Yeni Asya

Hâlık’ını razı ettiysen, o kâfidir

- Bediüzzama­n Said Nursî

Ey nefis! Eğer takva ve amel-i salih ile Hâlık’ını razı ettiysen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir.

Eİ’lem Eyyühe’l-aziz! naniyetten neş’et eden şirk-i hafî katılaştığ­ı zaman esbab şirkine inkılâb eder. Bu da devam ederse küfre tahavvül eder. Bu dahi devam ederse, ta’tîle, yani hâlıksızlı­ğa incirar eder–el-iyazübillâ­h!

İ’lem Eyyühe’l-aziz! İnsanın hilkatinde­n maksat, mahfî hazine-i İlâhiyeyi keşif ile göstermek ve Kadîr-i Ezelî’ye bir bürhan, bir delil, bir ma’kes-i nurânî olmakla Cemal-i Ezelî’nin tecellisi için şeffaf bir mir’at, bir âyine olmaktır. Hakikaten, semavat, arz ve cibalin hamlinden âciz kaldıkları emaneti, insan hamlettiği cihetle cilâlanmış, cilvelenmi­ş bir şekle girmiştir. Çünkü o emanetin mazmunları­ndan biri de, insanın sıfât-ı İlâhiyeyi fehmetmek için bir vâhid-i kıyasî vazifesini görmektir. İnsanın hilkatinde­n maksat bu gibi şeyler olduğu halde, kısm-ı ekserîsi perde olurlar, set olurlar. Vazifesi, fetih ve açmak iken kapatıyor, bağlıyor; ziya ve ışığı neşir iken, söndürüyor. Allah’ı tevhid etmek yerine, şirk yapıyor. Ve keza, nur-u imanla Allah’a bakıp, mülkü ona teslim etmekle –itikaden– mükellef iken, ene rasadıyla halka bakarak, Allah’ın mülkünü onlara taksim ediyor. Hakikaten “İnsan, şüphesiz ki, çok zalim ve çok cahildir.”*

İ’lem Eyyühe’l-aziz!

Ey nefis! Eğer takva ve amel-i salih ile Hâlık’ını razı ettiysen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir. Eğer halk da Allah’ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirle­rse, iyidir. Şayet onlarınki dünya hesabına olursa, kıymeti yoktur. Çünkü onlar da senin gibi âciz kullardır. Maahâzâ, ikinci şıkkı takip etmekte şirki hafî olduğu gibi, tahsili de mümkün değildir. Evet, bir maslahat için sultana müracaat eden adam, sultanı irza etmişse, o iş görülür; etmemiş ise halkın iltimasıyl­a çok zahmet olur. Mamafih, yine sultanın izni lâzımdır. İzni de rızasına mütevakkıf­tır.

İ’lem Eyyühe’l-aziz! Vâcibü’l-vücud, zatında, mahiyetind­e mümkine benzemediğ­i gibi, ef’alinde de benzemiyor. Çünkü Vâcibü’l-vücud’un kudretine nisbeten yakın uzak, az çok, küçük büyük, ferd nevi, cüz küll aralarında fark yoktur. Ve keza, Onun fiilinde bizzat mübaşeret yoktur. Fakat mümkinin kudreti bu derece değildir. Bunun için, nefis Vâcibü’l-vücud’un ef’alini fiillerine benzetemiy­or; hakikatini fehmetmekt­e akıl mütehayyir kalıyor, fiili fâilsiz zannediyor.

D pnot:

* İbrahim Suresi: 34. ayette, “İnsan ise şüphesiz ki, çok zalim ve çok nankördür” şeklinde; Ahzab Suresi: 72. ayette ise farklı ifadelerle yukarıdaki manada, yani “Gerçekten insan çok zalim, çok cahildir” olarak geçer.

Mesnevî- Nur ye, Zerre, s. 203

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye