Şehir hastaneleri demagojisi
“Yandaş medya”da ve “iktidara ilişik medya” yorumcularınca sürekli yapılan yanıltmalardan biri de şehir hastaneleri üzerinde. Siyasi iktidarca en üst düzeyde tekrarlanan çarpıtmada, her defasında haklı eleştiri yapanlar, bu hastanelerin mâliyetini sorgulayanlar yine bildik tahkirli demagojilerle “şehir hastaneleri karşıtlığı”yla itham ediliyorlar. Oysa muhalefet ve ekonomi mahfilleri, “hastenelerin yapılması”nı değil, döviz garantili ihâlelerin mâliyetini soruyor.
Aslında Türkiye’de koronavirüs pandemisi alarmı öncesi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Kamu Özel İşbirliği Modeliyle dokuz şehir hastanesinin yapımın sürdüğünü söyleyen Sağlık Bakanı’nın, “Altını çiziyorum genel bütçe kaynaklarıyla üç şehir hastanesi için proje ihale ilânına çıkılmıştır” sözleri bu
GARABET
gerçeğin itirafı olmuştu. (gazeteler, 12.11.19)
Bu arada “Bu hastaneleri genel bütçeden kendimiz yapsaydık, hizmet gideri olarak bütçedeki miktarın en az yarısını yine ödeyecektik” ifadelerinin akabinde Cumhurbaşkanı’nın “varsın zarar edelim” çıkışından sonra “şehir hastaneleriyle ilgili sözlerinin çarptırılıp saptırıldığı” yakınması bir başka çarpıcı husus olarak kayıtlara geçmişti. (gazeteler, 16.11.19)
Ne var ki“hasta garantisi”verilen şehir hastaneleri ihâlelerinin ağır yükü millete yüklenilmesine devam ediliyor. Kısacası, bu konudaki eleştirilere Cumhurbaşkanı“cebimizden para çıkmıyor” dese de en son “zarar ediyorsak varsın zarar edelim” ikrarında açığa çıktığı gibi milletin parasının çarçur edildiği ekonomistlerin araştırmalarıyla ortada.