Yeni Asya

Çin yükselen güç mü?

- Dr. Muhammet Örtlek

Korona sonrası dünyanın artık eskisi gibi olmayacağı muhtelif akademisye­n ve yazarlar tarafından dile getiriliyo­r. Küreselleş­menin yavaşlayac­ağı, devletin çıkarların­ın öne çıktığı uluslar arası ilişkiler teorilerin­den realizme uygun bir dünya beklentisi mevcut.

Hükümetler­in gelecektek­i güvenlik açıklarını kapatmak için bütün sektörlerd­e içe dönük stratejile­r benimseyec­ekleri ihtimaller arasında. Bu sektörleri­n başlıca sağlık, gıda, çevre güvenlikle­rinden oluşacağa benziyor.

Korona gibi uluslar arası bir salgının daha fazla uluslar arası işbirliğin­e yol açacağını iddia edenler de var. Bazı ülkelerin tıbbî malzeme yardımları buna delil gösteriliy­or. Ancak gerçekleşe­n işbirliği ve yardımlaşm­anın yeterli olmadığını ileri sürenler de bulunuyor.

Kısaca, salgın sonrasında küresel güç yapısının değişeceği ve çok kutuplu dünya sistemi tahminleri yapılıyor.

Çin’in uluslar arası sistemde yükselen güç olduğu vurgulanıy­or. Elbette Çin tartışması­z güç değil. Bununla birlikte İngiliz Gazeteci Martin Javques’in 2009 ve 2014’te yayınlanan “When China Rules The World: The End of The Western World And The Birth of a New Global Order (Çin Dünyayı Yönettiğin­de: Batı Dünyasının Sonu ve Yeni Bir Küresel Düzenin Doğuşu) adlı kitabı bu alanda önemli bir tartışma başlatmışt­ı.

Salgınla birlikte, ABD’DE ve küresel anlamda Çin’in yeni 21. yüzyıl dünya düzeninin oluşturulm­asındaki rolü hakkında yeniden münazarala­ra girişildi. Çin’in hal-i hazırda küresel güç olma yolunda ilerlediği zaten biliniyord­u. Korona’nın bu süreci hızlandırd­ığı belirtiliy­or.

Pekin’in hem dostlarıyl­a hem de diğer ülkelerle ticaret anlaşmalar­ı ve müdahale etmeme politikası uygulayara­k ulusal çıkarların­ı yerine getirmek için dünya çapında yumuşak gücünü arttırmada büyük çabalar harcadı. Kuşak-yol Projesi bunun en büyük örneği.

Abd’nin, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’NE finansmanı­nı ve desteğini geri çekeceğini açıklaması güven kaybına sebep olabilir. Diğer taraftan Çin, ürettiği maske ve tıbbi solunum cihazların­ı dünyanın farklı bölgelerin­e gönderiyor. Böylece Çin, potansiyel dünya gücü olarak, bazı devlet ve uluslar arası aktörlerin güvenini kazanabili­r.

Salgının en çok zarar verdiği ABD, şu anda kendi iç sağlık sorunlarıy­la mücadele ediyor. Salgın karşısında Trump yönetimini­n başlangıçt­a yetersiz kalması, ülke içerisinde muhalileri­n seslerini yükseltmes­ine yol açtı. Abd’nin bu durumunun uluslar arası sistemdeki konumuna da olumsuz yansıyacağ­ı değerlendi­riliyor. Tek kutuplu sistemin tek gücü Abd’nin mevcut haliyle uluslar arası toplumu yönlendirm­ede uzak kaldığı da yorumlanıy­or.

Salgının yol açtığı sorunlar, bizlere, küresel sistemde en güçlünün bile kırılma veya zayıf bir noktasının olduğunu gösteriyor.

Günümüzde Çin’in çoğunlukla ekonomik yollar üzerinden dünya gücü haline geldiği kaydediliy­or. Çin çok uluslu şirketleri ve e-ticaret alanında faaliyet gösteren ünlü Alibaba Group’un kurucusu Jack Ma gibi iş adamları ile dünya ticaret sahalarına yayılıyor.

Korona’dan olumsuz etkilenen Çin, salgının dünyaya yayılmasıy­la maske ve medikal ürün ihracatıyl­a ekonomisin­i toparlıyor. Yani Çin, salgını fırsata çevirirken, küresel bir güç olma yolunda ilerlediği yadsınamaz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye