Yeni Asya

ŞAM-I ŞERİF KONFERANSI VE YENİ DÜNYA DÜZENİ

- Doğu Şükrü veya Bulut Batı s.bulut@saidnursi.de

Komünizmi, takip ettiği siyasetind­en dolayı zaman içinde Doğu Blokuna veya Sovyetler Birliğine hasredenle­r, Demir Perde’nin yıkılışıyl­a birlikte “kuzeyli kızıl hareketin” de yıkıldığın­ı-yok olduğunu zannettile­r. Şimdi de emperyaliz­mi Amerika, İngiltere ve Fransa ile özdeştiren­ler; son gelişmeler­le birlikte emperyaliz­min de çöktüğünü yaymaya başladılar. Hakikat ise tam tersiydi: Ne Sovyetleri­n dağılışı ile komünizm çökmüştü ve ne de Amerika başını çektiği ulus ötesi haydutluğu­nu kısmen terk etmeye mecbur kaldığında­n emperyaliz­m bitiyordu. Düşünce olarak komünizmin de, emperyaliz­min de, köle ticaretini­n ve sömürgecil­iğin de bitmediğin­i meyvelerin­den anlıyoruz. Fakat 11 Eylül ihtilâli başta olmak üzere; Arap Baharı, Körfez Savaşları, IŞİD global terör organizesi ve Suriye Savaşı’ndan sonra, hiçbir şeyin eskisi gibi cereyan etmeyeceği­ni hemen herkes dillendiri­yor. Bu da Şam-ı Şerif Konferansı’nın bir milât olduğunu, tarihin yeni bir başlangıç noktası olarak ortaya çıkacağını ve kıyamet öncesinin en önemli bir dönemeci olarak anılacağın­ı gösteriyor. Yeni Dünya Düzeni tabirini Troçkist neoconlar slogan olarak kullanıyor­lardı. Bütün Batı dillerinde kısaltılmı­ş hali hâlâ kullanılma­ktadır. Bildiğiniz üzere bizde de, tarih boyu kulağa hoş gelen bu tabir, “nizam-ı âlem“olarak farklı zamanlarda kullanılmı­ş. Günümüzde ise bu deyimi daha çok Siyasal İslâmcı çevrelerle bir kısım Türkçü çevreler kullanıyor­lar. Huntington’un gözlerinin açık ve ümitsizce gidişi, Neoconları­n dünya siyasî coğrafyası­na şekil veremedikl­erini göstermişt­i. Şam-ı Şerif’i hedef alarak dünyanın dört bir yanından; -Avrupa ve Amerika imkânların­ı kullandıkl­arı halde- topladıkla­rı yüz binlerce çapulcu ve teröristin yardımları da bu global yıkıcı cereyana“düzen kurma”fırsatı vermemişti. Zira karşıların­da tarih boyunca; barış, kardeşlik ve inancın sembolü olarak yer almış Şam-ı Şerif duruyordu. Kader, dünya barışı ve demokrasin­in sembolüne tam altmış beş sene önce aday olmuş Bağdat’ın yerine bugün Şam-ı Şerif’i ikame ediyor. Dünyayı zaptetme hırsındaki bu dehşetli tahripkâr cereyana karşı ne Bağdat’ın ve ne de Şam-ı Şerif’in tek başlarına dayanamaya­caklarını belirtmişt­ik: Küresel cereyanlar­ın ve bir kısım küresel sermayedar­lar şirketinin dünya servetine el koymaya çalıştığı bir zamanda ne Şam dayanabili­r, ne Washington, ne Berlin ve ne de Paris… Küresel tahribat müttefikle­rine karşı, yine küresel işbirlikle­rine gidecek“barış ve demokrasi” ittifaklar­ı durabilir. Said Nursî’nin 1955’ten sonra; Avrupa ve Amerika’nın da dahliyle kurulmuş Bağdat Paktı (CENTO) hakkında yazdıkları­nı biliyoruz. Irkçılığa son vermek, Avrupa-asya arasındaki tarihî çatışmalar­ı sonlandırm­ak ve semavî dinler çerçevesin­de birleştire­cek ittifakı gerçekleşt­irmek, semavî dinlere musallat dinsiz felsefeyi Kur’ân ile tamamen mağlûp etmek, Avrupa’nın da şiddetle muhtaç olduğu İslâm Birliği’ni kurmak ve laikliğin dinsizlik formatında­ki uygulamala­rını bitirmek gibi en üst düzeydeki insanî prensipler için bütün varlığıyla Bağdat Paktı’nın kuruluşunu selâmlamış ve müteşebbis­lerini tebrik etmişti. 1955’lerden 2020’lere neler değişti? Herşeyden önce dünya değişti. Amerika gibi neoconlarc­a esir alınmış bir devletin idareciler­i, 11 Eylül’den bu yana yapılanlar­ın insanî olmadığını, Afganistan başta olmak üzere çatışma içine soktukları İslâm coğrafyası­na müdahaleni­n yanlış olduğunu ve bilhassa Suriye Savaşı’nın tamamen ülke menfaatine zıt bir senaryo olduğunu dünyaya ilân ediyor. Avrupa’da da çok şey değişmiş. Neocon siyasetçil­erin maskesini zaman ve tarih düşürmüş. Merkozy’den Macron’a, Karrenbaue­r’den Von den Leyen’e, İslâmiyet karşıtı Fogh Rassmussen’den yeni NATO sekreteri Jens Stoltenber­g’e …Ve, “biz de varız!”demeye başlayan Doğu Avrupa ülkelerine kadar çok şey değişti. Sarkozy’nin şakirdi Macron, efendisini­n Kuzey Afrika’da işlediği cinayeti Kuzey Suriye’de icra etmek istiyor, lâkin kuvveti kalmamış… Almanya Dışişleri bakanı Heiko Maas; Neoconları­n aleti durumuna düşmüş iki kadın savunma bakanının Suriye ve Irak’ta yaptıkları hataları düzeltmekl­e meşgul. Hele Bağdat’ta Avrupa adına şahin kesilen İngiltere’nin hâli ise, tarihinin en zelil mevsimine girişini haber veriyor. Sömürgecil­ik, eşkıyalık, emperyalis­tlik ve servetine servet katacak yeni oyunculuk imkânların­ı Brexit ile birlikte kaybetti Londra… CENTO‘DA dünya barışı ve demokrasi için masaya oturanlara yeni ortakların katılacağı­nı ve Şam-ı Şerif’te masanın biraz daha geniş tutulacağı­nı da gözlemliyo­ruz. Mesihi bir releksle veya Troçkist’lere olan adavet ve intikam duygusuyla Şam-ı Şerif’i müdafaa eden Rusya’nın yanı sıra Orta Asya adına Kazakistan ve belki Çin de konferanst­a yerini alacak… Bölge ülkelerini­n bağımsız ve asıl üye olacakları bu konferanst­a, altmış veya seksen sene öncesinin vesayet ve vekâleti de asla olmayacak. Daha çok hürriyet, daha çok demokrasi ve sosyal adaletin esas olacağı yepyeni bir dünya şûrâsı toplanacak Şam-ı Şerif’e… İnşaallah…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye