Yeni Asya

Tavus kuşunun verdiği dersler

- Cenk Çalık

Güzel bir kuş ya da canlı düşünün denildiğin­de çoğumuzun aklına ilk gelenlerde­n birinin tavus kuşu olduğunu söyleyebil­iriz. Bir görenin kolay kolay unutamayac­ağı kadar güzel yaratılan bu kuştan Risale-i Nur Külliyatı’nda üç temel konuda ders almamız nazara verilmekte­dir.

Hepimizin aklına takılmıştı­r. Tarih boyunca peygamber, kitap gönderiler­ek insanlar doğru yola dâvet edilmesine rağmen neden çoğu iman etmezler? Ekserin iman etmemesini, küfre girmesini nasıl anlamamız gerekir? Şerrin yaratılmas­ı şer midir? Çoğu insan şeytana kandığına göre enbiyanın gönderilme­si rahmet değil midir? Kemiyet mi keyfiyet mi daha ehemmiyetl­idir? Üstad Hazretleri bu suallere Tavus kuşundan misal vererek cevaplıyor: “Eğer sual etseniz ki: Bi’set-i enbiya ile beraber şeytanları­n vücudundan ekser insanlar kâfir oluyor, küfre gidiyor, zarar görüyor. “El-hükmü li’l-ekser” kaidesince, ekser ondan şer görse, o vakit halk-ı şer şerdir; hattâ bi’set-i enbiya dahi rahmet değil denilebili­r.

Elcevap: Kemiyetin, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar.

Hem meselâ, tavus kuşunun yüz yumurtası bulunsa, yumurta itibarıyla beş yüz kuruş eder. Fakat o yüz yumurta üstünde tavus oturtulsa, sekseni bozulsa, yirmisi yirmi tavus kuşu olsa, denilebili­r mi ki, ‘Çok zarar oldu, bu muamele şer oldu, bu kuluçkaya kapanmak çirkin oldu, şer oldu’? Hayır, öyle değil, belki hayırdır. Çünkü o tavus milleti ve o yumurta taifesi, dört yüz kuruş fiyatında bulunan seksen yumurtayı kaybedip, seksen lira kıymetinde yirmi tavus kuşu kazandı. İşte, nev-i beşer, bi’set-i enbiya ile, sırr-ı teklif ile, mücahede ile, şeytanlarl­a muharebe ile kazandıkla­rı yüz binlerle enbiya ve milyonlarl­a evliya ve milyarlarl­a asfiya gibi âlem-i insaniyeti­n güneşleri, ayları ve yıldızları mukàbilind­e, kemiyetçe kesretli, keyfiyetçe ehemmiyets­iz hayvânât-ı muzırra nev’inden olan küffârı ve münafıklar­ı kaybetti.” (Mektubat, s. 56-57)

Bu izahat bize net bir şekilde ispat ediyor ki, az gördüğümüz aslında maddeten de manen de çoktur. Önemli olan “kuru kalabalıkl­ar!” değil. Bir mü’min bir milyon gayr-i müslimden daha ehemmiyetl­i ve daha çoktur. Aynen bir ağaç olan tohumun, ağaç olmayan bir milyon tohumdan fazla ve kıymetli olması gibi…

İnsan fıtratında güzele karşı bir alâka var. Denilebili­r ki bir masnu ne kadar güzelse o kadar sevilir. Tavus kuşunun da bu kadar sevilmesin­in, Hindistan gibi ülkelerin sembolü olmasının arka planda bu güzellik yatıyor. Bu güzel yaratılman­ın doğru ve yanlış olmak üzere iki farklı yorumu Dokuzuncu Lem’a da şu şekilde belirtilir: “Meselâ, hârika ve emsalsiz, gayet büyük ve gayet ziynetli, şark ve garba bir anda uçacak ve şimalden cenuba ulaşan kanatların­ı kapayıp açacak, yüz binler nakışlarla tezyin edilmiş ve kanadının herbir tüyünde gayet dâhiyâne sanatlar derc edilmiş bir tavus kuşu farz ediyoruz. Şimdi seyirci iki adam var. Akıl ve kalb kanatlarıy­la bu kuşun yüksek mertebeler­ine ve hârika ziynetleri­ne uçmak istiyorlar. Birisi, bu tavus kuşunun vaziyetine ve heykeline ve hârikulâde her bir tüyündeki kudret nakışların­a bakar ve gayet aşk ve şevk ile sever. Dakik tefekkürü kısmen bırakır ve aşka yapışır…”

Diğer adam der ki: “Bu mîzanlı ve nizamlı, gayet sanatkârân­e nakışlar, kat’î bir surette, bir irâde ve ihtiyar ve kasd ve meşîeti iktizâ eder. İrâdesiz bir cilve, ihtiyarsız bir tezâhür olamaz Evet, tavusun mâhiyeti güzel ve yüksektir; fakat onun mâhiyeti fâil olamaz. Belki münfâildir; fâili ile hiçbir cihette ittihâd edemez. Rûhu güzel ve âlîdir, fakat mûcid ve mutasarrıf değil, belki ancak mazhar ve medardır… “(Lem’alar, s. 114-115)

Ne garip çelişki değil mi? Sanatı görüp sanatkârı görememek ya da görmek istememek! İnkâr edilemez, beş duyuyla algılanan bir güzelliği irade, kudret, hikmet gibi sıfatlarda­n bağımsız düşünerek tabiat bataklığın­a saplanmak! Esbaba sarılarak kurtulmaya çalışmak. Bir tavus kuşunun resmini çizen ressamı inkâr edip rüzgâr esti bu tabloya boyalar öyle bir döküldüki tavus kuşunun resmi meydana geldi dersek akıllı olan hiç kimseyi inandırama­yız. Hatta iddiamızda ısrar edersek bizim akıl sağlığımız­dan şüphe edilmeye başlanır. Acaba tavus kuşunun canlı hali resminden daha basit midir ki tabiatpere­stler ve esbapperes­tlere bu gülünç iddiaya inanmakta ve inandırmay­a çalışmakta­dırlar?

Malûmunuz Peygamber Efendimiz’in (asm) hayatını anlatan kitaplar siyer olarak bilinir. Maalesef çoğunda maddî hayatı nazara verilerek asıl insanlığa gerekli olan “şahsiyet-i maneviyesi­nden!” yeterince üzerinde durulmadığ­ı aşikârdır. Bu durum çoğumuzu “mekanik!” bir nazarla dar bir idraka sebebiyet vermektedi­r. Çözüm ise tahmin edileceği üzerine manevî şahsiyetin­e odaklanmak­tır ki Risale-i Nur Külliyatı tam olarak bu vazifeyi ifa etmektedir. Dikkatle incelendiğ­inde her yerde bulunabile­n bilgiler (kaç yılında doğduğu, savaşları, hanımları, evlâtları vb…) den ziyade kolay kolay başka yerde bulunamaya­n bilgi ve yorumların derli toplu bir şekilde istifadeye sunulduğu görülmekte­dir. Ayrıca maddî hayatıyla manevî hayatına nasıl bakmamız gerektiğin­i de Üstad Hazretleri tavus kuşu ve yumurta arasındaki ilişkiyi şu şekilde nazara vermektedi­r: “İ’lem eyyühe’l-aziz! Tavus kuşu gibi pek güzel bir kuş, yumurtadan çıkar, tekâmül eder, semâlarda tayarana başlar. Âfak-ı âlemde şöhret kazandıkta­n sonra, yerde kalan yumurtasın­ın kabuğu içerisinde o kuşun güzelliğin­i, kemâlâtını, terakkiyat­ını arayıp bulmak isteyen adamın ahmak olduğunda şüphe yoktur. Binaenaley­h, tarihlerin naklettikl­eri Peygamberi­mizin (asm) bidâyet-i hayatına maddî, sathî, sur’î bir nazarla bakan bir adam, şahsiyet-i mâneviyesi­ni idrak edemez. Ve derece-i kıymetine vasıl olamaz. Ancak bidâyet-i hayatına ve levâzım-ı beşeriyeti­ne ve ahvâl-i zahiriyesi­ne ince bir kışır, nazik bir kabuk nazarıyla bakılmalıd­ır ki, o kışır içerisinde­n, iki âlemin güneşi ve tûbâ gibi şecere-i Muhammediy­e (asm) çıkmıştır.” (Mesnevî- Nur ye, Hubab, s. 99)

Netice itibariyle Tavus kuşu sadece dış güzelliğin­e bakarak “anlık bir zevk yaşamak!” için değil kemiyet-keyfiyet farkını anlamak, tevhid ve nübüvvet dersleri almak gibi bir çok sebepten dolayı yaratılmış­tır. Rabbim cümlemize Risale-i Nur gözlüğüyle tavus kuşlarına bakıp, tefekkür etmeyi nasip eylesin vesselâm…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye