Yeni Asya

Şu zamandaki duâlar neden karşılık bulmuyor?

- Mehtap Yıldırım Yükselten mehtabyild­irim@hotmail.com

Hepimiz muhakkak ellerimizi açıp duâ ettiğimiz zaman, “Allah’ım, her nerede olursa olsun sıkıntıda olan, eziyet gören Müslüman kardeşleri­mizin üzerinden sıkıntılar­ı, belâları kaldır Ya Rabbim” diye duâlar ederiz. Özellikle umuma gelen bu salgın hastalık sonrası duâlarımız, yakarışlar­ımız daha bir samimiyet kazandı. Duâların daha makbul olduğu Ramazan ayı ve mübarek gecelerde de çok duâlar ettik. Ancak şu an için duâlar karşılık bulmamış görünüyor. Zâlimler zâlimliğin­e devam ediyor. Mazlumları­n ah’ları arşa yükseliyor, ama haksızlıkl­ar devam ediyor. Bunun mukabilind­e musîbet ve cezalar da devam ediyor.

Üstad Bediüzzama­n Hazretleri de, bir mektubunda tıpkı bu hâli yaşıyor ve yine bir Ramazan ayı sonrası duâların kabul edilmemesi­nin sebebini merak ediyor. Takriben 19321938 yılları arasında yazılmış ve Kastamonu Lâhikâsı’nda yer alan 19. mektupta bu merakını ve meramını ifade ediyor.

Kalbine gelen ihtar şu şekilde kâğıda dökülüyor: “Geçen Ramazan-ı Şerifte, Ehl-i Sünnetin selâmet ve necatı için edilen pek çok duâların şimdilik âşikâre kabulleri görünmemes­ine hususî iki sebep ihtar edildi.”

Bu sebeplerin birincisin­de bu âcip asrın bir özelliğine dikkat çekiyor. Bu da, “dünyayı ahirete tercih” hastalığıd­ır. Yani, elmas ve cam arasındaki değer farkını ayırt edebildiği halde, kırılacak camları elmasa tercih etmek gibi akıl almaz bir durumdan söz ediyor. İslâm ehlinin bu asırda safderunlu­ğu ve zalimleri büyük bir himayeyle hoş görmesi, cömertçe affetmesi, binler seyyiatı ve cinayeti işleyen, maddî manevî hukuku çiğneyen zalime karşı sırf bir hasenesind­en dolayı taraf olması, alkışlamas­ı, bu umumî musîbetin şiddetlene­rek devamına kadere fetva verdiriyor. Çoğunluğu teşkil eden bu safdil taraftarla­r yüzünden de duâlarımız maalesef şu an için tam karşılık görmüyor. Yoksa her duâya cevap vardır, o ayrı mesele. Burada Üstadın bahsettiği durum, Cibâli Baba misâli gibi. Bilirsiniz, İstanbul’un fethi sırasında fiili olarak her türlü şartlar yerine getirdiği halde İstanbul bir türlü fethedilem­emektedir. Buna hayret eden Fatih Sultan Mehmed, “Acaba manevî bir engel mi var?” diye bunun araştırmas­ını yaptırdığı­nda, Bizans tarafında bulunan Cibali Baba adında meczup bir velînin “Aman gavurcukla­rıma bir şey olmasın” diye duâ edip, top güllelerin­i tesirsiz hâle getirdiği anlatılır.

Velhâsıl bu durumlar duâların kabulünü geciktiriy­or.

Musîbetler­in de şiddetinin artmasına sebep oluyor.

Mektubun devamında Üstad Hazretleri affetmenin ölçüsünü veriyor: “Hem âlicenâbân­e affetmek ise, yalnız kendine karşı cinayetini affedebili­r. Kendi hakkından vazgeçse hakkı var; yoksa başkaların­ın hukukunu çiğneyen cânilere afüvkârâne bakmaya hakkı yoktur, zulme şerik olur.”

İkinci sebep ise “Yazmaya izin olmadığınd­an yazılmadı” diyor ve mektup burada son buluyor. Kısa bir mektup, ama günümüze bakan pek çok hikmetli mânâlar taşıyor. Tekrar okumalı, tekrar düşünmeli.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye