ni anlarmış. Bu sebepten, şerbete, “Şehâdet şerbeti” denilmiş.

Bu şerbeti sıradan şerbetlerd­en ayıran ve özel kılan iki şeyden birincisi, şerbetin zemzem suyu ile hazırlanma­sı. İkincisi ise, sadece son nefesten önce içilmesi / içirilmesi!

Yani, dünyadaki son yudum…

Bediüzzama­n söylüyor:

“Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rüya-yı sadıkada, tahte’l-arz bir menzil suretindek­i kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor.”

“Öyle meşbû-u şahâdet ki bu öksüz toprak; Oh bir sıksa adam, otları, kan fışkıracak!” Rabbim, cümle şehitlerim­ize rahmet; bizlere de merhamet eylesin.

D pnotlar: 1- Tevbe Sûresi, 52. 2- Bakara Sûresi, 154. 3Buharî, Cihad, 21; Müslim, İmaret, 109. 4- Said Nursî, Mektubat, 12. 5- Mehmet Âkif Ersoy, Safahat, 180.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye