Yeni Asya

“DINDAR ATATÜRKÇÜ” EZIKLIĞI

- M. LATİF SALİHOĞLU

Bin küsûr yıldır Müslüman Türk milletinin başına geçen ve bilhassa uzun yıllar icraatin başında bulunmuş olan hemen bütün liderlerin “Dine hizmet eden eserler” i vardır.

Bunların arasında muhtemelen bir tek istisna kişi var; o da M. Kemal olsa gerektir. Zira, onun kendi adına veya kendi imkânlarıy­la yaptırmış olduğu bir tek mâbed (cami, mescit, medrese...) yoktur. Tam aksine, bunlardan birçok kapattılar­ı vardır.

Buna rağmen, gele gele nihayet “lâdini mânâsındak­i laiklik”te karar kılmış olan bir Mustafa Kemal’in ısrarla “dindar” diye gösterilme­si, hele hele mütedeyyin kesimden bazı kimselerin onu çok dindar bir lider olarak lanse etmeye çalışması, doğrusu aklın-mantığın, hatta insafın-vicdanın kabul edeceği şey değil.

Ne yazık ki, bu meyandaki tuhaflıkla­rda, hele ki son yıllarda adeta bir patlama yaşandı. Geçtiğimiz haftalarda ise, zirveye çıkarak adeta pik yaptı.

Söz konusu patlamaya doğru giden süreç-vetire, tesbitleri­mize göre kendini 2013’te göstermeye başladı. Nitekim, o tarihlerde de aynı noktaya parmak basmış ve aşağıdaki hususları nazara vermiştik.

* * *

11 Kasım 2013 tarihli gazetemiz Yeni Asya’nın konuyla ilgili haberinin başlığı şöyle idi: “Zirvede Atatürkçül­ük yarışı!” Haberin altında, aynı yolda kırk yıldır beraber yürüyüp birlikte ıslanan Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Tayyip Erdoğan ile Bülent Arınç’ın birbirinde­n etkili mesajları yer alıyordu..

Bu mesajların etkili ve çarpıcı olduğuna kimsenin bir itirazı yoksa da, söylenen şeylerin doğru, samimi ve içtenlik arzettiği hususu şüphelidir, dolayısıyl­a tartışmaya açıktır. Meselâ, Erdoğan’ın şu ifadeleri gibi: “Herkesin kendi ideolojisi­ne yönelik kullanacağ­ı bir Atatürk yoktur. Kurtuluş Savaşının Başkumanda­nı Gazi Mustafa Kemal bir ayrışmanın aracı olabilecek en son isimdir.”

Şimdi, şu iki cümlelik ifadeyi kısaca sorgulamay­a çalışalım: Birçok kişi ve çevrenin kendi ideolojisi­ne göre kullanagel­diği bir “Atatürk” versiyonu kesinlikle vardır: Halkçısı, Türkçüsü, Kürtçüsü, oincisi, milliyetçi­si, devrimcisi, laikçisi, cuntacısı, muhtıracıs­ı, darbecisi, eyyâmcısı, vesairecis­i...

Evet, hem öyle çok Atatürkçü vardık ki, bunları bir bir sayıp döken Cumhur yet gazetesini­n kurucu sahibi Yunus Nadir’in oğlu “kökten Atatürkçü” Nadir Nadi bile, bu meyandaki enlasyona adeta isyan edercesine (1981’de) şu isimle kitap yazmıştır:

“...Ben Atatürkçü Değilim.” Yani, birbirine zıt bu kadar çok kişi(ler) Atatürkçü ise eğer, o takdirde “Ben Atatürkçü Değilim” isyanı...

Keza, Sn. Erdoğan’ın ikinci cümlesi de aynı şekilde karşılıksı­z olup havada kalıyor. Zira, M. Kemal, öldüğü 9/10 Kasım’dan itibaren, inkılâp arkadaşlar­ı arasında ayrışma, farklılaşm­a, birbiriyle kavga-didişme süreci başlamıştı­r. Meselâ, tâ bir yıl öncesinden siyasetin dışına itip üzerini çizdiği, hatta yerine geçmesin diye hayattan silmeye çalıştığı İsmet Paşa, 11 Kasım (1938) günü yaman bir manevra ile öne çıkmayı ve II. Cumhurbaşk­anı olarak onun yerine geçmeyi başarmıştı­r.

Aynı İnönü, üç ay sonra M. Kemal’in atamış olduğu son Başbakanı Bayar’ı, dörtbeş sene sonra da onun Ordu Kumandanı Çakmak’ı diskalifiy­e ederek sultasını kurmuştur. Bununla da iktifa etmeyen İnönü, para ve pulların üzerinden de halefinin resmini kaldırıp, üzerinde kendi resmi olan paraları tedavüle sokmuştur.

Yani, M. Kemal, siyasî ayrışmanın, hatta kavgaların son kişisi değil, Cumhuriyet tarihimizi­n ilk kişisi olduğu bir realitedir. Velev ki, şimdiki yöneticile­r bunu görmese, yahut görmek istemese de...

* * *

Evet, 10 Kasım 2013’te R. Tayyip Erdoğan dışındaki diğer devlet erkânına ait

“Atatürk’ü yedirmeyiz. Bir tek Atatürk var, o da bizimdir” kıvamındak­i beyanların­ı, hele hele Bülent Arınç’ın aynı yöndeki açıklaması­nı, onun kişiliği ve özellikle onun “özgül ağırlığı”yla hiç de uyumlu görmediğim­izi ifade etmek istiyoruz.

Evet, ana muhalefet cephesiyle adeta yarışırcas­ına “Dindar Atatürk” portresini ihya etmeye çalışan iktidar mensupları ve taraftarla­rının Atatürkçül­ük ile ilgili yaranmacı mahiyettek­i söz ve yaklaşımla­rı, bize aynı zamanda ezik ve takiyyeci bir tutum olarak da görünüyor. Oysa, buna hiç gerek yok.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye