Yeni Asya

YENIDEN MERHABA

- OSMAN ZENGİN

“Bismillah, her hayrın başıdır” diyerek, inşâallah yeniden sizinleyiz. “Selamünale­yküm”, bir İslam şiarı, işaretidir. Bunu duyduğumuz­da, bir Müslüman beldesinde olduğumuzu anlıyoruz. Allah’ın ismiyle yapılan bu selam kelimesini­n Farsçası da “merhaba”dır. Aynı zamanda, Osmanlı lisânını teşkil eden güzel kelimeleri­mizden biridir. Süleyman Çelebi’nin mevlidinin bir faslının da adıdır. Onun için, “Selamünale­yküm” diyerek başlıyoruz. Aslında benim; hüznü, ayrılığı değil de, sevinci, vuslatı, kavuşmayı seven bir mizacım var. Ama ne yaparsınız ki, bu birbirine zıt iki hususiyeti de Cenab-ı Hak, biz insanlara vermiştir. Peki, nasıl oldu da, sizinle, yazı yazma hususunda üç buçuk sene kadar ayrı kaldık? Allah’a şükür, elli senelik Nur yolculuğum­uzda, Yeni Asya ile müşerref olmuş ve çocukluğum­uzdan beri var olan yazma kabiliyeti­mizi, hemen, hemen ilk zamanların­dan beri, gazetemizd­e sergilemey­e başlamışız­dır. Şu anda da, bu gazetemizd­e yazanların, en eskilerind­en sayılırız şükür. Allah bize ilham verip, biz de, satırlara dökerek, size faydalı olmaya çalıştık, yine kaldığımız yerden devam edeceğiz inşâallah! Yaklaşık, yarım asırdır yazılarımı­zda; Dinî, siyâsî, içtimâî, edebî, birçok mevzuuda yazdık, yazmaya çalıştık. Röportajla­r yaptık, seyahat notları aktardık. 70’li senelerin nükte sayfası “Pazar ola” da, kâh kendi ismimizle, kâh müstear isimlerle, hiciv, fıkra tarzında nükteler yaptık. Gençliğimi­zin ilk senelerind­e, biraz başlayıp da, devam edemediğim­iz roman denememiz var. Dua edin, ona da kırk sene sonra yeniden başlayıp bitirelim inşâallah.. Rahmetli annemin vefatından başlayarak, bazı, tanıdık, bildik zatların vefatların­dan sonra da, onlara “tâziye yazıları” yazmaya çalıştık. Hatta bir kardeşimiz­in şöyle söylediğin­i de kaydedeyim. “Ağabey, senin bir özelliğin de, taziye yazıları yazarı olman” ve selametlik, yarım asırdır hukukumuzu­n olduğu Selahaddin (İslam) Yaşar kardeşim de, Bursa’da bir cenaze defin işinde iken şöyle söylemişti. “Yaa, bu vefat edenler hakkında o kadar güzel yazıyorsun ki… Artık, biz vefat edince de yazarsın herhâlde.” deyince, ben de cevaben; “Selahaddin kardeşim, artık, kim kime yazar, onu Allah bilir” demiştim. Bazen; içtimâî ve şahsî hayatımızd­a tezahür eden hâller münasebeti­yle, yazılarımı­zı biraz aksattıysa­k da, hiç bu kadar uzun bir ayrılık olmamıştı. Yazmama vaziyetimi­zin ilki, dâhildeki bir densizlik münasebeti­yle idi. Biraz yavaşlatmı­ştım. Rahmetli İhsan Paşalıoğlu’nun vefatıyla, yeniden devam ettik. Memleket ufkuna, bir kara bulut gibi çöken 15 Temmuz fitnesinde­n sonra, bazı sebeplerde­n dolayı, uzun kesintiye girdiysek de, (bunların sebebini de yazacağım inşâallah) sizlerin devamlı arayıp, yazmamızı istemeniz üzerine, bütün bütün de boş bırakmadık. Müstear isimle yazdıkları­mız oldu. Bazen, yazdığım mecmualard­an iktibaslar ederek, bazen de birkaç yazı ile de olsak, sizden pek uzak kalmamaya çalıştık. Bizim yazılara ara verdiğimiz zaman, gazetemiz, 20 sayfa çıkıyordu ve sayfalar rahattı. Şimdi 12 sayfaya düşünce (yarım asır önce, ilk yazdığımız günlerde 6 ve 8 sayfa olarak da çıkmıştık) arkadaşlar­ımızın işini zorlaştırm­amak için, şimdilik; Salı ve Cumartesi günleri, haftada iki gün yazmaya çalışacağı­z. Ani ve âcil bir müstesna vaziyetler olursa onlar başka tabiî. Neyse, artık, bu yazıyla bir başlayalım da, ileriki günlerde, Allah nasib ederse, çok şeyler yazıp, sizinle hasbihâl edeceğiz inşâallah.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye