sİyasİ İhtİrasın akıbetİ…
Bilindiği gibi 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri öncesinde “millet ittifakı”nın başta Ankara ve İstanbul olmak üzere başkan adayları “belediye şirketlerinin şeffaf yönetilmesi ve denetlenmesi” için “ihâlelerin artık şirketler üzerinden değil doğrudan belediyeler üzerinden yapılacağını deklâre etmişler ve kazanır kazanmaz ilk iş olarak bu teklifi belediye meclislerine sunmuşlardı.
Ama belediye bütçesinin yüzde 75’ini bulan, ancak milletin seçtiği halka hesap verecek belediye başkanlarının kontrolü dışında iktidara yakın isimlerden oluşturulan belediye şirketleri yönetimlerinin devamı için, seçilmiş başkanların yetkileri gasbedildi.
“Torba yasa”da “bütçe yasası”nın ve belediyelere gönderilecek ödeneklerin de cumhurbaşkanınca belirlenmesi” girişiminde bulunuldu. Özellikle 23 Haziran İstanbul seçimlerinin 806 bin oy farkıyla “millet ittifakı”nca tekrar kazanılması üzerine, Ticaret Bakanlığı’nın kanuna aykırı olarak yayınladığı, “genelge”yle belediye başkanlarının bazı yetkileri belediye meclisine devredildi. On yedi yıldır AKP’LI başkanların istimal ettiği yetkiler yeni seçilmiş başkanlardan alındı. Bilhassa metro
tesbİt
ihâlelerinin Ulaştırma Bakanlığına devriyle en son belediyelerin yapım işlerini devrettiği, ücreti iş tamamlandıktan sonra maliyet bedelleri üzerinden Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ödenen metro ve şehir içi raylı ulaşımda geri ödemenin usul ve esasları değiştirildi.
Özetle, hiçbir hukukî ve kanunî dayanağı olmadan, kararnâme ve genelgelerle belediye başkanlarının elleri - kolları bağlanıp çalıştırılmaması operasyonlarına başvuruldu.
Türkiye’nin imza attığı mahalli yönetimlere dair “Avrupa özerklik şartı”na göre, seçilen belediye başkanlarının yetkilerini kullanmalarına tırpan vuruldu; partili cumhurbaşkanın tek başına çıkardığı kararnâmelerle istediği belediyelere fazladan kaynak aktarıp istediği kaynakları kesmesine “yasal kılıf” uyduruldu.
Bu vaziyet, iktidar partisi adayına oy vermeyen vatandaşları toptan cezâlandıran bir “siyasi ihtirası” söz konusu ediyor.
Ve “menfaat üzerine dönen siyaset”in, siyasi rant uğruna demokrasiyi ve millet irâdesini hiçe sayan bir garabeti olarak siyasi tarihin kayıtlarına geçiyor.
Oysa “ders çıkarmayan” siyasi ihtirasların akıbeti tarihin tekerrürü ile ortada.