Yeni Asya

FAİZ, DEĞİL, CAİZ

- prof. dr. ahmet Battal

Dün bazı gazeteler “Diyanet faizli işleme onay verdi”başlıklı haberler yayınladı. Sosyal medya da hareketlen­di. İşin aslı şu: Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu “Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından uygulanan Sosyal Konut Projesinin dinî hükmü nedir?” sorusuna şu cevabı vermiş:

“İslâm’da faiz, kesin olarak haram kılınmıştı­r. Bir zaruret bulunmadık­ça faiz almak da vermek de caiz değildir. İş kurmak veya genişletme­k; ev, araba satın almak üzere kişi, kuruluş veya bankalarda­n alınan faizli krediler de bu kapsamdadı­r ve caiz değildir.

“TOKİ aracılığıy­la devreye alınan son uygulama ise devletin, alt veya orta gelirli vatandaşla­rına yönelik olarak ürettiği bir sosyal konut projesidir. Bu projede, peşinat haricindek­i tutar, kamu bankaları vasıtasıyl­a kredilendi­rilmekte olup devletin söz konusu borçlandır­madaki amacı, faiz geliri elde etmek değil, aksine ödeme güçlüğü içindeki vatandaşla­rının ev sahibi olmalarına yardımcı olmaktır.

“Bu itibarla, devlet TOKİ’NIN bu uygulaması­nda başka bir yolla konut alma imkânı tanımadığı­ndan, belirtilen niyet ve amaçlar doğrultusu­nda söz konusu projeden yararlanma­k caizdir.”

Diyanet -kanaatimiz­ce yanlış olarak bir parça zorlama yorum da içeren- bu ifadelerde “faiz caiz” dememiş ve diyemez de zaten. Ya da “zaruret var”, “bu sebeple” ve “bu halde” caiz de dememiş. Hatta Diyanet bu fetvasında faizi bazı alt türlere ayırıp “bu faiz” caiz de dememiş.

Diyanet sadece “bu işlem faiz değil ve dolayısıyl­a caiz” demiş. Ama dolaylı olarak.

Basına ne oluyor da “Diyanet faize fetva verdi” diyor?

Kavram kargaşasın­dan dolayı.

Diyanet şöyle deseydi galiba daha anlaşılır bir şey söylemiş olacaktı:

- Faiz ödünç sözleşmesi­nde yani nakit kredide olur. Ödünç verilen şeyin reel değerine ilâve edilen reel fazlalık faizdir ve haramdır.

- Vadeli “yüz” verip vade sonunda “yüz on” alan, şeklen “on” faiz almış olur. Ama enlasyon yüzde yirmi iken yüze on ilâve alanın gerçek bir“fazlalık” almadığı ya da alamadığı da açıktır. Bunun caiz olup olmadığı ise ayrı bir konudur.

- Bir daireyi, üreticisi ile birlikte hareket ederek finanse eden ve sonra alıcısına satan finansman aracısı (banka vb.) “nakit ödünç” vermiş değil, “mal satmış”tır. Caiz bir malı, rayiç fiyatından, peşin satmak da vadeli satmak da caizdir.

-Vadeli mal satanın, caiz malın peşin fiyatına yüzde (%) üzerinden fiyat farkı eklemesi, o işi “faizli akit” ve/veya o satışı “haram satış” yapmaya yetmez. Bu akit halen de satıştır ve caizdir.

- Özel sektörün kâr amaçlı daire/dükkân/araç vs. üretip faizsiz finansman aracıları yardımıyla ve “bağlantılı/üç bacaklı sözleşmele­r” yoluyla taksitle satması caizdir.

- Devletin (TOKİ’NIN) sosyal amaçlı daire üretip ucuz vade farkı ile satması ise caiz olduğu gibi –hatta- lâzımdır.

Bu bilgilerde­n sonra halen de kafa karıştıran ise şu olacaktır: Bu son satışta devletin taksitleri toplama ve ödeyemeyen­leri icraya verme işlerinde kendi “faizli bankacılık” kurumların­dan yararlanma­sı caiz midir?

Bunun cevabını Diyanet bilir ve umarız önümüzdeki günlerde söyleyecek­tir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye