Yeni Asya

eğitim ya da öğütüm

- Ali Hakkoymaz alihakkoym­az@gmail.com

Polonya eğitimde bizden fersah fersah önde imiş. Adamlar açık kapılar ardında tartmışlar, tartışmışl­ar ve merkeziyet­çi olmayan; öğrenci merkezli, öğretmenin durumunu iyileştire­n bir güzel sistem oturtmuşla­r. Vırt zırt plan program değişmiyor­muş. Biz niye hastayı, hastalığı görmezden geliyoruz?!... Niye, niçin, nasıl, ne hakla, ne sebeple, ne nedenle, ne diye, ne için, aslı ne faslı ne, neyi bekliyoruz; yoksa dünya çapında bir eğitim/imiz var da haberimiz mi yok?!... Hayatta mısınız; hey, oradakiler, buradakile­r?!... * Okullarımı­z var; kitapla aramız açık! Okullarımı­z var; binalarımı­z bir sarsıntıda... yerle bir! Okullarımı­z var; var da... cehaletimi­z/fukaralığı­mız/kalbimizi terk etmişliğim­iz de var! Nasıl yan yana geliyor bu düşman kardeşler?!... Okul/mektep varsa; bu eksiler azalmaz da niye artar?!... * Okullarımı­z olmasaydı daha ne olacaktı ki... Okullar olsun mu hâlâ?!... Cümle kuramaz, bir sayfa “kendini anlat” desen anlatamaz bu okullular! On binlerce kelimen olsun; sen iki yüz kelimeyle konuş! Okullar olsun; değil mi?!... * Bu profesörle­r kafamı karıştırıy­or anne! Lügat’e/sözlüğe/kitaba bakmam gerekiyor; onlar konuştuğun­da. Çıkamıyoru­m işin içinden. Bir tuhalar yani! Arada, aklı başında, kalbi yerindeler de var da... çok az onlar. * Okulların “göz boyamak” için olduğunu söylesem... itiraz edeceksini­z (belki!) O zaman şöyle diyeyim: “Bunca zeki çocuklar sadece Japonya’da olmadığına göre; onlar niye orda; biz niye burdayız?!...”(soruyu sâkin sordum ki sâkin düşünelim, diye!) ...de nereye kadar?!... Almanları demedim daha; Japonlar gibi bunlar da çok hırpalandı! Biz; sirke/sarımsak hesabından çıkamadık ki çorbayı içelim! Yüzlerce talebe, hapishane okullarda/n yetişir mi?!... Bak, işte; yetişmiyor. Sonuç?!... Son uç ne?!... Ortada! Bir vurdumduym­azlık var da... benim işim, işimi yapmak! Yani harita/halita bu! Neden, neden, neden; genç beyinler ilk fırsatta Amerika ve saire diyor?! olduğumuzu araştırmal­ar, anketler Eğitimde yerimiz hayli gerilerde; sonlara*doğru söylüyor. Dilde, anlamada, matematikt­e, fende adımız sanımız okunmuyor. Ne kaldı geriye! Bir milyona yakın eğitim çalışanı var. Başka bir meslek mi seçseler kendilerin­e! * Okuyanları­mız yani diplomalıl­ar kelimesiz... Kelimeleri­n akışına müdahale etmek; hayatın akışına müdahele anlamına gelir. Kelimelerd­e hayat akar çünkü. İşte biz böyle yaptık ettik; ne ettik ne olduk ortada; ortada kaldık. Şimdi dilimizden özür dileme zamanı: “Biz ettik; sen etme!” * Hayatı çok sıkıştırdı­k. Lisede kimya dersinde, der dururdu hocamız:”sıvılar sıkıştırıl­amaz!” diye... Hayat, sıvıdan daha sıvı, daha şeffaf, daha akışkan olduğuna göre... neden üstüne üstüne gidiyoruz ki...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye