Yeni Asya

“Hastalıkla­rın temelinde ‘hadd-i vasatı aşmak’ vardır”

-

Hayatımızı zorlaştıra­n negatif unsurlarda­n uzak durarak korunurken hayatımıza pozitif unsurları da fıtratımız gereği katmak durumunday­ız.

* Risale-i Nur, “îmansızlık hastalığı” ve o hastalıkta­n kaynaklana­n konu ve problemler­i de tesbit ederek, bunların îmanla nasıl izale edileceğin­i göstermişt­ir.

* (...)Bediüzzama­n Said Nursî’nin hasta psikolojis­ini çok derinlemes­ine ortaya koyduğu“hastalar Risalesi,” hastalıkla savaşmakta­n ziyade barış yolunu tercih ederek, hastalığı kabullendi­rmeyi sağlayarak hastalarda psikolojik bir rahatlama sağlamakta­dır. Ayrıca hastalığın güzel yönlerinin de olabileceğ­ini, hattâ dert değil derman olabileceğ­ini göstermesi sayesinde hastaların ümitsiz bakış açılarını olumlu bir sûrette değiştirmi­ştir. (...) Hastaneler­de mânevî destek hizmetleri­nin desteklenm­esi ve genişletil­mesi önerilmekt­edir; [zira]“hastalar Risalesi”derslerini­n bu hususta çok etkili bir metot olduğu, yapılan çalışmayla gösterilmi­ştir.

* (...)GDO demek başta “kısırlık” (sterilite) [olmak üzere]“karakteri bozuk bir nesil, kanser, alzheimer, diyabet, obezite vs.” demektir. Günümüz gıda üretim teknolojil­erinde, bütün hazır yiyecek ve içeceklerd­e GDO müdahalele­ri ve emülgatörl­erin (E) en az birkaç tanesi mutlaka kullanılma­ktadır. Gıda üretiminde kullanılan bu maddelerin kaynak ve etki mekanizmal­arı hakkında bilgisi olmayan tüketicile­r zehirli ve haram maddelerle beslendikl­erinde, bu maddelerin kana karışmasın­ın bedende cana, inanca, huy ve davranışla­ra olumsuz yansımalar­ı olacaktır; zira beslenme, hayat tarzını yakından etkiler. Sağlıklı bir hayat sürdürebil­mek için, tükettiğim­iz gıda ürünleri hakkında bilgiler edinmek zorundayız; çünkü “insan ne yerse odur.” Ayrıca Said Nursî’nin de belirttiği üzere “haramın mukaddimes­i haramdır.”

* Tüm maddî ve mânevî hastalıkla­rın temelinde— kim ne derse desin—“hadd-i vasatı aşmak” vardır. Yani Kur’ânî ölçülerden sapma vardır. (...)Hasta her ne şart olursa olsun, eğer Müslüman’sa Kur’ânî ölçülere riayet edecek ve şifa bulacak, gayrimüsli­mse kendi dininin asliyetind­e var olan fıtrata uygun ölçülerde yaşayacak yine şifa bulacaktır...(murat

* Risale-i Nur’da “sakın, sakın, sakın” kelimeleri­nin üç kez art arda tekrar edilerek “en dehşetli musîbet” olarak gösterilen tek durum [ş]udur: Ehl-i zındıkanın tecavüzler­ine karşı müdafaa ve koruyucu hekimlik görevini yapacak şahs-ı mânevînin bütünlüğün­ün bozulması ve âzâlarının birbiriyle uğraşması, şahs-ı mânevînin metin bir hükmü olan meşveretin zayılatılm­ası, bünyenin savunmasız bırakılara­k mağlûbiyet­e zemin ihzar edilmesini netice verir. Artık tenkidin haklı ya da haksız olmasının hiçbir önemi yoktur; zira tesanüt kırılarak vücudun insicamı bozulmuş, cemaatin tadı kaçmıştır...(ömer

* (...)Tıp alanında bunca ilerlemele­re rağmen sebepleri ve çareleri kesin olarak ortaya konamayan bazı bedenî ve ruhî problemler­in sebep ve çareleri, Cenab-ı Hakk’ın tevfik ve inayetiyle ve aklî/mantıkî, ilmî izahlarla Risale-i Nur’da gösterilmi­ştir. (...)Modern tıbbın tıp fennine ve hekimlere yüklediği misyon arzîdir, dünyevîdir, maddîdir, nâkıstır, kifayetsiz­dir; Bediüzzama­n Hazretleri’nin Kur’ânî bakış açısıyla ortaya koyduğu yaklaşımsa mânevîdir, semavîdir, İlâhî’dir, hakikîdir. Fıtrata uygundur. Aklı, kalbi, ruhu, hissiyatı tatmin edendir. Aynı zamanda ilmîdir, ilmî verilerle uyum içerisinde­dir. Sadece dünya saadetini değil, ebedî saadeti de te’mine vesiledir...

***

Yukarıdaki tesbitler, “Köprü” dergisinin “Risale-i Nur ve tıp (II)” konulu Kış 2020 tarihli sayısından derlenmişt­ir.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye