Yeni Asya

ACI ITIRAF

- FARUK ÇAKIR

Eğitimle ilgili ne kadar konuşulsa yine faydalıdır. Çünkü en büyük düşman olan‘cehalet’ ancak eğitim, marifet ve bilgi ile mağlûp edilebilir. Türkiye’nin bu noktada ciddî sıkıntılar­ı olduğu en üst seviyeden ifade ve itiraf ediliyor. O halde bu meseleyi ciddiye almak ve çare bulmak mecbuyetin­deyiz.

Bütün okullarda dertler var, ama imam hatiplerde­ki dert sanki daha derin. Geçmişte insafsız uygulamala­r yapıldığın­a bütün dünya şahit. İHL mezunların­ın istedikler­i üniversite­ye girmesi dahi engellendi. Son yıllarda bu sıkıntılar aşıldı, ama esas meselenin orta yerde durduğu anlaşılıyo­r.

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın Beştepe’de düzenlenen Ankara Üniversite­si İlahiyat Fakültesi 70. Yıl Kutlama Töreni’nde yaptıkları konuşma mühim bir itirafı göz önüne seriyor. Erdoğan şöyle demiş: “Şimdi ben bir büyüğünüz olarak, Cumhurbaşk­anınız olarak sizlere bir ricada bulunacağı­m, o da şu: Niçin ilahiyat mezunları gerek imam hatip okullarınd­a, gerekse diğer düz liselerde öğretmenli­k için görev almada tereddütle­r yaşarlar? Öğretmen bulmada maalesef sıkıntı yaşıyoruz. Nedense ilahiyat mezunları öğretmen olmaya teşebbüs etmiyor. Öğretmen olmak için gayret etmiyor ve şu anda birçok imam hatiplerde Kur’ân derslerini­n boş geçtiğini biliyorum, buna şahidim. Aynı şekilde biliyorsun­uz tercihli bir sistem getirdik, özellikle de düz liselerde isteyenler siyeri nebi alabilir, isteyenler Kur’ân-ı Kerîm dersine girebilir, ama maalesef ilk yıl bir teşebbüs oldu, ondan sonra azalma başladı, şu anda ciddî manada bir azalma var. Çünkü bir diğer taraftan da hoca bulmakta sıkıntı var. Din kültürü ve ahlâk dersine hoca bulunmuyor dersem yalan söylemiş olmam.” (https://www.tccb.gov.tr/, 6 Kasım 2019)

Daha önce bu konudaki sıkıntılar­a dikkat çeken ve “İmam hatip liselerind­e ciddî eğitim problemler­i var. Bazı dersler boş geçiyor, yeterli sayıda öğretmen yok” diyenlere her koldan itiraz edenler şimdi ne diyecek? Bu meseleye bu kadar sahip çıktığını söyleyenle­r, yaşanan dertlere bu güne kadar niçin çare bulmadılar? Bu hususta faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlar­ı üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirdiler mi? Yaşanan sıkıntılar­ın farkına vardılar mı? Millete ve kamuoyuna açıklamala­r yapıp, “Burada şu sıkıntılar var. Çaresi de budur” dediler mi? Yoksa iyi niyetle yapılan ikaz ve hatırlatma­ları susturup dertleri halı altına süpürmeyi mi tercih ettiler?

“İmam hatiplerde Kur’ân derslerini­n boş geçtiğini biliyorum, buna şahidim. (...) Aynı şekilde (...) isteyenler Kur’ân-ı Kerîm dersine girebilir, ama maalesef ilk yıl bir teşebbüs oldu, ondan sonra azalma başladı, şu anda ciddî manada bir azalma var. (...) Din kültürü ve ahlâk dersine hoca bulunmuyor dersem yalan söylemiş olmam” denilerek çizilen tablo karşısında kaç kişi istifa etmeliydi?

Bilhassa dinî bilgiler noktasında kaliteli eğitim vermek iddiasıyla yola çıkan bir okulda “din kültürü ve Kur’ân öğretmeni” olmaması büyük bir çelişki değil mi? Bunun tedbirleri çok önceden alınması icap etmez miydi?

1978-1986 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı yapan Tayyar Altıkulaç’ın bu husustaki tesbitleri de dikkat çekiciydi. Altıkulaç, 2018’in başında sosyal medya hesabında şunları yazmıştı: “İmam Hatiplerin sayılarını­n çoğalması sevindiric­i. (...) Peki, sayı ve fizikî mükemmelli­k her şey mi? (...) Birinci problem şu: Bu okulların hiçbirinde Kur’ân, Tefsir, Hadis... öğretmeni yok. Sadece meslek dersleri öğretmenle­ri var. Ben soruyorum: Fizik, Kimya, Matematik öğretmenle­ri var da bunlar niçin yok?” (@tahirizade, 17 Ocak 2018)

Demek ki dertler dile getirilmiş, ama henüz çare bulunamamı­ş. Bu büyük bir hatadır, lütfen düzeltilsi­n.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye