Kaza ve atâ ile ilgili uygulamalar
Hüseyin Bey: “Şunu açıklar mısınız: ‘Hasenatım senin ata’ndandır. Seyyiatım da senin kazandandır. Eğer ata’n olmasaydı helak olurdum.’ Hasenatın ata, seyyiatın kaza olması ne demektir?1
KADER, KAZA VE ATÂ
Kader, kâinatla ve yaratılmış her şeyle alakalı Cenab-ı Allah’a ait bir plânlama sisteminin adıdır. Plânlayan, yaratan, lütfeden ve kerem eden Cenab-ı Allah’tan başkası değildir.
Bediüzzaman bu sıfatları kader terimleriyle ifade eder ve der ki: “Cenab-ı Hakkın ata, kaza ve kader namında üç kanunu vardır. Ata, kaza kanununu; kaza da, kaderi bozar. Bir şey hakkında verilen karar, kader demektir. O kararın infazı, kaza demektir. O kararın iptaliyle hükmü kazadan affetmek, ata demektir.”2
Şöyle diyelim: Allah’ın takdir edip plânlamasına ve karar vermesine kader diyoruz.
Bu İlahi plânın icra sahanına dökülmesine, yani uygulanmasına kaza diyoruz.
Allah’ın, hususi iltifatı ile, keremi ile, feyzi ile, hidayeti ile, fazlı ile, lütfu ile kulunu kazadan affetmesine ve kulunun derecesini yükseltmesine ise ata diyoruz.
Kaza ve ata, kadere bağlıdır. Kadere iman edince otomatikman kazaya ve ata’ya da iman etmiş olmaktayız.
İBLİS ÜZERİNDE BİR UYGULAMA
Mesela, Allah’ın iblisi yaratırken şeytanda haset, kıskançlık ve kibir duygularını plânlaması kaderdir. Bu duyguları ibliste yaratması kazadır. İblisin bu duygularla amel etmesi de kaza oluyor.
Oysa iblis bu rezil duyguları terbiye etseydi ve Allah’ın emrine itaat etseydi…
Ya da diyelim bu terbiye ve itaati gerçekleştiremedi; Allah’tan bağışlanma dileseydi!
Allah’ın hemen cezalandırmayıp soru sorması ve savunma istemesi atadır. Diyelim, Allah ata buyurarak hemen cezalandırmayıp cevap vermesine fırsat vererek, iblise soru sorduğunda iblis, kusurunu anlayıp itiraf etseydi ve affını isteseydi… Nihayet Allah yine ata buyurup kerem ederek kendisini derhal helak etmeyişi üzerine tövbe etseydi…
Veya Allah’ın ata buyurup lütfederek hayatını kıyamete kadar bağışlaması üzerine yaptıklarından pişman olduğunu ifade etseydi ve özür dileyip yalvarsaydı…
Pişman olup özür dilememekle beraber, hasedine, kıskançlığına ve kibrine yenik düşerek, “Ben, Senin kullarını azdıracağım!”3 diye Allah’a isyanını sürdürmeseydi…
Acaba Allah’ın o her şeyi kuşatan rahmetine mazhar olmaz mıydı?
Dikkat edilirse her basamakta Allah’ın ata’sı, iblisin ise isyanı söz konusudur. Allah iblise de zulmetmiş değildir.
İCRADA İKİ MEFHUM: ATÂ VE KAZA
Allah’ın kaderi iki biçimde icra sahasına giriyor: 1-Ata. 2-Kaza.
Klasik İlm-i Kelam’da ikisine de kaza denmekle beraber; Bediüzzaman Hazretleri teknik manada ata’yı kaza’dan ayırıyor.
Bediüzzaman Allah’ın lütfu, ihsanı, ikrâmı, feyzi, bereketi, hidayeti, fazileti, rahmeti, affı, mağfireti, muhabbeti, merhameti gibi Rahmaniyet ve Rahimiyet tecellilerine “ata”; cezaî muamelelerinden olan adalet, gazap, celal, kahır, galibiyet, kibriya, terbiye gibi Rububiyet ve Ulûhiyet tecellilerine “kaza” diyor.
İFFETİ ŞEHVETE HÂKİM KILMASI ATÂDIR
Bir uygulama da insan üzerinde yapalım: İnsan ruhunda şehvetin yaratılışı kazadır. Yani kadere uygun bir tecellidir. Allah’ın, Peygamber ve Din göndermek suretiyle şehveti disiplin altına alması ata’sından olduğu gibi, insan ruhunda iffeti yaratması ve iffeti şehvete hâkim kılması da ata’sındandır.
Eğer bu ata’lar (İlahi ihsanlar) olmasaydı, insan şehvetine yenik düşecek ve insan insanlıktan çıkacak, başına bela gelecekti ve insan helak olacaktı.
Yine mesela insan ruhunda öfkenin yaratılması bir kazadır. Öfkeyi yaratan Allah’ın kitap ve şeriat göndermek suretiyle öfkeye şecaat gibi şer’î bir mecra yapması ata’sından olduğu gibi, insan ruhunda şecaati, adaleti, merhameti, şefkati ve insafı yaratması ve bu faziletlerle şiddeti durdurması da ata’sındandır.
Aksi takdirde bu şecaat, adalet, merhamet, şefkat ve insaf ile ifade edilen ata’lar (İlahi ihsan ve lütular) olmasaydı insan şiddeti, kini, öfkesi ve kavgası yüzünden helak olurdu. İşte, “ata’n olmasaydı helak olurdum” sözünün bir manası bu olmak gerektir.
D pnotlar: 1- Mesnevi-i Nuriye, 10. Risale, s. 206. 2- Mesnevi-i Nuriye, s. 175. 3- Hicr Suresi: 39.