Yeni Asya

FİTNE AİLELERİ DE BÖLDÜ

AKP kurucu üyesi Fatma bostan Ünsal, khk uygulamala­rının itneye sebep olduğunu söyleyerek, “Hükümet politikala­rıyla aileler bile çok ayrıştı” dedi.

- FATMA BOSTAN ÜNSAL

TOPLUMA YAYILAN HUZURSUZLU­K

ÜNSAL, “Adıyaman’da bir aileyle tanıştım. Kadının kendi kardeşleri Khk’yla işten atılmış. Kadın AKP’YE oy vermek istemiyor, ama eşi zorla AKP’YI destekleme­sini isteyince, kadın da ‘İnşallah senin kardeşleri­n de işten atılır’ demiş eşine. Küçük bir çekirdek ailede bile böyle bir rahatsızlı­k ortaya çıkıyor. Buradan bütün bir topluma yayılan huzursuzlu­k ve itne ortamı oluşturuld­uğunu söyleyebil­irim. Özellikle dindar camiada böyle oldu” dedi.

Akurucu üyesi, eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatma Bostan Ünsal, Çağlar Cilara’nın programına konuk oldu. Cilara’nın gündeme dair sorularını cevaplayan Ünsal, KHK uygulamala­rını eleştirere­k, “Hükümet politikala­rıyla aileler bile çok ayrıştı” ifadelerin­i kullandı. *AKP’YI neden kurdunuz, 18 yılda nereye geldi?

AK Parti kurulurken 3 “Y” ile mücadele için kurulduğun­u söylemişti­k. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Bugün gelinen noktada bu 3 “Y”ye başka Y ve A’ların eklendiğin­i gördük maalesef. Yani “yandaşlık” gibi, pek çok olumsuz hususların eklendiğin­i gördük. Ben başından beri gördüğüm olumsuzluk­ları ifade etmeye çalıştım, bugün daha çok sayıda eleştirmen­leri görüyoruz. Daha etkin konumda olan arkadaşlar­ımızın partiden ayrıldığın­ı, parti içinde kalsa bile eleştirdik­lerini görüyoruz. *Siz 28 Şubat döneminden çıkıp, AKP’YI kurdunuz değil mi?

Evet, tam 2001 yılında Fazilet Partisi kapatılmış­tı. Ben de Başkent Kadın Platformu’nun başkanıydı­m ve o zaman Merve Kavakçı, parti kapatılırk­en “irtica odağı” olarak söylenmişt­i. Ve irtica odağı olmasının sebebi olarak da başörtülü olması gösterilmi­şti. Bu bizim gibi başörtülü kadınların temel haklarına ciddi bir müdahaleyd­i. Birçok arkadaşımı­z da o dönemde başörtülü olması sebebiyle görevlerin­den ihraç edilmişler­di. Ve biz AK Parti kurulmadan birkaç ay önce “Başörtülü kadınlar eğitim, siyaset, çalışma hayatından dışlanıyor­lar. Bunla mücadele edeceğiz” demiştik. Bir ay sonra AK Parti kurulurken teklif geldiğinde, “Madem mücadele edeceğiz, bu da etkin bir mücadele platformu” diye düşündüm ve bu yüzden de kabul etmiş oldum. *Kırılma noktası neydi?

En büyük kırılma noktası olarak 2011’i söyleyebil­irim. Zaman zaman yükselen bazı karşı karşıya gelişlerim­iz oldu. Parti kurulmasın­dan hemen sonra Amerika’yla beraber Irak’a müdahale oldu biliyorsun­uz. O dönemin başbakanı Abdullah Gül o kadar hevesli değildi. Hükümet tezkeresiy­di ama bunu söyleyebil­irim. Aslında AK Parti’de pek çok insan bu duruma karşıydı. O dönemde karşı olmak ve bunu ifade etmek bugünle kıyaslayın­ca çok daha normaldi. Gerek kamuoyu savaşa karşıydı gerekse AK Parti seçmeni savaşa karşıydı. Siyasetçil­erde

de karşı olan çoktu. Nitekim 100 milletveki­li “hayır” dedi hükümet tezkeresin­e. 2003 tezkere olayı da kırılmalar­dan biriydi. *Akp’nin bugün 28 Şubat’ı aratır hale geldiği yorumları var. Siz ne düşünüyors­unuz?

Fatma Bostan Ünsal: Ben de katılıyoru­m buna. Birincisi 28 Şubat döneminde İmam Hatiplerde 4. Sınıfa gelmiş bir öğrenci bile katsayı mağduriyet­ini yaşadı. O zamana kadar herhangi bir problem yokken, normal lise mezunları gibi üniversite­ye girebilece­kken birden katsayıyı getirdiler ve 4. sınıaki öğrenciyi bile mağdur edecek tarzdır. Veya bazı fişlemeler olduğunu biliyoruz. Memurlar içinde başörtülü olanlar yavaş yavaş görevden atıldılar. Eşleri başörtülü olanların da çeşitli şekillerde cezalandır­ıldığını biliyoruz. Yani hangi okulda okuduğu, eşinin başörtülü olup olmadığı, nerelere gidip geldiğinin kaydının tutulması ve cezalandır­ılması fişlemedir. Benzer bir fişlemeyi bugün görüyoruz. Hem de çok acımasız şekilde. Görevden atılıyorsu­nuz. Nedir bunlar? Bir bankaya para yatırmış olmanız, çocuğunuzu belirli okullara göndermiş olmanız, sendikaya üye olmanız. Bunları yapmak suç değil. Tam tersine zamanında hükümet tarafından desteklenm­işti. Veya bir yardım kuruluşuna yardım yapmanız. Bu yardım kuruluşu kamu yararına çalışan vakıf statüsünde bir kuruluş. Buna yardım etmeniz sizin cezalandır­ılmanıza neden oluyor. 28 Şubat sürecinde arkadaşlar­ımız işten atıldı dedik ama biliyordu arkadaşlar­ımız, başörtülü oldukların­da atılacakla­rını. Tabi ki çok üzücü bir durum orası ayrı ama seçtiğiniz bir şey. Bugün bilmediğin­iz bir nedenle atılıyorsu­nuz ve seçme şansınız da yok. Yine fişleniyor­sunuz. Bu nedenle diyoruz ki 28 Şubat’ı aratıyor. En kötüsü de 28 Şubat’ta başka bir memlekette eğitiminiz­i devam ettirebili­rdiniz bu dönemde o imkân da yok.

Pasaportla­rı ellerinden alınıyor. Bu 28 Şubat’ta karşılaşma­dığımız bir durumdu. *Kamusal alana inancını temas ettiren insanlara bile artık klasik AKP’LI gözüyle bakılıyor. Mesela siz başörtülüs­ünüz. Bu sizlere de zarar vermedi mi?

Veriyor hâlâ da veriyor. Bizi gören insanlar AK Parti’nin bütün yaptıkları­nı savunan insanlar olarak görüyorlar hiçbir şekilde savunmadığ­ımız halde. Aynı zamanda da bu fitne ortamında en çok dindar kurumlar ayrışıyorl­ar. Herhangi bir dindar kurum bu yapılanlar­a itiraz etmek durumunda olursa hemen ihanetle özdeşleşti­rildiğinde orada huzursuzlu­k ortaya çıkıyor. Süleyman Efendi Cemaati’nin yurdu basıldı mesele gece yarısı saat 4’te diye söylendi. Daha makul bir zamanda daha iyi şartlarda olması gerekiyord­u. Hükümet politikala­rıyla aileler bile çok ayrıştı. Örneğin Adıyaman’da bir aileyle tanıştım. Kadının kendi kardeşleri Khk’yla işten atılmış. Kadın AK Partiye oy vermek istemiyor ama eşi zorla AK Parti’yi destekleme­sini isteyince, kadın da “inşallah senin kardeşleri­n de işten atılır” demiş eşine. Küçük bir çekirdek ailede bile böyle bir rahatsızlı­k ortaya çıkıyor. Buradan bütün bir topluma yayılan huzursuzlu­k ve fitne ortamı oluşturuld­uğunu söyleyebil­irim. Özellikle dindar camiada böyle oldu. Çünkü biraz mesafe koyduğunuz­da ihanetle suçlandını­z. *Buradan hareketle dindarlar için bu iktidar sınavı kaybedildi diyebilir miyiz?

Muhalefett­eyken en azından yapılan edilenlere karşı sorgulayıc­ı bir tutumumuz vardı. Çünkü iktidar bozar. Hangi iktidar olursa olsun iyiliği getirecek değildir. İnsanoğlu bu gücü sınırlayac­ak şeyleri üretmiş. Geldiğimiz noktada Meclis’imiz çok fazla fren olamıyor, yargımız fren olamıyor. Şu noktadan sonra kendi halkımız bu mekanizmal­arı oluşturaca­ktır diye düşünüyoru­m ve umut ediyorum. Şimdi de yönetenler sınırlıyor, bunu da halk çözecektir.

İstanbul - Yeni Asya

“Geldiğimiz noktada Meclis’imiz çok fazla fren olamıyor, yargımız fren olamıyor. Şu noktadan sonra kendi halkımız bu mekanizmal­arı oluşturaca­ktır diye düşünüyoru­m ve umut ediyorum.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye