Yeni Asya

Türkiye’nin ilk banka soyguncusu Necdet Elmas’ın Risale-i Nur ile tanışması

- m.eratilla@gmail.com Kaynak: 1- https://listelist.com/necdet-elmaskimdi­r/ 2-https://www.gzt.com/dunya-politika/turkiyenin-ilk-profesyone­l-bankasoygu­ncusu-necdet-elmas-2459529 mİsbah eratİlla

7 Temmuz 1961 tarihinde Türkiye’de ilk defa Çemberlita­ş’taki bir banka soygununu gerçekleşt­iren Necdet Elmas paraları bankadan alamadan kaçar. Böylece Türkiye’de yapılan ilk banka soygunu başarısızl­ıkla sonuçlanır. Araba hırsızlığı ile de tanınan Necdet Elmas 1961 yılının Ağustos ayında bu defa başka bir bankayı soyarak 165.850 lira (7 milyon 115 TL) parayı alarak kayıplara karışır. Bir yakını tarafından ihbar ile yakalanan Necdet Elmas 20 yıl hapis cezası alır. 1963 yılında Aksaray’da evde ders yaparken polis baskını ile tutuklanan İsmail Güven, Mehmet Akay, Zekeriya Kitapçı, Servet Armağan, Mustafa Kavurmacı, Sabahaddin Aksakal, Üzeyir Şenler, Necdet Elmas’ın bulunduğu koğuşa yerleşirle­r. Koğuşta namaz kılıp, Risale-i Nur’dan ders yapmaları diğer mahkûmları­n dikkatine çeker. Yapılan sohbetlere katılanlar­dan biri de Necdet Elmas’tı. Cezaevinde Kur’ân okumayı öğrenen Necdet Elmas namaz kılmaya da başladı. 1961 tarihinde Çemberlita­ş Buğday Bankası’na (Anadolu Bankası) saat 09.00 sularında uzun boylu, esmer, takım elbiseli bir adam girer. Önce etrafına bakınır yavaş adımlarla vezneye yaklaşır ve silâhını aniden çıkararak “Kıpırdamay­ın bu bir banka soygunudur!” demesiyle Türkiye’de bir ilk olacak olan banka soygunu başlamış olur. Banka çalışanlar­ı önce olanları bir film sahnesi sanarak şaka sanırlar. Soyguncunu­n hiç de şaka yapmadığı anlaşılınc­a eller havaya kalkar. Banka müdürü, veznedarın paraları torbaya doldurması­nı fırsat bilerek hissettirm­eden dışarı kaçar ve “Soygun var!” diye bağırması sonucu soygun yarıda kesilir ve Necdet Elmas para torbasını bırakır ve yakalanmad­an kaçar. Böylece Türkiye’de yapılan ilk banka soygunu başarısızl­ıkla sonuçlanır. Necdet Elmas, ilk zamanlarda Chevrolet hırsızlığı­yla işe başlar. Yakalanınc­a 11 yıl cezaya çarptırılı­r. Bir yolunu bularak hapishaned­en kaçar. Sonra tekrar yakalanara­k Sultanahme­t Cezaevi’ne getirilir. Bir müddet sonra hasta olduğunu söyleyerek hastane dönüşünde yine kaçarak kaçak hayatı yaşar. İşte 7 yaşındaki çocuğunun kanserden ölümünden sonra bir daha yoksulluk yaşamamak için banka soymayı kafasına koyar. Bankayı soyduktan sonra çalacağı paralarla bütün fakirlere yardım edeceğini ve iki oğlunu da Avrupa’da okutmayı tasarlar. Başarısız banka soygunu girişimind­en sonra eşkali kimse tarafından net bir şekilde tarif edilemez. Necdet Elmas başarısız soygundan birkaç gün sonra Çatalca’da bir benzin istasyonun­u da soyar. Bu soygun girişimind­en sonra 8 Temmuz 1961 tarihindek­i gazeteler birinci sayfa manşetleri­nde sıkı yönetim altındaki İstanbul’da büyük bir cüretle banka soymaya kalkışan “esrarengiz gangsterde­n” diye haber verir. Birkaç gün sonra bir polis, tesadüfen otobüs durağında Necdet Elmas’ı şüpheli sıfatıyla karakola götürmek isterken aralarında boğuşma olur. Necdet Elmas, polisin kafasına tabanca kabzasıyla vurarak onu bayıltıp kaçmayı başarır ve izini kaybettiri­r. 18 Ağustos 1961 tarihinde Kazlıçeşme’deki karakola 30 metre yakınında olan İş Bankası’na daha önce çaldığı 1959 model Chevrolet İmpala arabayla gelir ve arabayı çalışır durumda tutarak iner. Kafasına kadın çorabı geçirerek binaya silâhıyla girer. Davudî sesiyle “Kimse kıpırdamas­ın eller havaya bu bir banka soygunudur!” diyerek vezneye doğru yönelir ve cebinden çıkardığı torbayı veznedarın yüzüne fırlatarak “doldur” der. Veznedar torbaya paraları doldururke­n elinde 450 TL para bulunan biri vezneye para yatırmak üzere sıra beklemekte­dir. Silâhın ona da doğrulduğu­nu gören kişi Necdet Elmas’a titreyen bir sesle “Ben işçiyim 450 lira paramı bankaya yatırmaya geldim paramı alma” deyince Necdet Elmas “Ben işçinin parasını almam” der. Necdet Elmas o gün bankadan 165.850 lira (7 milyon 115 TL şimdilik parayla) parayı alarak gözcülük yapan arkadaşıyl­a kayıplara karışır. İşte bu banka soygunu Türkiye tarihinde ilk banka soygunu olarak kayda geçer. İyi giyimli, tahsilli ve düzgün konuşması ve “Ben işçinin parasına dokunmam” sözleriyle basında ilgiyle takip edilmesine sebep olur.

Halk arasında ise bu davranışla­rından dolayı sempati duyulmasın­a ve efsane haline gelmesine vesile olur.

1960 darbesinde­n sonra gündemde en çok konuşulan konulardan biri olur. Necdet Elmas’ın bütün aramalara rağmen bir türlü yakalanmam­ış olması darbe yönetimini rahatsız eder. O zamandaki Cumhuriyet Gazetesi emniyet birimlerin­e yardımcı olmak amacıyla bir araştırma ekibi kurar ve Abd’den bir uzman getirerek işin başına koyduğu söylentisi dolaşmaya başlar. Zamanın güçlü darbe yönetimini zor durumda bırakan bu olaya Cumhurbaşk­anı ve aynı zamanda Orgeneral olan Cemal Gürsel işe el koyar. Üst düzey bir komutanın komutasınd­a helikopter, dedektif, yedi yüz polis ve askerden oluşan birlikle geniş çaplı aramalar yapılmaya başlanır. Bütün arama taramalara rağmen

bir sonuç alınmayınc­a Necdet Elmas’ın başına 100 bin TL ödül konur. Evinde saklandığı bir yakını bu yüklü paraya dayanamaz ve onu ihbar ederek kaldığı yeri bildirir. Yedi yüz kişilik birlik tarafından evin etrafı sarılır ve teslim olması için ona çağrıda bulunur. Necdet Elmas pazarlık sonucu tıraş olup düzgün giyindikte­n sonra teslim olacağını söyler. Operasyonu yapan komutan dediğini kabul eder. Necdet Elmas teslim olur. Karakolda yapılan ilk sorgusunda paraların 30 bin lirasını eğlenceye harcadığın­ı ve soygundan dolayı halktan özür dilediğini söyler.

Necdet Elmas’ın bu hareketlil­iği daha 12 yaşında evden kaçmasıyla başlamıştı. Sonraki yıllarda birçok işe girip çıkmıştı. Liseden sonra İstanbul Üniversite­si Hukuk Fakültesi’ne girmiş ve ikinci sınıa okulu terk etmişti. Bir süreliğine belediyede memur olarak çalışır ve daha sonra ayrılır. Necdet Elmas’ın en büyük zaafı Chevrolet marka arabaya düşkünlüğü idi. Bu sebeple yalnız Chevrolet oto hırsızlığı yaptı. O, aynı zamanda iyi bir araba sürücüsüyd­ü. Cezaevine girdikten sonra duruşmalar esnasında mahkemeyi incitecek hiçbir şey söylemez. Savunmasın­da suçun bir kir, cezanın ise bir banyo olduğunu söyler. Banyoda yıkandığın­da dozu fazla kaçırılırs­a bu banyonun fayda değil zarar vereceğini söyler. Esas müdafaanın vicdanlard­a yapılması gerektiğin­i ve adalet önünde boynunun kıldan ince olduğunu söyler ve 20 yıl ceza alır.

İsmail Güven 1963 yılında İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü son sınıfında okurken tıp fakültesi öğrencisi Mehmet Akay’ın Aksaray’daki evinde yani dershanede bir Cumartesi günü toplanırla­r ve Risale-i Nur dersi yaparlar. Ders esnasında polisler bir baskın yaparak, onları polis karakoluna getirir. İki gece sorgulanar­ak epeyce hırpalanır­lar. İfade sonrası evde bulunan İsmail Güven, Mehmet Akay, Zekeriya Kitapçı, Servet Armağan, Mustafa Kavurmacı, Sabahaddin Aksakal, Üzeyir Şenler tutuklanır. Cezaevine getirildik­lerinde kalacaklar­ı koğuşta yatak olmadığınd­an iki geceyi yemekhaned­e geçirirler. Arkadaşlar­ı tarafından yatak yorgan gönderildi­kten sonra koğuşa yerleşirle­r. Koğuşta mahkûmlarl­a tanışırken Türkiye’de ilk banka soygununu yapan Necdet Elmas’ın da olduğunu öğrenirler. Necdet Elmas onlardan çok önce cezaevinde­ydi. Tanışma ve sohbetlerd­e Necdet Elmas’ın çok yetenekli ve zeki biri olduğu hemen göze çarpıyordu. İsmail Güven ve arkadaşlar­ı cezaevi günlerinde namaz kılarak, tesbihat yaparak, cüz dağıtıp hatim indirerek vakitlerin­i geçirirler­di. Ezbere bildikleri Risale-i Nurlar’dan dersler yaparlardı. Koğuşların­da bulunan mahkûmları­n dikkatini çekerlerdi.

Bir kısmı Bediüzzama­n Hazretleri’nin sohbetinde de bulunan ve kitapların­ı okuyan bu kişilerin sözleri ve davranışla­rı çevrede takdirle karşılanır­dı. Bunlarda yalan riya olmaz diyerek mahkûmları­n çoğu sohbet halkaların­a katılırdı. Sohbet halkasına katılanlar­dan biri de Necdet Elmas’tı. Necdet Elmas o dört duvar arasında samimî bulduğu bu insanların sıcak ve ümit verici sohbetleri­nden sonra Kur’ân okumayı öğrendi. Cemaatle namaz kılanlara katıldı. Koğuştaki bütün gürültü patırtıya rağmen onlar sanki koğuşta kimse yokmuş gibi cemaatle namazların­ı kıldılar ve örnek davranışla­r sergiledil­er. Necdet Elmas, cezaevinde beraber kaldığı Nur Talebeleri ile Risale-i Nur’dan yaptıkları sohbetlerl­e sıcak bir diyalog kurdu. Sohbetlerd­e Bediüzzama­n Hazretleri’nin Ruslara esir düşerken komutanlar­ına karşı ayağa kalkmayara­k sergilediğ­i kahramanlı­ğı duyunca onlara daha da yakın olmaya başladı ve kısa sürede sohbetleri­n müdavimi oldu. Bediüzzama­n Hazretleri’nin Divan-ı Harb-i Örfi eserindeki savunmasın­da hiç kimseye boyun eğmediğini duyunca içindeki o deli dolu cesaretini nerede kullanması gerektiğin­i anlamaya çalıştı. Kâinatın bir sahibi olduğu ve insanın başıboş yaratılmad­ığını sakin kafayla daha çok düşünmeye başladı. Necdet Elmas ömrü boyunca dinle ilgili bilgileri ilk defa burada dinliyordu. Cesur ve pervasız fıtratı Risale-i Nur’u az bir zaman anlamasına sebep oldu. Necdet Elmas ikinci sohbetinde­n sonra abdest almayı, namaz kılmayı ve ardından Kur’ân okumayı öğrendi. Cezaevinde­n sonraki günlerini ibadetleri­ni yaparak ve hayatını İsmail Güven ve arkadaşlar­ının sohbetleri­nden kaptığı işaretlerl­e sürdürmeye çalıştı. 1974 yılında aan yararlanıp dışarı çıktığında Risale-i Nur’un etkisinden olacak eski günlerine bir daha dönmedi. İsmail Güven ve arkadaşlar­ı 26 günlük bir cezaevi hayatından sonra Mehmet Akay dışında hepsi çıktılar. Necdet Elmas Risale-i Nur’la tanıştıkta­n sonra mahkeme savunmalar­ında “Allah (cc) Kur’ân’da buyuruyor ki, Peygamberi­miz (asm) buyuruyor ki, Bediüzzama­n Risale-i Nur’da diyor ki” gibi ifadeler yazarak kısa sürede tanıştığı Nur Talebeleri­nin söz ve davranışla­rından ne denli etkilenmiş olduğunu göstermiş olur. Necdet Elmas’ın cezaevi arkadaşı İsmail Güven, Maraş İmam Hatip Okulu’nda öğretmen olarak çalıştığı yıllarda ondan bir mektup alır. Mektubunda “Bana yol gösterdini­z, Allah sizden razı olsun” şeklinde yazar. Daha sonraları bir daha ondan bir haber alamaz. Necdet Elmas cezaevinde­n çıktıktan sonra bir müddet Beşiktaş’ta büfecilik yapar. Daha sonra zengin olmak için geldiği İstanbul’dan memleketi Konya Ereğli’ye yerleştiği söylenir. Macera dolu hayatından üç evlilik yaptığı ve bu evlilikler­den dört çocuğunun olduğu ve halen iki çocuğunun yaşadığı anlatılır. 9 Ocak 1935 tarihinde Konya Ereğli’de doğan Necdet Elmas 15 Ocak 2017’de, Antalya’da 87 yaşında vefat ettiğinde hiçbir gazete sayfasında ölümünden söz edilmez. Sanki hiç yaşamamış gibi ölümü sessiz olur.

 ??  ??
 ??  ?? Necdet elmas
Necdet elmas

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye