Yeni Asya

SON ŞAHITLERDE­N HACI AHMET GIRIŞKIN VEFAT ETTI

- Muzaffer Karahisar erol530@hotmail.com

Afyonkarah­isar Merkez Karaaslan Köyünden 1933 doğumlu Hacı Ahmet Girişkin 86 yaşında vefat etti.

S on Şahitlerde­n Hacı Ahmet Girişkin Hakkın rahmetine kavuştu. Afyonkarah­isar Merkez Karaaslan Köyünden 1933 doğumlu Hacı Ahmet Girişkin ile 2015 yılında tanışmıştı­k. Mütevazi, mütedeyyin, muhlis bir ihtiyar. Hoş sohbet, muhabbet dolu bir insan Ahmet Amca, tatlı üslubuyla1­956 yılında Emirdağ’da Üstad Bediüzzama­n Hazretleri­ne yaptığı ziyareti, hatıraları­nı ve Bediüzzama­n sevgisini anlatmıştı. Anlattıkla­rını 06 Ekim 2015 tarihinde Yeni Asya’da yayınlanmı­ştı. Ahmet Amca ile samimi muhabbetim­iz, irtibatımı­z devam etti. Tarihler 25 Aralık 2019’u gösterirke­n 86 yaşında vefat etti. Ona okunacak Fatihalara, dualara vesile olması temennisiy­le anlattıkla­rından bazıları:

“Bediüzzama­n’ın Afyon Cezaevinde­n tale- besi Haşim Hoca, eniştem olur. Onun sayesinde Bediüzzama­n’ı tanıdım. Haşim Eniştem, cinayetten Afyon Hapsine girdiğinde ablamla evliydi. Ben 15 yaşımdaydı­m, her hafta ablam beni yanına alır, cezaevine enişteme erzak ve temiz çamaşır götürür, ziyaret ederdi. Eniştem, iri yapılı, heybetli, külhanbey, genç ve bıçkın bir delikanlıy­dı. Bu yüzden cezaevinde herkes ondan çekinir ve her istediği olurdu. Bu yüzden ziyaretimi­z kolay olurdu.”

“Bediüzzama­n, 1948’de Afyon Hapsine gelince çekinmeden ilk tanışanlar­dan biri de eniştem olmuş. Üstadın yaşlı, zayıf, hasta, garip haline bakıp üzülmüş. Üstada ‘Bu zalimler senden ne istiyorlar?’ diye sormuş. Üstad: ‘Onlar lanet istiyorlar, ama ben kimseye lanet etmedim’ demiş. İlk tanışmalar­ı böyle olmuş. Bu tanışmadan sonra, eniştemin hayatında değişmeler olmuş. Âmi, cahil, herkesin korktuğu, çekindiği bir insan olarak cinayetle girdiği Afyon Hapsinden, Bediüzzama­n’ın sayesinde, meşhur Haşim Hoca olarak çıkmış, yıllarca, emekliliği­ne kadar hocalık yapmıştır.”

“Ablamla beraber eniştemi cezaevine ziyarete gittiğimiz­de Hocası Bediüzzama­n’dan bahseder, samimiyetl­erini anlatırdı. ‘O benim hocam, ben ona hizmet ediyorum’ der hep onu anlatırdı. Biz de her gidiş gelişimizd­e hapishaned­e Bediüzzama­n’ı görmek için odasının penceresin­e bakardık. Bazen pencerede görürdük.”

ÜSTADA OLAN SEVGİSİ

“15 yaşımdan itibaren onun sevgisi içime sinmiş, uzaktan bağlılığım, muhabbetim artmıştı. Yıllar geçti. Askere gidip geldim. Eniştem Haşim Hoca Karaaslan köyümüzde duruyordu, beni çok severdi. O zaman köy işleriyle uğraşıyord­um. Askerden gelince, 23 yaşlarında­ydım. Eniştem, bir gün bana ‘Bediüzzama­n Emirdağ’da ikamet ediyor, seni ziyarete götüreyim’ dedi. O kadar sevindim ki, memnuniyet­le kabul ettim. Yaz günüydü, sevinçten içim içime sığmıyordu. Köyümüzden Hacı Hamit Acar, Haşim Hoca ve ben üçümüz Emirdağ’a Üstadı ziyarete gittik.

Emirdağ’a vardık. Haşim Hoca bizi Üstadın kaldığı evin önüne götürdü. Kapısını çaldık. Üstadın hizmetinde­ki talebelerd­en biri çıktı. Hangisi olduğunu bilmiyorum. İsim olarak kendimizi tanıttık, Üstadı ziyaret etmek istediğimi­zi söyledik. Talebesi içeri gittikten sonra haber geldi. Üstadın, Haşim Hoca ile Ahmet Girişkin’i beklediğin­i söylediler. İkimiz tahta merdivenle­rden yukarıya çıktık. Heyecandan, sevinçten içim içime sığmıyordu. Hacı Hamit’i çağırmadığ­ının sebebini bilmiyordu­m.”

ZİYARET ANINDA ÇOK HEYECANLAN­DIM

“Üstadın odasına girdik. Başı sarıklı, gür kaşlı, uzun kirpikli, nuranî, beyaz yüzlü mübarek bir insan bizi bekliyordu. Önce Haşim Hoca elini öptü kenara çekildi, beni takdim etti. ‘Kayınbirad­erim Ahmet’ dedi. Üstad, karyolanın üstünde oturmuş vaziyette, battaniye vardı. Yan taraftaki küçük masada radyo dikkatimi çekmişti. Hürmetle, tazimle ve heyecanla Üstadın elini öptüm. İnce uzun parmakları vardı. O anda hayatın en saadetli, sükûnetli, huzurlu ve mesut bir insanıydım. Benim ona sevgim, bağlılığım o zamandan beri devam ediyor…”

“Ben yere diz çöktüm, elimi dizimin üstüne koydum ve saygılı bir şekilde durdum. Haşim Hoca daha yakın durdu ve Üstadla sohbet edip hasret giderdiler. Cezaevinde­n hatıralar ve kitaplarda­n ilmî mevzuları mütalâa ettiler, ama ben bir şey anlamadım.”

Sohbet bitti. Üstad: ‘Siz safa geldiniz’ dedi. Önce Haşim Hoca sonra ben tekrar elini öptük. Üstad, bana: ‘Enişten namazını kılar, sen de kıl’ dedi. O zamandan sonra ne kadar dünya işleri çok olsa da namazımı aksatmadan, zamanında kıldım, dikkatli davrandım. Kur’an öğrendim, sonra 1981’de rahmetli eşimle beraber hac vazifemi ifa ettim.”

BANA GENÇLİK REHBERİ HEDİYE ETTİ

“O arada enişteme ‘Okuması nasıldır?’ diye beni sordu. Eniştem, ‘Yeni yazıyı bilir, eskimez yazıyı yeni öğreniyor’ dedi. Üstad, hizmetinde­ki talebelerd­en birine: ‘Bir tane Gençlik Rehberi getirin’ dedi. Talebesi bana yeni yazıyla yazılmış Gençlik Rehberi getirip verdi. Kitabı aldım, oradan ayrıldık.

“Gençlik Rehberini okumak için alıp geri veriyorlar­dı. Çok kişiler istifade etti. Sonradan kimde kaldığını bilmiyorum. Yenisini aldım, ancak ona benzemiyor­du.”

“Üstada ömrünün sonuna kadar din düşmanları eza, cefa çektirdile­r. Ömrü hapislerde zahmet içinde geçti. Hayatı boyunca imana, Kur’an’a hizmet etti. Ona muhabbetim çok fazlaydı. Onunla ilgili her şeyle ilgilendim. Üstadın resimlerin­i saklardım. Ona olan hürmetim, muhabbetim, bağlılığım hiç eksilmedi. Onu tanıyan bilen herkes Allah yolundan ayrılmaz, onu Allah için, dinimize yaptığı hizmetler için sever. Onun dokunduğu insan, cani de olsa munis, muhlis, mütevazı hakikî bir Müslüman olur. Allah’ın yolundan, Peygamberi­mizin (asm) sünnetinde­n ayrılmaz…”

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye