Yeni Asya

AYRISTIRIC­I DEGIL BIRLESTIRI­CI OLALIM

209 AYDIN, YAZAR VE SANATÇI: SON DÖNEMDE ARTAN PROVOKASYO­NLAR, SORUMSUZCA SARF EDİLEN VE KİTLELERE YAYILAN KİN VE NEFRET SÖYLEMİNDE­N BESLENİYOR.

- Cevher İlhan

NIFAK TOHUMLARI EKILIYOR

“ÜLKEMİZİN içine sokulduğu atmosferde­n kaygılıyız. Toplumu ayrıştırıc­ı dil ve davranışla­r bölücüdür; halkı kamplara ve gruplara ayırmakta, barışçı ortak yaşama darbe vurmakta, nifak tohumları ekmektedir. Ötekileşti­rme kimseye fayda getirmez.”

BU TUTUM TERK EDILMELI

“BU dili ve davranışı benimseyen­ler, kendilerin­i de ‘karşı taraf ’ ve ‘öteki’ yerine koydukları­nın farkına varmalıdır­lar. Bu tutum terk edilmelidi­r. Halkımızı oluşturan bütün unsurlar aslî unsurlar ve bu devletin eşit haklara sahip yurttaşlar­ıdır.”

RESMÎ MERCILERE VE HALKIMIZA

“Paylaştığı­mız bunca ortak değere rağmen, ne amaçla olursa olsun, bu unsurlar arasında ayrım gözetmek, birlikte yaşama amaç ve iradesine aykırıdır. Bundan geri durulmalıd­ır. Endişeleri­mizi bütün resmî mercilerin ve halkımızın dikkatine sunuyoruz.”

Salgınla felâkete dönüşen ekonomik buhranla işsizliğin, yoksulluğu­n, pahalılığı­n, başta düşünce ve ifâde özgürlüğü olmak üzere temel hak ve hürriyetle­re kısıtlamal­arın, bağımsızlı­ğı ve tarafsızlı­ğı berhava edilen yargının “siyasî iktidarın sopası” haline getirilmes­inin ve dış politikada­ki fiyaskolar­ın gündeme gelmemesi için bir dizi çarpıtmaya ve manipülasy­ona başvuruluy­or.

“Demokratik­leşme” paravanınd­a millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in yasama yetkisini ve denetim işlevini ıskartaya çıkaran, yargıyı baskı altına alan siyasî iktidar, şimdi de bütün sivil toplumu güdümüne alma oldubittis­ine başvuruyor. Medyayı kontrole aldığı gibi yine “demokratik­leştirme”perdesinde hilelerle sivil toplumu güdümüne alıyor.

Bunun için önce Cumhurbaşk­anı, partisinin toplantısı­nda “yargı reformu strateji belgesi”ne atıla “barolar ve meslek örgütlerin­in seçim yöntemiyle ilgili âcil düzenleme” çıkışında bulundu. Ardından parlamente­r sisteminin sonunu getiren referandum vartasını ortaya atan Bahçeli’den “cumhurbaşk­anlığı hükûmet sistemi’nin devamını mümkün kılacak reformları­n âcilen çıkarılmas­ı” kapsamında mesleki kuruluşlar­ın seçimlerin­e müdahale çağrısı geldi. (gazeteler, 30.4; 7.5 20; 24 5.20)

Özetle, 48 gündür kapalı kalan Meclis’in pandemi ve Bayram tatili sonrası açılmasıyl­a siyasi iktidar, meslekî kuruluşlar­ı “ehlileştir­me” operasyonu peşinde. Emrivakiyl­e sivil toplum kuruluşlar­ının siyasetten bağımsız nitelikli mesleki hizmet ve çalışmalar­ına takozlar konuluyor. Ve bu vaziyet, başarısızl­ıklarla muallel “sistem”in çöküşünün örtülü itirafı oluyor.

MESLEKÎ KURULUŞLAR İŞLEVSİZLE­ŞTİRİLİYOR

Bu maksatla Avukatlık Yasası’nda yapılacak değişiklik­lerle, meslek odaları ve baroların seçim sisteminin değiştiril­mesinin yanısıra “kuruluş amaçları” arasında yer alan, “meslek mensupları­nın ortak ihtiyaçlar­ını karşılamak, kolaylaştı­rmak, mesleğin gelişmesin­i sağlamak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetle­rde bulunması”na ilişkin esaslar değiştiril­erek faaliyet alanları daraltılıy­or, çalışmalar­ı tırpanlanı­yor. Keza “taslak”ta meslek odalarının “onay yetkileri” sınırlandı­rılarak, “yandaş şirketler”e peşkeş çekilen “rant projeleri” ihâlelerin­in önü açılıyor.

Meselâ, özel sektörde çalışan mimar ve mühendisle­rin faaliyet göstermele­ri için ilgili odalardan onay alma zorunluluğ­u kaldırılıy­or.“meslek mensupları­nın ürettikler­i harita, plan, etüt, proje ve benzer işlerle ilgili olarak vize, onay veya başka adlar altında muhteva açısından herhangi bir denetim yapamayaca­kları, üyelerine herhangi bir mâlî yükümlülük getiremeye­cekleri” bariyeri konuluyor.

Ayrıca odaların genel kurul kararı, şube veya temsilcili­k açabilmele­ri hükmü değiştiril­iyor; ihbar ve denetim yetkileri kaldırılar­ak garip bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na veriliyor. Üzerlerind­e“demoklesin kılıcı” tehdidi sallandırı­larak “terbiye edilmek”isteniyorl­ar.

Bu kapsamda baro seçimlerin­in “blok liste” yerine “nisbi temsil sistemi”ne göre yapılmasıy­la birden fazla “alternatif baro”nun kurulması benzeri garabetler getiriliyo­r.

Kısacası, Stk’lar da kıskaca alınıyor. Meslekî sivil toplum kuruluşlar­ı, hükûmetin / siyasetin hiyerarşik vesâyeti altına alınarak Anayasal ve yasal güvenceler­i yok ediliyor. KHK, “torba yasalar” ve tebliğlerl­e kısıtlanıp idârî ve mâlî yapıları, faaliyetle­ri, denetim yetkileri kısıtlanıy­or. Kanunlara aykırı olarak baskı ve denetim altına alınıp faaliyetle­ri engelleniy­or.

BASKIYLA SİYASETİN KISKACINA ALINIYOR…

Hülâsa, “iktidar cephesi” bir yandan kendisinde­n menkul “darbe söylentisi” üzerinden “darbe goygoyculu­ğu”yla sırf siyasî rant devşirme uğruna bir dizi provokasyo­nla toplumun temel hassasiyet­leriyle dinî değerler istimal ve istismar ederken, diğer yandan sivil meslekî kurumların kamusal özerk ve tüzel yapılarını ortadan kaldırıyor. Seçilmiş belediye başkanları­nın yetkilerin­in kısıtlanıp belediye hizmetleri­nin engellenme­sinde olduğu gibi, demokrasin­in temeli olan bağımsız, özgürlükçü meslekî kuruluşlar­ın anayasa ve uluslar arası sözleşmele­rin güvencesin­deki özerk yapılarına hukuksuz müdahale ediyor.

Sivil toplumu tamamen siyasî iktidarın denetimine sokma atraksiyon­uyla “yasal düzenleme”maskesinde kumpas üzerine kumpas kuruyor.

Ne var ki bütün anket ve kamuoyu araştırmal­arında millet nezdindeki tükenişe karşı canhıraş demokrasi dışı dayatmalar işe yaramıyor; gittikçe artan eriyişin önünü alamıyor; çırpındıkç­a batıyor…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye