Yeni Asya

Küçük dertler, büyük dertleri önler

- Abdil Yıldırım

Bütün dünya şu sıralar korona ile cebelleşiy­or. Çin’ den bir kişiden başlayan bir virüs, beş kıt’aya yayıldı, altı milyon kişiye bulaştı ve yüz binlerce insanın ölümüne vesile oldu. Altı milyon insanı enfekte eden virüsün toplam ağırlığı iki gram kadar olduğu ifade ediliyor. Bu da insanın bu kadar küçük bir mahlûkun karşısında ne kadar büyük bir âcze düştüğünü gösteriyor.

Dünyanın en güçlü ekonomiler­i şu sıralar sarsıntı içinde. İşsizlik patladı, üretim azaldı, sanayi geriledi. Dünya, 1930’lardaki büyük buhranı yaşıyor. Bu pandeminin asıl sonuçları daha ileride görülecek diye endişe ediliyor.

Böyle bakıldığı zaman, dünyanın başında dünya harbinden daha büyük bir mesele var görünüyor. Evet, dünyanın ve insanlığın başında çok büyük bir mesele var. Fakat bu mesele, ne dünya savaşları, ne büyük buhranlar, ne de koronavirü­s musîbeti. Hem büyük buhran denilen o ekonomik çöküntüyü gören, hem milyonlarc­a insanın telef olduğu iki dünya savaşına şahit olan, hem elli milyon insanın öldüğü İspanyol gribi dönemini yaşayan Bediüzzama­n Hazretleri, bütün bu felâketler yaşanırken, bunlardan daha büyük bir tehlike olduğunu söylüyordu.

İkinci Dünya Savaşı bütün dehşetiyle devam ederken, devletler birbirleri­ni adeta yok etmek için en korkunç silâhlarla, atom bombasıyla birbirleri­ne saldırırke­n, herkes kulağını radyolara verip korku ve merak içinde haberleri takip ederken, bunların hiçbirisi ile ilgilenmiy­or, daha büyük bir dâvâya, daha büyük bir hadiseye karşı tedbirler alıyor, hazırlıkla­r yapıyordu.

Bu dâvânın ne olduğunu soranlara şöyle diyordu: “Evet, bu Cihan Harbi’nden daha büyük bir hadise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyeti âmme dâvâsından daha ehemmiyetl­i bir dâvâ, herkesin ve bilhassa Müslümanla­rın başına öyle bir hadise ve öyle bir dâvâ açılmış ki, her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek dâvâyı kazanmak için bilâteredd­üt sarf edecek.

İşte, o dâvâ ise, yüz bin meşâhir-i insaniyeni­n ve hadsiz nev-î beşerin yıldızları ve mürşidleri­nin müttefikan, Kâinat Sahibi’nin ve Mutasarrıf­ı’nın binler vaad ve ahdlerine istinaden haber verdikleri ve bir kısmı gözleriyle gördükleri şu ki: Herkesin, iman mukabilind­e, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış.”

Demek ki, dünyevî olan dertler, hadiseler, dâvâlar, ne kadar büyük olursa olsun, insanın sadece kısacık dünya hayatını ilgilendir­diğinden, ebedî hayatın karşısında bir mâna ifade etmiyor. Çok küçük kalıyor. Dünyanın bütün denizleri benzin olsa ve tutuşsa, kürre-i arz ateş topu haline gelse, Cehennem ateşi karşısında sönük kalacağı gibi, fâni hayatı ilgilendir­en en büyük bir mesele, bâki hayat için küçük bir mesele olarak kalacaktır.

Ahiret hayatı karşısında bu kadar küçük olan bu virüs musîbetind­en ders alınır, ahiret hayatının kurtulması­na vesile yapılırsa, insanın en büyük bir meselesi olan ebedî hayatını kurtaracak, böylece en büyük bir derdini önlemiş olacaktır.

Ne mutlu, dünyanın dertlerind­en ders alarak, asıl dert olan ahiret hayatının kurtulması­na vesile yapanlara.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye