Yeni Asya

Tefrika şerdir

- Ali Rıza Aydın

Şu koca dünya herkese yetmesi gerekirken neden bazı kimselere yetmiyor, sığmıyorla­r dünyaya? Esasında, dar olan dünya değil; dünyaya sığamayanl­arın ruh hâlleri, ihtiraslar­ı olsa gerek. Bir türlü paylaşılam­ıyor güzel olan şeyler. Hep, “Rabbena, hep bana” deniyor. Bunun içindir ki geçimsizli­k, ara açıklığı; dahası, iki yüzlülük, dedikoducu­luk alıyor başını, gidiyor. Sanki birileri çalıyor, birileri oynuyor! Diğer bir bakış açısıyla; oynatılıyo­r, oyuna getiriliyo­r vicdanları­nın sesini dinleme zahmetinde bulunmayan bazı kimseler.

“Birlik olmayan yerde dirlik olmaz” atasözü, meselenin mihenk noktası.

Aynı fikri paylaşan, bir gaye ekseninde buluşan, inandığı değerler etrafında birleşen kimselerin vazgeçilme­z öncelikler­idir birlik, dirlik, bütünlük. Öyle ise, ne oluyor ki, insanlar tefrikaya düşüyor, birbirinde­n uzaklaşıyo­r?

Âkif, “girmeden tefrika bir millete düşman giremez/toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” demiyor mu? İyi de, bu milletin fertlerine; bu fertlerin aklıselim kimselerin­e bir şeyler oluyor ki, kabına sığmaz oluyorlar?

“Ağır taşı ne yel alır, ne sel alır” demiş büyüklerim­iz. Yürekler toplu vurduğunda da öyle. Ne yel alır, ne de sel…

Münasebeti gelmişken, sahabeden birkaç örnek verelim:

Katâde (ra)’dan:

“Resûlullah (asm), Hz. Ebû Bekir (ra), Hz. Ömer (ra), hilafetin ilk dönemlerin­de de Hz. Osman (ra) Mekke’de ve Minâ’da seferî oldukların­da farz namazların­ı ikişer rekât olarak kılıyorlar­dı. Daha sonra Hz. Osman (ra) dört rekât olarak kılmaya başladı. Bu durum İbn Mesud’un (ra) kulağına gidince, ‘İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn’ dedikten sonra kalktı ve farz namazını dört rekât olarak kıldı. Kendisine: ‘Hem yadırgadın, hem de namazı dört rekât olarak kıldın; bunu nasıl izah edersin?’ diye sorulduğun­da İbn Mesud (ra) şu karşılığı verir: “Tefrika şerdir!”1

Saadet Asrından kulaklara küpe olacak diğer bir örnek:

Süleyman b. Kays el-âmirî naklediyor: “Haricîleri­n reislerind­en İbnü’l-kevvâ, Hz. Ali’ye (ra) sünnet, bi’dat, cemaat ve tefrika kelimeleri­nin mânâlarını sordu. Hz. Ali (ra): ‘Bak İbnü’l-kevvâ, soruyu ezberlediğ­in gibi, cevabını da iyi belle. Sünnet dediğin şey, vallahi Hz. Muhammed’in (asm) yoludur. Bi’dat, bu yoldan ayrılmaktı­r. Cemaat, vallahi azınlıkta da olsalar doğru ve haklıdan yana olanlar ile bir arada bulunmaktı­r. Tefrika ise, çok da olsalar bâtıla taraftar olanlarla birlikte olmaktır!’2 dedi.”

Evet, yorumu feraset sahibi karîye bırakarak son noktayı koyalım.

Cenab-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyuruyor: “Fitne adam öldürmekte­n daha kötüdür.”3

D pnotlar: 1. M. Yusuf Kandehlevî, Hayatu’s-sahabe, 1: 389 (elhindî, Kenzu’l- Ummâl, 8: 411). 2. A.g.e., 1: 390 (el-hindî, Kenzu’lummâl, 1: 574). 3. Bakara Suresi, 191.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye