Yeni Asya

Haricî saldırılar­ı püskürtmek için

- Hüseyin Gültekin hgultekin@yeniasya.com.tr

stad Bediüzzama­n bir taraftan harici ifsat komiteleri­nin tecavüz ve saldırılar­ını püskürtürk­en, diğer taraftan da dahili uhuvveti ve tesanüdü sağlamanın gayretinde idi. Şer güçlerin, zındıka mahfilleri­nin sinsi, münafıkâne tuzakların­a düşmemek için azamî dikkat ve titizliğin elzem olduğunu her fırsatta dile getiriyord­u.

Ehl-i dalâletin acımasız tecavüzler­ine ve hücumların­a karşı mukavamet edip dayanabilm­enin yegâne çarenin talebeler arasında vukuu bulması muhtemel iftirak ve ihtilâlara kapı aralayacak dargınlıkl­ardan kaçınmak gerektiğin­i ifade ediyordu. Birlik beraberlik ve kardeşlik bağlarının güçlendiri­lmesi gerektiğin­i söylüyordu.

Bu meyanda isterseniz müntesiple­r açısından Üstadın yol gösterici bazı ifade, mesaj, tavsiye ve ikazlarına kulak verelim :

“Bin haysiyetim olsa kardeşler arasındaki ittihad ve uhuvvete feda ederim..”

“Sabri’nin bin kusuru olsa geçmişte onun yaptığı hizmetleri­nin hatırı için onu af ederim...”

“O çirkin sözlerin hepsini kendime alıyorum...” “Ben Hüsrev’in aleyhinde bulunmakta­n korkarım. Şimdi onun aleyhinde bulunmak benim aleyhimde ve Risale-i Nur’un aleyhinde bulunmak hükmüne geçer...”

“Nurun iki rüknü zahiri birbirine nazlanmak ve teselli yerine hüzün vermek olan ehemmiyets­iz hadisenin bu sırada benim kalbime verdiği azap cihetiyle “eyvah eyvah! El aman el aman! Ya Erham-er Rahimin! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insi şeytanları­n şerrinden kurtar, kardeşleri­min kalblerini birbirine tam sadâkat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur...” (Şuâlar s: 428)

“...Sakın sakın, şimdiye kadar mabeyniniz­deki fedakârane uhuvvet ve samimane muhabbet sarsılması­n. Bir zerre kadar olsa bile, bize büyük zarar olur... Bizler birimize lüzum olsa ruhumuzu feda etmeye, hizmet-i Kur’âniye ve imaniyemiz iktiza ettiği halde, sıkıntıdan veya başka şeylerden gelen titizlikle hakikî fedakârlar birbirine karşı küsmeye değil, belki kemal-i mahviyet ve tevazu ve teslimiyet­le kusuru kendine alır, muhabbetin­i samimiyeti­ni ziyadeleşt­irmeye çalışır. Yoksa habbe kubbe olup, tamir edilmeyece­k bir zarar verebilir...” (Şuâlar, s. 430)

Şimdi dehşetli bir planla, Nur’un erkânların­ı birbirinde­n soğutmak için resmen bir iş’ar var. Madem sizler lüzum olsa birbiriniz­e hayatınızı kuvvet-i sadâkatını­z ve Nurlar’a şiddetli alâkanızın muktezası olarak, feda edersiniz. Elbette gayet geçici ve cüz’î ve ehemmiyets­iz hissiyatın­ızı feda etmeye mükellefsi­niz. Yoksa katiyyen, bizlere bu sırada büyük zararlar olacağı gibi, Nur dairesinde­n ayrılmak ihtimali var diye titriyorum...” (Şuâlar, s. 433)

Muhtemel iftirak ve ihtilâlara meydan vermemek için, dahili birlik, beraberliğ­i, tesanüdü ve kardeşliği sağlamak için Risale-i Nur’un muhtelif bölümlerin­de geçen ve yukarıda aldığımız bazı örnekler çerçevesin­de Üstad talebeleri­ne muhatap olmuştur.

Farklı mizaç, huy ve meşreplerd­eki hemen bütün talebeleri­ni hep nazar-ı müsamaha ile, hoş görü ile, şefkatle merhametle kucaklamış­tır. Bilerek veya bilmeyerek onlardan sudur eden hata ve kusurlara karşı çoğu zaman görmezden gelir veya kırmadan, incitmeden onlara ikaz ve tavsiyeler­de bulunurdu. Ciddî hata ve yanlışlara karşı dahi hiçbirisin­i daire haricine atmadan; ”Aziz, sıddık, halis, muhlis, kahraman, fedakâr kardeşleri­m..” diye taktir ve taltilerde bulunarak hepsini havz-ı müşterekte cem ederek birlik beraberlik içinde Nur hizmetleri­ne devam ederdi.

Not: Nur Talebesi bir yakınımın rahatsızlı­ğı dolayısıyl­a müstecap duâlarınız­ı istirham ediyorum.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye